DİSK Genel Başkanı Kani Beko, darbe girişimi ve OHAL ilanıyla ilgili DİSK Genel Merkezi’nde açıklama yaptı.
15 Temmuz'da yaşanan askeri darbe girişimi ve olağanüstü hal (OHAL) ilanıyla ilgili DİSK’in görüş ve düşüncelerini paylaşmak üzere düzenlenen basın toplantısına DİSK Genel Başkanı Kani Beko, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı, DİSK'e bağlı sendikaların genel başkanları, yöneticileri ve üyeleri katıldı.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak 15 Temmuz askeri darbe girişimini bir kez daha lanetlediklerini belirtti. Beko, "DİSK olarak askeri darbeleri iyi biliriz. DİSK, darbelerden ve baskı rejimlerinden en fazla zarar görmüş örgütler arasındadır. 12 Eylül askeri darbesi sonrasında faaliyetlerimiz durduruldu, başta Genel Başkanımız Abdullah Baştürk olmak üzere 52 DİSK yöneticisi idamla yargılandı. Üyelerimiz işten atıldı ve tutuklandı. Grevler yasaklandı, işçi hakları budandı. Darbelerin, demokrasiye ve işçi haklarına büyük zarar verdiği açıktır. Biz kimden gelirse gelsin bütün darbelere karşıyız ve karşı olmaya devam edeceğiz" dedi.
Demokrasiyi tamamen askıya almayı hedefleyen bir darbe girişiminin ardından Olağanüstü Hal ilan edildiğini vurgulayan Beko, "Ülkedeki hiçbir sorunu çözmeyecektir. Aksine, OHAL ilanı tam da darbecilerin dayattığı bir yönetim biçiminin hayata geçirilmesi anlamına gelecektir. Darbecilerin bombaladığı TBMM’yi Olağanüstü Hal uygulamalarıyla devre dışı bırakmak, demokrasinin evrensel değerlerinin reddi olduğu gibi, darbecilerin amacına hizmet eder" diye konuştu.
'HAK VE ÖZGÜRLÜKLER TEHDİT ALTINDA'
Beko, "TBMM’nin OHAL ile beraber devre dışı bırakılması “demokrasi” ile değil ancak “karşı-darbe” kavramıyla açıklanabilir. Ülke olarak darbeciler arasından darbeci, diktatörler arasından diktatör seçmeye mahkum değiliz.12 Eylül 1980 askeri darbesinden bu yana ilk kez ülkemizin tamamını kapsayan olağanüstü hal ilan edilmiştir. 2002 yılına kadar da bölgesel olarak uygulanan Olağanüstü Hal, sadece faili meçhul cinayetlerle, katliamlarla, gözaltında kayıplarla, işkencelerle anılmaktadır. 'Bu kez öyle olmayacak' diyenlerin, 'olağan' hukuk düzeni içindeki sabıkaları göz önüne alındığında, temel hak ve özgürlüklerin ne kadar büyük bir tehdit altında olduğu anlaşılmaktadır" dedi.
Beko sözlerini şöyle sürdürdü: "Her türlü hak aramanın yasaklandığı bir ortamda, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesine bile gerek duyulmadan kanun hükmünde kararnamelerle işçilerin kazanılmış hakları budanabilir. Endişeliyiz! Kıdem tazminatının gasbından, zorunlu bireysel emeklilik sistemine kadar işçileri daha da güvencesiz hale getirecek ve yoksullaştıracak düzenlemeler OHAL koşullarında yargı devre dışı bırakılarak, TBMM’de muhalefetin engeline takılmadan, işçiler ve sendikalar etkisizleştirilerek çıkarılabilir. Geçmişte bunun çok sayıda örneğini yaşadık. Olağanüstü Hal uygulamasının, sermaye lehine olağanüstü bir sömürü ve yağma olanağı olarak kullanılmasından endişe duyuyoruz.Darbe ve darbecilerle mücadele gibi meşru bir gerekçe, hukuku askıya alma hakkını vermez. Otoriter ve baskıcı yönetim arzusuna OHAL uygulamasıyla yasallık kazandırmak, “darbe ile mücadele” olarak tanımlanamaz.Demokrasiden başka çıkış yolu yoktur."
24 KASIM'DA TAKSİMDEYİZ
Beko 24 Temmuz 2016 Pazar günü, saat 18.00'de, Taksim Meydanı'nda gerçekleşecek mitinge, emek, barış, demokrasi ve laiklik talepleriyle katılacakların duyurarak tüm işçileri, emekçileri yan yana, omuz omuza olmaya çağırdı.