İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, 10 Nolu F4 raporuna dikkat çekerek, "Bir şey yapılacaktıysa bunu da Trabzon yapmalıydı. Engin Dinç'e soracaksınız " dedi.
Dink davasının duruşmasında iki haftadır savunma yapan dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, 10 Nolu F4 raporuna dikkat çekerek, "Bir şey yapılacaktıysa bunu da Trabzon yapmalıydı. Engin Dinç'e soracaksınız " dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine dair açılan davanın 11'inci duruşması 2'nci gününde devam etti. Duruşmada tutuklu sanıklar dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ile tutuksuz sanık İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler hazır bulundu. Duruşma, bugün de Yılmazer'in savunması ile devam etti.
Yılmazer, Dink'e koruma tahsis edilmemesine dair, "Tehdidi bertaraf edene kadar Dink'e İstanbul'da koruma tedbiri alınması gerekiyordu. Tehdidi bertaraf etmek bizim asli sorumluluğumuzdu. Bunun hesabı sorulması lazım. Devletin sorumluluğu burada. Kusur ve kasıt burada aranmalıdır. Bu olmadıkça bu dava uluslararası mahkemelerde sonuçlanamaz. Dava yanlış ilerliyor" dedi.
10 Nolu F4 raporunun tehdidin devam ettiğini göstermediğini ileri süren Yılmazer, "10 Nolu F4 tehdidin gündemden düştüğünü anlatıyor. Keşke hiç yazılmasaymış. Üzerinde bir işlem yapılmamış. 10 Nolu F4 Mehmet Ayhan ve Muhittin Zenit tarafından yazılmış. Erhan Tuncel'in Yasin'in cinayetten vazgeçtiğini söylediğini anlatıyordu. Ben de defalarca okudum ve böyle anladım. Trabzon bu raporu nitekim İstanbul'a yollamamış. Tehdit ortadan kalktı diye. Oysa Yasin Hayal fikrinden hiç vazgeçmemiş. Bu rapor kimseyi harekete geçirmez. Öyle olmuş. Keşke hiç yazılmasaymış. Bir şey yapılacaktıysa bunu da Trabzon yapmalıydı. Engin Dinç'e soracaksınız. 10 Nolu’nun dikkat çekecek bir boyutu yoktu" ifadesinde bulundu.
Mahkeme heyeti, Yılmazer'in savunmasını bölerek, "Hrant Dink adının evrakta geçmesi sizi daha duyarlı kılmaz mıydı? O zamanki ortamı en iyi takip edensiniz" şeklinde yönelttiği soruya Yılmazer, "Bir evraka bakarken bakış açımız var. Tehdit atmosferinden bütün Türkiye'nin haberi vardı. Takip eden il vazgeçti diyor. 9 Nolu’da somut tehdit haberi var. Nitekim İstanbul'a bildirilmiş. 10 Nolu için işlem yapma gereği hissetmemişiz. Bu evrakı gördüğümde Hrant Dink'i korumamız gerekir diye düşünmedim. Bizim böyle düşünme sistematiğimiz yok. Bunu Trabzon yapabilirdi" yanıtını verdi.
Hakimin, "Bu yazıdan Yasin Hayal'in eylemden vazgeçtiği anlamı çıkar mı, siz nitelikli istihbaratçısınız madem" şeklindeki sorusuna da Yılmazer, "Ben bunu okuyup okumadığımdan bile emin değilim. Raporu yazanlar vazgeçtiğini düşünmüş. Bunu sonra da anlatmışlar zaten. Bunlar 10 yıl önce yaşanmış. Bunları merak ediyorsanız tutuklayın Engin Dinç'i. Ona niye sormuyorsunuz? Ben yapabildiğimi yaptım eksik yaptıysam bile, hiçbir şey yapmayanlar var onları neden sıkıştırmıyorsunuz? Benim ömrüm bunlarla geçti. Engin'in işi bu. Ben oradan tamim çıkarmaya çalışıyorum. Yaptım da. İstanbul'dan niye sanık yok burada? Benim kişisel yorumum en baba delilden daha değerli. Bence 10 Nolu F4 sahte bir F4. Kendilerini kurtarmak için yazılmıştır. Hiç yazılmasaydı. Erhan Tuncel'in bu cinayeti örgütlediğini görmüşler. Derin devletten, jandarmadan korkup temize çıkarmaya çalışmışlar. Engin Dinç yapmış" diyerek yanıtladı.
Verilen aranın ardından devam eden Dink duruşmasında savunmasına devem eden Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın emniyetteki kadrolaşmayla ilgili yazmış olduğu dilekçesinin okunması üzerine, "Polis memurlarıyla kadrolaşma olmaz. Celalettin Cerrah mahiyetinde çalıştım. Kadrolaşma yapmadım. Çıkardığım personel 20'yi geçmez. Hepsinin sebebi var. Personel azalmıştı. 570 kişilik şube 400'e düşmüştü. Benim gönderdiklerim sonradan FETÖ'den tutuklandı. Bu nasıl kadrolaşma? Ben gittiğim yere kimseyi götürmedim. Kim varsa onlarla çalıştım. Tek tek bunlara bakılırsa görülecektir. Kim sabote etti İstanbul'u? İstanbul emniyeti yetkilileri o dönem başbakanı dinlemiyordu. Derin devlet çetelerini dinliyorlardı çünkü" dedi.
Yılmazer, Trabzon emniyetinin Erhan Tuncel'i gördüğünü, hedef haline getirdiğini ama yapmaları gereken çalışmayı yapamadığını belirterek, "Erhan Tuncel bu işi örgütlemiş. Yasin Hayal'in siyasi bilinci yok. McDonald's eylemini de Erhan Tuncel örgütlemiş. Onun üzerinden gidin. Erhan Tuncel'in hem jandarma hem emniyetle ilişkisi var. Yasin Hayal onu devlet zannediyor. Bu intibayı vermiş. Erhan Tuncel'in dinlenme talebi ile kararı arasında bir gecikme var. Bu içerik C şubesine gelmemiş. Birçok şey gelmemiş. C şubesi güncel yayınları takip etmez. İstihbarat Başkanlığı takip eder. Şubeler örgüt yayınlarını takip eder ve değerlendirir. Azınlıklar bizim hedefimiz değil. Agos dahil azınlık yayınlarını takip etmedik. C şubenin böyle bir takibi yok" ifadesinde bulundu.
Yılmazer, Oda TV operasyonuna da dikkat çekerek, "Oda TV operasyonu ile ilgili olarak Başbakan'ın talimatı ile çalıştım. Sonra bu yüzden görevden alındım. Önce insan olmalıyız ki bunları konuşup tartışalım. Ben yaptığım hiçbir şeyi inkar etmiyorum. Kendimi hiçbir güç merkezine teslim etmedim" diyerek bugünkü savunmasını sonlandırdı.
Dink davasına Perşembe günü Yılmazer'in savunması ile devam edecek.