NECDET ÖZSAYGIN

Adalet Nöbeti’nin 33. Haftası’nda direniş alanımdayım. 33 haftadır olduğu gibi bu hafta da Halkın Avukatlarına Özgürlük istiyorum. Büromuza yapılan baskılar o kadar yoğunlaştı ki, sekreterimiz bile tutuklandı. Büromuzun emekçisi GülserSarıgül, 20 Haziran’da büromuza yapılan baskında tutuklandı. Tanıyanların Gülser Ablası uzaktan bilenler için Gül Hanım. Ama uzaktan da yakından da tanısanız büromuza ne kadar emek verdiğini bilirsiniz. Postacılardan, komşularımıza; bütün müvekkillerimize varana kadar onun emekçiliğini anlatırlar size. Gülser Abla’nın büromuza olan katkılarını faşizm elbette cezalandırmak istedi. Çünkü; büromuzu işlemez hale getirmek istiyorlar. Bunu 12 Eylül 2017’de 17 avukatı tutuklarken de, 1 sene sonra hepimizi tahliye edip 6 saat sonra tekrar yakalama kararı çıkarırken de istiyorlardı. İşte neredeyse aradan 1 sene daha geçti ve buradayız, işimizin başındayız. 

Faşizm, saldırıları sonuçsuz kaldıkça daha da azgınlaşıyor. Sekreterimizi, stajyerimiz Naim’i, Mayıs ayında avukatlığa başlayan Görkem’i, tahliyesinin üzerinden 1 yıl geçmeyen Ayşegül’ü, onlarca dosyanın yükünü sırtlanan Nadide’yi bu yüzden tutukluyor. Kanser riski taşıyan Barkın’ı bu yüzden hücrelerde tutuyor. Onları hapishaneye kapatmakla istediği sonuca ulaşamaz, tıpkı bizleri kapatmakla istediği sonuca ulaşamadığı gibi. 

Direnişimin 33. Haftasında adalet ve özgürlük talebimi elimden bırakmayacağımı, dilimden düşürmeyeceğimi söylüyorum. Halkın Avukatları’na Özgürlük!

sen yoksa beni

yaşamaktan bıkar mı sandın? 

kaçak çöllere giderim mi sandın

açmıyor diye

bütün düş tomurcukları? 

bak işte, yerli yerimdeyim; 

insanlar yetiştiriyorum bana benzer; 

bütün bir kuşak benim gibi,

acılara katlanacak, ağlayacak,

gülecek, sevinecek,

ve aldırış etmeyecek sana

benim gibi…