DİSK Başkanlar Kurulu, kıdem tazminatı başta olmak üzere işçi haklarına sahip çıkmak için 15 Haziran’da İstanbul Kartal’da miting düzenleme kararı aldı.
İSTANBUL-Başkanlar Kurulunu toplayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “23 Haziran seçimleri aynı zamanda, iktidar tarafından 10 Nisan 2019’da ilan edilen ve işçilerin hakları açısından ciddi tehlikeler içeren ‘dönüşüm adımlarına’ dair de bir referandumdur” dedi. DİSK Başkanlar Kurulu, kıdem tazminatı başta olmak üzere işçi haklarına sahip çıkmak ve hak hukuk adalet mücadelesini kazanmak için 15 Haziran’da İstanbul Kartal’da miting düzenleme kararı aldı.
27 Mayıs’ta DİSK Genel Merkezinde Başkanlar Kurulunu toplayan DİSK sonuç bildirgesini açıkladı.
DİSK Başkanlar Kurulu açıklaması şöyle:
Ülkemizde ekonomik kriz etkisini giderek artırırken, işsizlik Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırarken, zamlar ile ücretlerimiz her gün erirken, ülkeyi yönetenler bu acil sorunlara çözüm üretmekten uzak bir tutum almaktadır.
Ülkeyi yönetenler, tüm bu sorunları görmezden gelerek, krizi yok sayarak, halkın iş ve aş taleplerini küçümseyerek, emeklilik hakkı talep edenleri aşağılayarak, yüzde 99’un geçim sorununu dile getirmesini neredeyse “suçlu” göstererek girdikleri yerel seçimlerde aldıkları sonuçlardan ders çıkarmak yerine halkın mesajını yok sayan bir tutum izlemekte ve hatta halkın sandıklardan çıkan iradesini de ortadan kaldırmaya yönelik çabalara odaklanmaktadır.
KHK’lıların belediye başkanı adayı olmalarına izin verilmesine rağmen seçimleri kazandıktan sonra “KHK’lı olmaları” gerekçe gösterilerek yerlerine seçimi kaybedenlerin atanmasının ardından halkın iradesine en büyük darbelerden biri İstanbul’da indirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmelere ve hatta YSK’nın kendi içtihatlarına tamamen aykırı biçimde İstanbul seçimlerini iptal eden YSK, “partiye göre hukuk” içtihadı üreterek adalete ve demokrasiye çok büyük bir darbe vurmuştur. Örgütlenme hakkının yok sayıldığı, grevlerin yasaklandığı, ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, demokratik hak arama yollarının engellendiği ülkemizde YSK’nın bu kararı, demokrasi adına elimizde kalan son haklardan olan “seçme ve seçilme hakkı”na yönelik ciddi bir müdahale anlamına gelmektedir. DİSK tüzüğünün üçüncü maddesinde “Demokrasinin ve demokratik hukuk düzeninin her alanda egemen kılınması” temel amaç ve ilke olarak benimsenmiştir. Demokrasiyi ve adaleti savunmak, işçilerin hakkını-hukukunu savunmanın ayrılmaz bir parçasıdır.
İstanbul’da 23 Haziran 2019’da yenilenecek yerel seçimin sonrasında, işçilerin haklarına yönelik ciddi tehlikeler içeren “Dönüşüm Adımları”nın yaşama geçirileceği 10 Nisan 2019 tarihinde ilan edilmiştir. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan ekonomik hedefler, işçi sınıfı için çözüm değil daha fazla sorun anlamına gelmektedir. Sunumda yer alan çalışma hayatına ilişkin hedefler, emeği ile geçinenlerin var olan haklarını zayıflatacak ve işçilere daha fazla yük getirecektir.
İstanbul yerel seçiminin tekrarı sonrasında gündeme getirileceği anlaşılan kıdem tazminatının fona devri, işçilerin önemli bir iş güvencesi dayanağını ortadan kaldıracak, kıdem tazminatının miktarını düşürecek ve ödenmesini zorlaştıracaktır. Kıdem tazminatının fona devri, DİSK açısından bir daha açılmamak üzere kapanmış bir tartışmadır.
Bireysel Emeklilik Sisteminin (BES) zorunlu olması ise kriz koşullarında zaten reel olarak gerileyen ücretler üzerinde yeni bir yük anlamına gelecektir. Açıklanan hedefler arasında Emeklilikte Yaşa Takılanların sorunlarının çözümü değil, aksine sosyal güvenlik hakkını daha da budanacağına dair işaretler yer almaktadır.
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan sigorta primi ve vergi desteğinin ardından en temel işveren sorumluluğu olan ücretlerin de ödenmeye başlanması, tüm fonların nasıl kullanılacağına dair önemli bir göstergedir. Kıdem tazminatı fonu ile zorunlu hale getirilecek BES’in “entegre edilerek”, tıpkı İşsizlik Sigortası Fonunda yapıldığı gibi işverenleri ve bankaları fonlamak için kullanılması, krizde yüzde 99’un haklarının gasp edilerek yüzde 1’e kaynak aktarılması anlamına gelmektedir ve asla kabul edilemez.
Vergi reformu adı altında kurumlar vergisinin kademeli olarak düşürülmesi ve “verginin tabana yayılması” hedefi ise vergi adaletsizliğini daha da derinleştirecek politikalardır. Bu adımların atılması, halen vergilerin büyük bir bölümünü ödeyen emekçilerin üzerindeki vergi yükünün daha da artması anlamına gelecektir.
Bu açıdan 23 Haziran 2019’da İstanbul’da tekrarlanacak yerel seçimler, tek başına yerel seçim olmanın ötesinde anlamlar taşımaktadır. 23 Haziran’da sadece bir belediye başkanı seçilmeyecek, seçimlerle iktidarı değiştirme/uyarma hakkının ve demokrasinin geleceğine dair bir referanduma gidilecektir. 23 Haziran seçimleri aynı zamanda, iktidar tarafından 10 Nisan 2019’da ilan edilen ve işçilerin hakları açısından ciddi tehlikeler içeren “dönüşüm adımlarına” dair de bir referandumdur. Emeğin başkenti İstanbul’da işçilerin tercihi, bir yandan demokrasi ve adalet mücadelemizi; bir yandan da kıdem tazminatı hakkı, insanca yaşanacak ücret hakkı, güvenceli çalışma hakkı, emeklilik hakkı mücadelemizi güçlendirecek yönde olmalıdır.
Türkiye’nin dört bir yanındaki 1 Mayıs meydanlarında işçi sınıfının mesajı oldukça kitlesel ve coşkulu bir biçimde verilmiştir. Başta kıdem tazminatı hakkı olmak üzere haklarına sahip çıkan işçilerin iradesi 1 Mayıs meydanlarına damgasını vurmuştur. 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününde de görüldüğü üzere korku duvarları aşılırken, halkın tüm kesimleri taleplerini ve itirazlarını yüksek sesle dile getirirken, işçi sınıfının hak, hukuk, adalet mücadelesi 2019 yılının geri kalanına da damgasını vuracaktır.
Kıdem tazminatımızın gasp edilmesine, zorunlu BES adı altında ücretlerimizden yapılmak istenen yeni kesintilere, emeklilik hakkımızın yok sayılmasına, vergi adaletsizliğine, iş cinayetlerine, örgütlenme önündeki barajlara/engellere, işsizliğe ve yoksulluğa karşı, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin ışığında birliği, dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltmek tarihsel bir görev olarak önümüzde durmaktadır. 15-16 Haziran 1970’te örgütlenme haklarına, sendikalarına görkemli bir direnişle sahip çıkan işçi sınıfı bugün de kıdem tazminatına, emeklilik hakkına ve çalışma haklarına sahip çıkacaktır.
Bu tespitlerden hareketle Başkanlar Kurulumuz şu kararları almıştır.