“Dünün çalışanları bugünün emeklileri olarak işçi sınıfının bir parçasıyız. Bugüne kadar bu ülkede üretilen tüm değer ve hizmetler, biriken sermaye bizim emeğimizin ürünüdür.”
Emekliler Dayanışma Sendikası (EDS), geçtiğimiz günlerde kamuoyu bilgilendirme kapsamında yakın tarihsel süreçlerini anlatan bilgilendirme yazısı yayınladı.
Açıklamada emekli hakları ve demokratik mücadelesi kapsamında kapitalist sistemi ve politikaları sorgulayan sendika, kuruluş öyküsünü ve sonrasında gerçekleştirdikleri çalışmaları anlatarak örgütsel bilgilendirme yaptı.
Emekliler Dayanışma Sendikası'nın talepleri ve hedeflerini içeren bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada şöyle denildi:
Bizler Ülkenin dört bir yanında çalıştık. Emeklilik koşullarını yerine getirdik ve emekli olduk. Dünün çalışanları bugünün emeklileri olarak işçi sınıfının bir parçasıyız. Bugüne kadar bu ülkede üretilen tüm değer ve hizmetler, biriken sermaye bizim emeğimizin ürünüdür.
Ve bizler ödediğimiz emeklilik primlerinin karşılığı olarak; yaşamımızı sürdürecek kadar emekli aylığı, ihtiyacımız kadar ücretsiz sağlık hakkı kazandık. Ama Hükumetlerin “Yeni Liberal, Yeniden Yapılandırma Politikaları ve Yapısal Uyum Programları” ile ekonomik güvencemiz, sağlık hakkımız yok sayıldı.1 Ekim 2008 de yürürlüğe giren “Sosyal Güvenlik Reformu” bizi yoksullaştırdı. “Sağlıkta Dönüşüm Programı” da bize ölümü gösteriyor. Yaşam hakkımız tehdit altında. İktidarların en yetkili ağızları da “emekliler ülke ekonomisine yük, ekonomik krizlerin sorumlusudur” diyor.
Biz Emekliler, Hakikatler Konuşulsun İstiyoruz!
Krizlerin sorumlusu biz değiliz.1994 ekonomik krizi; dış dünyanın etkileri olsa da, özellikle “yeterince artı değer üretmeyen, rekabeti artıracak sanayi yatırımı yapmayan ve üretimi modernize edecek teknolojik gelişmeyi sağlamayan sermaye sınıfının kriziydi”. Sermayenin değerlenme sürecinin devam ettirilmesi için 1994 yılında dönemin Hükumeti IMF ile kredi anlaşması imzaladı. Anlaşma şartının birisi “Sosyal Güvenlik Sisteminin emeklilik ve sağlık diye ikiye ayrılması. Devlet tekelinde değil piyasaya terk edilmesi. Bölüşüm ve kuşaklararası dayanışma için kullanılmaması. Toplumsal değil bireysel sorumluluk esasına göre yapılandırılmasıydı.” Hükumet şartları kabul etti ve Devleti “Sosyal Devlet” yapan toplumsal kesimlere olan taahhütlerinden vazgeçti. İstikrar ve yapısal uyum programları adıyla, sermaye çevrimi içindeki dağılımı, bölüşümü ve tüketimi yeniden düzenlediler ve yaratılan artı değerin sermaye sınıfı lehine yeniden dağılımının koşullarını oluşturdular. Ve yapısal uyumu sermayeye kaynak aktarma mekanizmasına dönüştüler. Devlet kontrolündeki emeklilik sigorta fonlarını, sermaye birikimini hızlandıracak ve krize çözüm olacak diyerek piyasaya devrettiler. Yerli ve yabancı sigorta şirketlerinin kontrolüne sundular.
En kolay maliyet unsurunu düşürecek önlemler olarak: Esnek kuralsız güvencesiz çalışma ve sosyal güvenlik sisteminin bütün finansmanının çalışanlar ve emekliler üzerinden yürütmek. Emekliliği de esnek kuralsız güvencesiz hale getirilmek için sosyal güvenlik sistemini yeniden düzenlenmeyi tercih ettiler. Hükumetler, emeklilere açlık ve yoksulluk sınırının altında emekli aylığı vererek, sağlık hizmetini ücretli hale getirerek, sistemin yapısından kaynaklanan ekonomik krizin faturasını emekliler, çalışanlara ödettiler ve ödetmeye de devam ediyorlar. Bu konuda gelen Hükumetler gidenleri aratmadı.
Sosyal Politikalar Kim İçin!
Sosyal Güvenliğin daraltılması, ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesiyle oluşturulan alan, yaşlıların sağlık, emeklilik bakım ve sosyal ihtiyaçlarının tamamı sermayenin kullanımına açıldı. Devlet desteği ile karlı bir yaşlılık ekonomisi alanı yaratıldı. Hizmetler ekonomik durumu iyi olanlara göre planlandı.
2007’de “Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma ulusal Eylem Planı” uygulamaya kondu. Fakat yaşlıların ekonomik, sağlık, sosyal sorunlarını çözmek için programlar uygulanmadı, olanaklar yaratılmadı. Aktarılan kaynaklar yerine ulaşmadı, emekliler yaşlıların refah düzeyi iyileşmedi, yaşlı yoksulluğu giderilmedi. Bu planda yaşlılıkta bakımla, hasta bakımı aynı kabul edildi. Yaşlılık hastalık ve doktorların konusu olarak görüldü. Özel sağlık sektörünü beslemek için alan açıldı. Yaşlıya ailesi baksın denildi. Aileye geçici yardım yaşlı bakımı sayıldı. Yaşlanmanın doğal bir süreç, yaşlılığında sosyal bir olgu ve yaşlı bakımının kamu hizmeti olması gerektiği kabul edilmedi. Emeklilerin yaşlıların yaşamı piyasa koşullarına terk edildi.
Mücadelemiz Emek için, Emekliler Yaşlılar için!
Yeni liberal süreçte, halen gelişmiş kapitalist ülke sermayesi girdiği her ülkeyi kendi gereksinimine göre şekillendirmeye, toplumsal ilişkileri düzenlemeye devam ediyor. Değiştire dönüştüre eziyor, yoksullaştırıyor. Çalışanların emeklilerin kazanımlarına el koyuyor. Ama demokrasi mücadelesinin yürütüldüğü ülkelerde; emeklilerin özne olduğu, denetim ve yönetimlerinde karar sahibi oldukları sendikalar, emeklilik ve emekli hakları için mücadele ediyor. Bizdeki gibi sınırsız hak gasplarına izin vermiyorlar, direniyorlar bizden daha iyi durumdalar.
Bu dönemde emeğine, haklarına sahip çıkmak, direnenleri desteklemek;
Ulusal ve uluslararası yasalarda var olan hakları kullanmak;
Toplumun yaşam düzeyini dünya kriterlerine uygun hale getirmek için uğraşmak;insan olmanın gereğidir.
Hak mücadelesi ancak gerçekler üzerinden yürütülebilir. Kamu emekliliğini ve kazanımlarını ortadan kaldıran, Sosyal Güvenlik değil sosyal yardımı diyen, emekliliği yaşlılığın güvencesi olmaktan çıkaran politikalardan söz etmemek, emeklilerin-yaşlıların sorunlarının ekonomik politik boyutunu yok saymaktır. Bu da emeklilerin yaşamını piyasa koşullarına terk eden yasaları çıkaran, uygulayan sonra dönüp emeklilere masallar anlatan, emeklileri oyalayan siyasi çevrelerle aynı tarafa düşmek ve onların çıkarlarına hizmet etmek demektir.
Sendika Hakkı İçin Mücadeleye Devam
Bizler, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 28.01.2008 tarih 2008/689 nolu kararıyla kapatılmasını onadığı DİSK Tüm Emekliler Sendikasının kurucusu, yöneticisi, üyeleri, Kadıköy Şube yöneticileriydik. Kapatma davası sürecinde yaşanan tartışmalarda bizler; 10.Hukuk Dairesinin (2005/4888 E., 2005/7608 K. ) özet kısmında yer alan: “ Adında sendika ibaresi bulunsa da yasal anlamda sendika niteliği taşımayan davacı dernek, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan Sosyal Güvenlik Hakkına ilişkin dava açamaz” kararının yok sayılamayacağını söyledik. ( Sendikanın tüzel kişiliğinin dernek statüsünde olduğunu Mart 2007 de yaptığımız Kadıköy Şube Genel Kurulu tutanak dosyasını prosedür gereği Sendikalar Masasına götürdüğümüzde “siz sendika değil derneksiniz” dediklerinde öğrendik. Genel Merkezden bu konuyla ilgili bilgi alamadık. Basın arşivimizi taradık bulduğumuz ipuçlarını birleştirdik ve UYAP tan 2005 de verilen dernek kararına ulaştık. Bu iki yılımızı aldı.) Sendikamızın dernek statüsüne düşürülmesi, kapatılması haksızlıktı, sendika tüzel kişiliğimizin dayanağı olan Anayasanın 90 Maddesi yürürlükteydi. Ayrıca Danıştay Onuncu Dairesi (Esas No: 2004/11046, Karar No: 2007/4117) Düşüncesini: “Emeklilik Statüsü içinde bulunan kişilerde aktif olarak çalışmamakla birlikte, çalışanlar gibi korunması ve geliştirilmesi gereken hak ve çıkarları bulunan kişilerdir. Emekli ve yaşlılık aylıkları ile öteki sosyal güvenlik hakları, emeklilerin birey olarak tek başına sosyal güvenlik kuruluşlarına, yani kamu işverenine karşı savunabilecekleri, koruyup geliştirebilecekleri haklar değildir. Bu haklar da aktif çalışma yaşamındaki ücretlerin hakları gibi, sendikal örgütler aracılığıyla korunması geliştirilmesi gereken haklardır.” şeklinde belirtmişti. Dava sürecine bakış açısının hatalı olduğunu düşünüyorduk. Kapatma kararına itiraz edelim. AİHM başvuru yapalım, hukuki bir süreçtir takip edelim ama “AİHM kararı uzun sürebilir, olumsuz da gelebilir, beklemeyelim. Haksız ve hukuksuz bulduğumuz bu resmi tutumu boşa çıkaralım, önemli bir sürecin içerisindeyiz sendika tüzel kişiliğini tekrar kazanarak devam edelim. Haber-Sen örneğinde olduğu gibi tekrar sendika başvuru yapalım. Ayrıca sendikayı kurduğumuz 1995 yılındaki resmi kurumların işleyişi ve yapısı değiştirildi, yeniden yapılandırıldı. Bütün bunları gözeterek örgütlenme ve mücadele yöntemlerimizi de gözden geçirerek tüzüğümüzü yapalım” diye önerdik ve tartışma sürecinin gerçek bilgiler üzerinden yürütülmesi için çaba harcadık. Fakat önerilerimiz, eleştirilerimiz Merkez Yönetim tarafından kabul görmediği gibi “farklı bir iş yapma” olarak değerlendirildi. AİHM kararını bekleyeceksiniz, sendikalarda eleştiriler genel kuruldan genel kurulda yapılır, eleştirmeyeceksiniz dendi. İlgili çevreler de “AİHM kararı beklenecek” dedi. 2009 yılında yapılan genel kurulda da tavır değişmedi ve dernek tüzel kişiliği ile devam edildi. Bizlerde gerçek belgeler üzerinden Merkezin kararlarını, antidemokratik tutumunu, yarattığı bilgi kirliliğini eleştirmeyi sürdürdük ve sendika tüzel kişiliğinde ısrarcı olduk. Ulusal basında yer alan bir röportajda “emekliler için toplu sözleşme masasına oturacak örgüt gerekiyor” dediğimiz için Merkezi Yönetim tarafından Ocak 2010 da dernek üyeliğimize son verildi.
Emekliler Dayanışma Sendikası Kuruluş Süreci
Bu süreçte, düşüncelerimizi, eleştirilerimizi belge destekli yazılarla anlattık DİSK Yönetimine ilgili, duyarlı sendikalara, kurumlara, kişilere ulaştırdık, paylaştık. Kitapçık hazırladık dağıttık. “Emekliler Yaşlılar Hareketi” olarak “Emeklilerin Geleceği Var mı?” sorusunu sorarak ve yanıtını arayan görüşmeler, toplantılar yaparak yürüdük. Sorunlarımızın ekonomik politik boyutu ve çözümü konusunda farkındalık yaratma çalışmalarına ağırlık vererek süreci takip etmeye devam ettik.
Ağustos 2011 de web sayfasında bulduğumuz AİHM den Genel Merkeze gönderilen Hükumetin savunmasında: Hükumet AİHM’nin önceki kararlarından örnekler vererek uzunca açıklamalar yapıyor ve…”sendika” adının kullanılması dernek hürriyetinin gerçekten kullanılması için pekte zorunlu değildir… Mahkeme içtihadında belirtmiştir ki yetkili mercilerin başvurana getirdiği ihtilafı kısıtlamanın kurucuların ortak bir çıkar konusunda toplu olarak hareket etme ehliyeti ile değil, esasen sendika adıyla ilgilidir… diyordu.
Bu ifade de belirtildiği gibi, İç hukukta, 2005 yılında “Emekli Sen’in tüzel kişiliği dernek statüsündedir” diyen yargı kararını kabul edip, 2008 de sendikamızı kapattılar diye AİHM giderek sendika lehine bir sonuç beklemenin bizim için mantıklı bir açıklaması ve anlamı yoktu.
Sendika hakkını kullanma kararlılığında olan not ve terfi derdi olmayan emekliler olarak tüzük ve başvuru hazırlıklarımıza başladık. Hazırlıklarımızı sendikalar yasası değişikliği sürecinde tamamladık. İçişleri Bakanlığına kuruluş başvurusunu yaptık. Bakanlığın bize gönderdiği 26.08.2013 tarihli cevabi yazı sonrasında Emekliler Dayanışma Sendikası olarak çalışmalarımızı yürütmeye başladık. Ocak 2014 de Kadıköy İlçe Seçim Kurulunun gözetiminde 1. Olağan Genel Kurulumuzu yaparak çalışmalarımıza devam ettik.
5 Ağustos 2014 de İstanbul Dernekler Müdürlüğüne Emekliler Dayanışma Sendikası olarak görüşmeye çağrıldık. Sendika Başkanımızın yaptığı görüşmede:
“Emekli-Sen gibi dernek statüsünü kabul edin” denildi. Sorunlarımızın kaynağı nedeniyle çözümünün sendikal mücadelede olduğunu; ulusal ve uluslararası haklarımızı kullandığımızı; hukuki ve haklı zeminde durduğumuzu; emekli vatandaşlar olarak sorunlarımıza çözüm aramak zorunda kaldığımızı ifade ettik.
“Bize zorluk çıkarıyorsunuz, bizde işinizi kolaylaştırmayacağız” dediler.
2.Olağan Genel Kurulumuza İlçe Seçim kurulunun gelmesi engellendi. Biz yasal anlamda yapılması gerekenleri yerine getirdik. Şubat 2017 de 2. Olağan Genel Kurulumuzu yaparak çalışmalarımıza Emekliler Dayanışma sendikası olarak devam ettik.
Ekim 2017 de T.C. İstanbul (Anadolu) Cumhuriyet Başsavcılığı (Soruşturma No: 2017/107843, Karar No: 2018/1018) tarafından şüpheli olarak GMYK Üyelerimize soruşturma açıldı. Yazılı olarak savunmamız istendi.
Verdiğimiz savunma sonrasında bizlere gönderilen yazıda SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ: İstanbul İl Dernekler Müdürlüğünün Cumhuriyet Başsavcılığımıza müracaatla yukarıda açık kimlikleri yazılı şüphelilerin yönetiminde bulundukları Emekliler Dayanışma Sendikasının emeklilerin sendika kurma hakkı bulunmaması sebebiyle yasa dışı faaliyet yürüttüğünü ihbar etmesi üzerine soruşturma başlatmış ise de; Şüphelilerin savunmalarında faaliyetlerinin anayasal hak niteliğinde olduğunu belirterek suçlamayı kabul etmedikleri, emeklilerin sendikal faaliyette bulunabilmelerine hak tanıyan kesinleşmiş idari yargı kararları da dikkate alındığında ihbara konu eylemin suç teşkil etmediği, mülki amirliğin varsa sendikal faaliyete ilişkin Hukuka aykırılıkla ilgili idari işlem tesis edebileceği, ancak eylemin ceza kovuşturmasına konu edilemeyeceği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenle; Şüpheliler hakkında KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,…….” 5271 sayılı ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172 ve 173. Maddeleri uyarınca karar verildi. 02.01.2018
Bu karar, Tüzüğümüze madde olarak yazdığımız ulusal ve uluslararası yasalardaki sendika kurma hakkımız, bunu destekleyen iç hukuktaki yargı kararları ve süreci hukuki ve fiili zeminde doğru yürütmemizin sonucudur.
Ağustos 2013 den bu yana “Emekliler Dayanışma Sendikası” tüzel kişiliğiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Bizden sonra da Emekli-Sen Derneğinden ayrılan arkadaşlar 20.02.2017 tarihinde sendika başvurusu yaparak Tüm Emekliler Sendikasını kurdular. Emekli-Sen Derneğine AİHM den gelen (18/06/2018 tarih ve 31846/08 nolu) ret kararını bizler 21.01.2019 tarihinde ulusal basından öğrendik. Bu karardan sonra Emekli-Sen Derneğindeki arkadaşlar da sendika kurmaya karar vererek Mart 2019 da başvuru yaptıkları duyumunu aldık.
Emekliler Dayanışma Sendikası Olarak Çalışmalarımız
“Yeni Liberal, Yeniden Yapılandırma Politikaları ve Yapısal Uyum Programları sonucu” 1994 ten bugüne, 25 yıllık süreçte demokrasi, katılımcılık, sosyal devlet söylemleri kullanılarak SGK’ nın bütün kaynakları reform adı altında özel sektöre aktarıldı, kamu kaynakları eritildi. Bugün temsili parlamenter sistem devre dışı bırakılarak CB Hükümet Sistemine geçildi. Yeni Liberal Ekonomik politikalar ve Türk İslam sentezli sosyal kültürel uygulamalar; toplumsal yaşamı aile yapısını, sokakta işte günlük insan ilişkilerine kadar her alanı etkisi altına aldı, var olanı yok etti. Emekliler olarak, “Yeni” denen bilimsel temelden, uygar ve çağdaş anlayıştan uzak, var olan tüm değerlerin ve kazanılmış hakların yok edildiği, değiştirilen dönüştürülen toplumsal ve kentsel yaşam içinde yaşamakta zorlanıyoruz. Ulusal ve uluslararası yasalarda var olan haklarımızı kullanma, yok sayılan haklarımızı yeniden kazanmak için uğraşmak, güç birliği yaparak mücadele etmek zorundayız.
Çalışmalarımızı; sorunlarımızı ekonomik politik boyutu ile tespit ederek fark etme, farkındalık yaratma, emekliler yaşlılar alanında yürütülen ekonomik sosyal politikaları takip etme, uygulamadaki sorunları kamuoyuna duyurma. İşçi sınıfı mücadelesi temelinde; siyasi yapılar, demokratik kitle örgütleri, kurum ve kuruluşlarla ilişki kurma dayanışma içinde olma, kendimizi, amaç ve ilkelerimizi anlatma biçiminde yürütüyoruz.
*İnsan hakları ile insandır gerçeğinden hareket ederek: 1982 yılında kabul edilmiş “yaşlı hakları” temelinde yapılan çalışmaları, SSK, SGK bürokratları, Bakan, Vali ve Kaymakamların kutlama mesajlarının dışında, bizde üstümüze örtülen “İleri Demokrasi” örtüsünü aralama, gerçekleri anlatmak amacıyla özel günleri değerlendirdik. Toplumsal yaşam içinde fark edilme, sorunlarımıza yerel idarelerin ve yönetimlerin dikkatini çekmek, farkındalık yaratmak amacıyla çalışmaları yaptık.
Dünyada “1 Ekim Yaşlılar Günü” 1999’dan beri kabul edilmiştir. Emekliler Dayanışma Sendikası olarak biz de bugünü “Yaşlılarla Dayanışma Günü” olarak kabul ettik. İlk olarak emekliler 2012 Dünya Yaşlılar Gününde Taksimde basın açıklaması yaptık. Her yıl Kadıköy İskele Meydanında Basın açıklaması yaparak sorunlarımıza dikkat çekmeye, farkındalık yaratmaya çalıştık. Ayrıca İstanbul Avcılar Belediyesi (2017), Adana Seyhan Belediyesiyle(2018) ortak etkinlikler düzenledik.
*2006 da kabul edilen 15 Haziran “Dünya Yaşlılara Şiddet, İhmal, ve Suistimali Farkındalık Günü” çerçevesinde İstanbul Kadıköy Kaldedon Meydanında (2016) ve Beşiktaş İskelesinde (2019) basın açıklaması yaparak stant açtık. Bir kez daha, yoksulluk şiddeti altında yaşamakta zorlanan emekli ve yaşlı insanlarımızın bakım hizmeti ve sağlık konusunda da ihmal ve suiistimale uğradığını gördük. Yerel idareleri, belediyeleri yasal sorumluluklarını yerine getirmeye davet ettik.24-26 Mart tarihleri arasında yaşlı sorunlarına dikkat çekmek farkındalık yaratmak amaçlıyla belirlenen “Dünya Yaşlılar Haftası” n da İHD İstanbul Şubesiyle birlikte emeklilerin yaşlıların sorunlarına, onurlu yaşam hakkına ve yasal dayanaklarına dikkat çeken basın toplantısı düzenledik.
*Yaşlı Sorunlarını Araştırma Derneği (YASAD) 2000 den bu yana Üniversiteler ve Yerel Yönetimlerle birlikte organize ettiği, bilim insanları ve uygulayıcıları arasında paylaşım ve tartışma ortamı oluşturmayı amaçlayan, Sağlık Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Belediyeler, Üniversitelerden yüzü aşkın sözlü ve yazılı sunumların yapıldığı, politikaların belirlenmesine katkı sunan Ulusal Yaşlılık Kongrelerine katıldık.
Denizli’de Pamukkale Üniversitesinde 8.Ulusal Yaşlılık Kongresine (2015), Kırşehir Ahi Evran Üniversitesinde 9.Ulusal Yaşlılık Kongresine(2017) ve yine Denizli’de Pamukkale Üniversitesinde 10.Ulusal Yaşlılık Kongresine (2019) davetli olarak katıldık. Emekli yaşlı sorunlarının ekonomik politik boyutunu, sosyal güvenlik ve yaşlılık politikalarına ilişkin görüşlerimizi içeren bildiriler sunduk.
*İ.Ü. Sosyoloji Araştırma Merkezinin (SAM) düzenlediği, Sendika olarak davet edildiğimiz “İstanbul’da Yaşlı Hizmetleri ve yaşlıların Mevcut Durumu Araştırması” (2015) Çalıştayına katıldık. SAM tarafından düzenlenen ve davetli olduğumuz “2018 Yaşlılık Atölyesi ” çalışmasında Sosyal Güvenlik Reformu sonucunda kaybettiğimiz ekonomik sosyal haklarımız konusunda sunum yaptık.
*Kadın Çalışma Grubumuzun hazırladığı, emekli yaşlı kadınların yürürlükte olan ekonomik sosyal politikalarla daha da ağırlaşan sorunlarını anlatan, kadın cinayetlerini dikkat çeken “Ulusal Komite” nin hazırladığı programların eleştiren broşürümüz (2015) Kadın Kütüphanesi Arşivine kabul edildi.
*Örgüt içi eğitim çalışmalarını ve yaptığımız değerlendirmelerle (2016) “Günümüzde Sendikal Mücadele ve Emekliler” ve “Bireysel Emeklilik Sistemi BES” başlıklı iki broşür hazırladık.
*Basından ve resmi internet sayfalarından takip ettiğimiz belediyelerin emekliler ve yaşlılarla ilgili örnek çalışmalarını ziyaret ederek yerinde gördük ve bilgi aldık. Yaşlı dostu kent ve yaşlı dostu toplum kriterleri konusunda düşüncelerimizi paylaştık.
Türkiye’de ilk olan Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümünü ziyaret ettik.(2016)
Bölüm Başkanı ile yaptığımız görüşmede bölümün çalışmaları ve Yaşlılık politikaları konusunda bilgi aldık. Bizde sorunlarımız ve çözümü noktasında düşüncelerimizi paylaştık.
*Emeklilikte sağlıklı yaşama ve yaşlanma konusunda Adana Çukurova Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Yaşlı Sağlığı Biriminin katkılarıyla “Emeklilik ve Yaşlılıkta Sağlıklı Yaşama” konulu konferans düzenledik. (2017)
*Örgütsel çalışmalarımızda ortaya çıkan, yaşlıların değişen toplumsal ve kentsel yapıdaki durumlarına dair bilgi eksikliği, yaşlıların mevcut ve olası sorunlarının sağlıklı tespitinin yapılması gereğinin açığa çıkması üzerine bir araştırma çalışması yapmaya karar verdik. Ve bunun bilimsel temelde olması gerektiği için araştırmayı birlikte yapma önerimizi İ.Ü Sosyoloji Araştırma Merkezine ilettik ve kabul edildi. Birlikte yaptığımız “İstanbul Avcılar’da Yaşlıların Mevcut Durum Araştırması” çalışmasını 60 yaş üstü 400 emekli yaşlı insanla yüz yüze görüşerek sekiz ayda tamamladık.(2017) Bu çalışmamızla literatüre katkı sunduk. Ayrıca Emekliler Dayanışma Sendikası olarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Araştırma Raporumuzu Haziran 2018 de kitap haline getirdik.
*Ocak 2019 da Sosyoloji Araştırma Merkezi çalışmalarında bildiri sunanların davet edildiği “Social and Health Care Policies for Elderly Migrants in Europe/Avrupa’da Yaşlanan Göçmenler İçin Sosyal ve Sağlık Bakım Politikaları”, “4th Transforming Care Conference/4. Bakımda Dönüşüm Konferansı” kapsamında 24-26 Haziran 2019’da Kopenhag’ta yapılacak Konferansa davet edildik. Ekonomik koşullarımız uygun olmadığı için daveti değerlendiremedik.
Bugün beş büyük şehirde yedi bölge temsilciliğimizle çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Emekliler Dayanışma Sendikası olarak görevimiz nüfusun %8,9 unu(TÜİK 2017) oluşturan emekli-yaşlı insanlarımızın ekonomik, sosyal, kültürel yaşamın önemli bir parçası olduğunu ve yok sayılmamaları gerektiğinin kabulü için uğraşmaktır. Sayıları 12 milyon 300 bin olan, SGK dan aylık alan, emekli ve emekli hakkı sahiplerinin, çok önemli olmakla birlikte sadece emekli aylıklarının enflasyon oranında artışını talep etmekle sorunlarımız çözülemez. Bu taleple birlikte Sosyal Güvenlik Reformuyla yok edilen ekonomik güvence ve sağlık hakkımızı talep etmeliyiz. Bunu da ancak çalışanlarla güç birliği yaparak, kamu emekliliği sistemi talebimizi yükselterek haklarımızı kazanma uğraşında başarılı olabileceğimizi düşünüyoruz. Ancak bu anlayışla mücadele ederek;
Eşitlik ve özgürlük temelinde, karın değil toplumsal ihtiyaçların esas alındığı ekonomik güvence ve sağlık hakkını kapsayan bir sosyal güvenlik siteminin düzenlenmesini sağlayabiliriz.
Biz emekliler inanıyoruz ki: Kolektif akıl ve bilinçle, reklam ve rekabeti reddeden, hak ve gerçekliğe dayalı bir sendikal mücadele anlayışıyla çalışarak sorunlarımızı çözebilir. Toplumsal yaşamda ahlak, hukuk, eşitlik, saygı kavramlarının yeniden tesis edilmesine hizmet edebiliriz.
Emekliler Dayanışma Sendikası
Genel Merkez Yönetim Kurulu"