Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnsiyatifi, Kadıköy Süreyya operası önünde ülkemizde yaşamını sürdüren Suriye’li mültecilere uygulanmak istenen ayrımcı,dışlayıcı politikaları teşhir eden bir basın açıklaması yaptılar.
NECDET ÖZSAYGIN
Önceki gün 'Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnsiyatifi', Kadıköy Süreyya operası önünde ülkemizde yaşamını sürdüren Suriye’li mültecilere uygulanmak istenen ayrımcı,dışlayıcı politikaları teşhir eden bir basın açıklaması yaptılar.Açıklamada şunları dile getirdiler:
Son bir kaç haftadır İstanbul’un çeşitli mahallelerinde göçmenlere yönelik kimlik kontrolleri, ev ve işyeri baskınları,alıkoyma ve zorla sınır dışı operasyonları yapılıyor.Türkiye’de her daim süregiden benzer uygulamalara ek olarak son dönemde ‘’geçici koruma’’altında ki Suriyelilerin de zor yada hile ile gönüllü geri dönüş belgesi imzalatılarak sınır dışı edildiğini,göçmenlerin sınır dışı ve alıkoyma işlemleri boyunca haklarından mahrum edildiği ve kötü muameleye maruz kaldığını duyuyoruz.Kısa süre önce İstanbul Valiliği kentte bulunan ve kaydı başka şehirde olan Suriyelilerin İstanbul’u 20 Ağustos’a kadar terk etmesi için süre tanıdığını duyurdu.Öte yandan tüm bu gelişmeler yaşanırken özellikle de sosyal medyada ırkçı ve yabancı düşmanı nefret söyleminin giderek yayıldığına tanıklık etmekteyiz.
Türkiye uzun yıllardır göç alan bir ülke olmasına rağmen sadece birkaç yıl önce oluşturulmuş göç politikaları insan hakları temelinde, kalıcı ve destekleyici yapılar oluşturmaya yönelik olmak yerine güvenlik merkezli keyfi ve siyasi kararlarla göçmenleri kontrol altında tutulması gereken sayılara indirgiyor.Halihazırda ki kayıt ve sığınma sistemi göçmenlerin uzun vadeli bir statüye erişmelerinin önünü tıkayarak onlarıda kayıtsız durumuna düşürüyor yada geçici bir statü ile belirsizliğe mahkum ediyor.Hükümetin Suriyeliler için benimsediği’’misafir’’söylemi hak arama yollarının önünde büyük bir engel oluşturuyor.Biz göçmenlerin siyasilerin merhametinde değil hukukun koruması altında olması gerektiğine inanıyoruz.
Kayıt şehrine geri gönderme seyahat yasağı ve uydu kent gibi kontrol odaklı uygulamalar göçmenlerin barınma,çalışma,eğitim gibi en temel haklarından mahrum kalmalarına neden oluyor.Yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan insanlar tekrar yerlerinden edilerek ekonomik ve sosyal açıdan daha dezavantajlı,daha güvencesiz olacakları ve çoğu zaman ırkçılık ve ayrımcılığın daha baskın olduğu yaşam alanlarına itilmiş oluyorlar.Bu durum kimi zaman ailelerin bölünmesine ve göçmenlerin birbirlerini destekledikleri ağların kopmasına sebep oluyor.
Son dönemde giderek artan ve kitlesel hal alan sınır dışı etme uygulamaları ise,Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile belirlenen ‘’geri gönderme yasağı’’nın açık bir ihlali ve insanlık dışı bir politika.Türkiye’den sınır dışı edilen kişilerin bir çoğu siyasi,mezhepsel,cinsel ve etnik kimlikleri dolayısıyla hayati tehlike altında oldukları ve savaşın halen devam ettiği yerlere gönderiliyorlar.Çatışma ekonomik koşullar yada bireysel tehditlerden dolayı insanların geri gönderilmesi yaşam güvencesini tehlikeye sokuyor.Bizler herkesin hareket özgürlüğünü savunuyoruz.!
Türkiye’nin uygulamaları tüm dünya da geçerli olan göçmenlere yönelik güvenlik odaklı politikaların bir parçası. Göçmenlerin Türkiye’de ki bu güvencesiz konumunun başlıca sorumlularından bir diğerinin Avrupa birliği(AB) olduğunun altını çiziyoruz.AB’nin göçmenlere yönelik politikası sınırlarını kapatmak ve Türkiye’yi bir tür sınır bekçisi haline getirmek oldu.AB-Türkiye anlaşması ile Türkiye AB’nin öldüren sınır politikalarının uygulayıcısı konumuna geldi ve bu sayede her fırsatta göçmenleri bir pazarlık unsuru olarak kullanıyor.Bu çerçevede göçmenlerin ancak en makbul bulunanlarına hareket özgürlüğü tanınırken geri kalanları sistematik olarak ve kitleler halinde geri gönderiliyor.İnsanlık dışı koşulların olduğu kamplarda bekletiliyor.Yada daha tehlikeli yollara itiliyor.Tüm bu süreçte sınırların militarizasyonu gitgide artırılıyor.Herkes için güvenli seyahat yolları derhal açılmalıdır.Sınırları açın!
Göçmenler ırkçı ve yabancı düşmanı söylem ve saldırıların da hedefi halindeler. Gerek hükümet gerekse muhalefet partilerinden yapılan açıklamalarda Türkiye’de var olan yapısal sorunların ekonomik krizin sorumluluğu göçmenlerin ve mültecilerin üzerine yıkılmaya çalışılıyor.Zorunlu olarak yerinden edilen güvencesizliğe ve ağır sömürüye maruz bırakılan insanlar ekonomik krizin sorumlusu olamazlar.Göçmenlere koşulsuz çalışma izni ve bedeninin sömürülmesini önlemek üzere yapısal düzenlemeler sağlanmalıdır.Göçmen emeğinin ve bedeninin sömürülmesini önlemek üzere yapısal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.Bu talep doğrultusunda başta sendikalarolmak üzere tüm emek örgütlerini dayanışmaya çağırıyoruz.
Bir yandan göçmenler kaçak ve yasadışı ilan edilerek kriminalize edilirken bu ayrımcılık ve ırkçılığın karşısında göçmenlerle birlikte duranlara da ciddi bir pay biçiliyor. Göçmenlerle dayanışma eylemlerinde bulunanlar ve insani destek sağlayan kişi ve örgütler hedef gösteriliyor.Dayanışma mahkum edilemez.Bizler ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı tutuma karşı birbirimizi ihbar etmeye değil.Irkçılığa ve insan hakları ihlallerine karşı bir arada durmaya niyetliyiz.Ulusal ve etnik kimliklerin ötesinde sınırsız ve ulussuz bir dayanışmayı büyüteceğiz.
Hangi siyasi eğilim veya medya organından gelirse gelsin ırkçılığa zemin hazırlayan her türlü söylem ve tutumu teşhir ediyor ve reddediyoruz.Bizler bu suça ortak olmayacağız.Tüm siyasi partiler,kurumlar ve hak örgütlerini de bu konuda ki sorumluluklarınınfarkında olarak göçmen ve mültecilerin temel haklarının yanında bulunduğunu belirten açıklamalar yapmaya ve ırkçılıkla mücadele etmeye çağırıyoruz.
Göçmenleri hapsedici, ayrıştırıcı,hareket,yaşama,çalışma özgürlüklerini kısıtlayıcı tüm baskıcı uygulamalara derhal son verilmelidir.Kimse sebepsiz göçmez!Sınır dışı edilmeler derhal durdurulmalı,sığınma hakkının gaspına dönük politikalar son bulmalıdır.Bizler sınır dışılara son.Birlikte yaşamak istiyoruz,diyenler olarak bu taleplerin arkasında duruyor ve gerek Türkiye gerekse de uluslararası kamuoyunu göçmenlerle dayanışmayı güçlendirmeye davet ediyoruz.