İş cinayetinde katledilen devrimci inşaat işçisi Duran Baysal, 3 Mart Dünya İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü'nde anıldı.
İşçileri katledenin sömürü-yağma-rant düzeni olduğunun altı çizilen anmada, tüm işçilere ölmemek için örgütlü mücadele çağrısı yapıldı.
İnşaat-İş sendikasının ilk üyelerinden Duran Baysal, 3 Mart 2016 yılında Diyarbakır'da yaşanan iş cinayetinde katledildi. Baysal aynı zamanda Kaldıraç Hareketi ve İşçi Gazetesi saflarında mücadele yürüten devrimci bir inşaat işçisiydi. Tokat'ın merkez köylerinden birinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğan Baysal, işçi sınıfının kurtuluşu ve halkların özgürlüğüne kavuşması için örgütlü mücadelenin zorunluluğuna inandı.
Bu nedenle sömürüye ve haksızlıklara karşı en ön saflarda mücadele yürüten Baysal, yaşamını yitirişinin 6. yılında yoldaşları, dostları ve çok sayıda işçi tarafından Ataşehir'deki Finans Merkez Şantiyesi'nde anıldı.
Dev Yapı-İş, İnşaat-İş, Birleşik İşçi Kurultayı 3 Mart Dünya İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü'nde yaptıkları eylemde Duran Baysal nezdinde; Kozlu'da, Tersanelerde, Davutpaşa'da, Esenyurt'ta, Ostim'de, Soma'da, Ermenek'te, Torunlar'da, Şirvan'da, 3. Havalimanı şantiyesinde, Hendek havai fişek fabrikasında, Güngören'de, Akkuyu'da ve her gün ortalama 6 işçinin canına mal olan iş cinayetlerinde katledilen tüm işçileri andı.
Alınteri üyelerinin de katıldığı anmada Kaldıraç Hareketi adına kısa bir konuşma yapıldı. Konuşmada, "Tüm halkların katillerini çöplüğe gönderecek bir savaş var. Burjuvaziyle işçiler arasında sınıf savaşı var. İşçi sınıfı her gün dört sınıf kardeşini toprağın altına gömüyor. Duran onlardan biriydi" denildi.
'İŞÇİLERİ ÖLDÜREN SÖMÜRÜ-YAĞMA-RANT DÜZENİDİR'
İşçileri öldürenin sömürü-yağma-rant düzeni olduğunun altı çizilen anmada, "İş cinayetlerini örgütlenerek durduracağız. Devrimci inşaat işçisi Duran Baysal kavgamızda yaşıyor" yazılı pankart açıldı, Baysal'ın fotoğrafları taşındı. Basın metnini okuyan Şahin Uçar, "İşçilerin çalışırken canını alan, daha fazlasını sakatlayan ve meslek hastalıkları sonucu ölümüne neden olan ücretli kölelik düzenine karşı sürdürülen mücadeleyle, yıllar içinde toplumsal bir duyarlılık ve bilinç gelişti ancak işçi cinayetleri hız kesmedi; Kadın-erkek-göçmen-çocuk; yaşı, cinsiyeti, kökeni fark etmeksizin her yıl binlerce işçi iş cinayetlerinde can vermeye devam etti, ediyor. Devam ediyor, zira özellikle 2002'de başa getirilen AKP hükümeti eliyle yürütülen 'neoliberal' sermaye politikaları, çalışma yaşamının Özal döneminden artakalan tüm yerleşik yapısını dağıttı" ifadelerini kullandı.
'OCAK AYINDA EN AZ 111 İŞÇİ YAŞAMINI YİTİRDİ'
İşçilerin inşaatlarda, maden ocaklarında, tersanelerde, tekstil-mobilya-metal imalathanelerinde, tarla-bahçe yollarında can vermeye devam ettiğine dikkat çeken Uçar, "Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 2021 yılında en az 2170 işçinin iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirdiğini açıklamıştı. Geçtiğimiz Ocak ayında yaşamını yitiren işçi sayısı ise tespit edilebildiği kadarıyla en az 111 kişidir" verilerini aktardı.
Uçar, "Plazada yaşayan bir zenginin asansör düşmesi sonucu hayatını kaybettiğini hiç duymadık! Ama İstanbul Mecidiyeköy'ün göbeğindeki Torunlar Plaza inşaatında, 10 işçi beli kırılarak öldü. Daha fazla yük taşısın diye swiç sistemi iptal edilmiş asansör raydan çıktı ve 10 işçi 32. kattan zemine çakılarak can verdi. Unutmak mümkün mü? Ya Ermenek katliamında, 'Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?' diye soran Ayşe Gökçe anneyi!... Ya da Adana'da prese sıkışarak can veren 13 yaşındaki Ahmet Yıldız'ı nasıl unuturuz?" sözleriyle tepki gösterdi.
'ÖLMEMEK İÇİN ÖRGÜTLENMEYE ÇAĞIRIYORUZ'
Ölmemek için tek yolun örgütlü mücadele yürütmek olduğunun altını çizen Uçar, şu vurguyu yaptı: "Ortak çağrımızdır; işçi kanıyla beslenen bu köhnemiş sömürü düzenine sessiz kalmamak için, insanca yaşanabilir bir ücret ve insana yaraşır koşullarda çalışma hakkımız için, iş cinayetlerinde ölmemek için tüm işçi kardeşlerimizi örgütlenmeye, sendikalarımıza üye davet ediyoruz."
Anma, "Çalışırken ölmek istemiyoruz" sloganıyla sona erdi.