EGEÇEP, son bir ay içerisinde, Rize, Artvin, Van ve Hakkari’de can ve mal kayıplarına neden olan seller ve şimdi de Kastamonu, Sinop ve Bartın’ı vurduğuna dikkat çekerek, "Seller bir kader değil, göz göre göre oluşan afetlerdir"dedi.
Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) Yürütme Kurulu adına Eş Sözcüler Seval Ekşici ve Erhan İçöz tarafından yapılan tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
Ülkemiz bir kez daha sele teslim oldu. Son bir ay içerisinde, Rize, Artvin, Van ve Hakkari’de can ve mal kayıplarına neden olan seller bu kez de Kastamonu, Sinop ve Bartın’ı vurdu. Karadeniz bölgesinde başlayan aşırı yağışlar sonucunda Bartın ili Ulus ilçesi, Kastamonu ili Azdavay, İnebolu, Bozkurt, Küre ve Pınarbaşı ilçeleri ve Sinop ili Ayancık ilçelerinin selden etkilendiği görülmektedir. Bu sel felaketi 27 canı aramızdan almış, yüzlerce ev kullanılamaz hale gelmiş, iki apartman ve bazı köprüler yıkılmış, yollar kullanılamaz hale gelmiştir.
Deprem gibi sel felaketi de bir kader değildir. Seli felakete dönüştüren, yanlış imar uygulamaları, aşırı ağaç kesimi, HES’lerle akarsu yataklarının daraltılıp bir çeşit barajlar oluşturulmasıdır.
İHMALİ VE KUSURU OLANLARIN YARGILANMALARI GEREKİR
Halk, bu son sel felaketinde HES’lerin rolünün büyük olduğunu düşünmekte, HES’lerin kapaklarının açılarak aşırı yağışlardan kendilerini korurken yaşam alanlarının sele kapılmasına neden olduğu yaygın bir söylenti olarak dolaşmaktadır. Onca can ve mal kaybının yaşandığı olayda, Tarım ve Orman Bakanı, tıpkı yangınlarda olduğu gibi, halkın yanında yer alacağına, HES’lerin mağdur olduğunu söyleyerek bir kez daha büyük bir gaf yapmıştır. Anlaşılan, Sayın Bakanın gafları bitmeyecektir.
Yaşanan acının sorumlusu, Karadeniz Bölgesinin aşırı yağış aldığı bilinmekte iken ve bu bölgede her yıl en az bir sel felaketi yaşanırken, bilimin öngördüğü önlemleri almayan, gelmiş geçmiş tüm yönetimlerdir. Dere yataklarına ya da hemen yanı başına yapılan ve çoğu birkaç katlı yapıların, olası bir selden etkileneceğini görememek, en hafif deyimle aymazlık ya da cehalettir. Belediyelerin teknik elemanları, bu yanlışı görmüyorlar mı? Göz göre göre ruhsat verilmesine nasıl göz yumuyorlar. Bir depremde yıkılmış gibi olan o iki apartman, belli ki temelinin çürüklüğü, temelin oturduğu yerin selle boşalacak kadar zayıf olması ya da giriş katı taşıyıcı sistemlerinin zayıflığı nedeniyle yıkılmıştır. Yapım aşamasında hiç mi kontrol edilmemiş? Yetkililerin, yaralarınızı saracağız sakızı, halkı artık tatmin etmiyor. Bu konularda ihmali ve kusuru olanların yargılanmaları gerekmektedir.
DERE YATAKLARINI DARALTICI HİÇBİR YAPIYA İZİN VERİLMEMELİ
Dere yatakları üzerine plansız olarak inşa edilen ve olası taşkınlarda “çarpan etkisi” yapan taşkının boyutunun büyümesine neden olan HES’lere nasıl izin veriliyor?.
Devletin, sel tehdidi altındaki tüm yerleşim yerlerinin acilen kentsel dönüşümle güvenli hale getirilmeleri, yapıların gözden geçirilerek durumu şüpheli görülenlerin boşaltılmaları ve buralarda oturanlara, kredi ve hibe yardımı ile yeni evlerine kavuşuncaya kadar kira yardımı yapılması zorunludur.Devletin, aşırı yağış vb gibi bahane bulma hakkı bulunmamaktadır. Devlet, her türlü riski öngörebilmeli, bunun için bilim insanlarının görüşlerine başvurması, gereken önlemleri zaman geçirmeksizin alması gerekir. Sel oluşmasına uygun derelerin üzerine, dere yataklarını daraltıcı hiçbir yapıya izin verilmemeli, HES’ler derhal boşaltılarak dereler eski yataklarına kavuşturulmalıdır.
DEVLETE ÇAĞRI
Ege ve önlemini almak devlete düşmektedir. Vatandaşı, “neden böyle bir yere ev yaptın” diye suçlamak değil, bunu zamanında engellemek, oraları yapılaşmaya açmamak, yapıları çok sıkı denetlemek, vatandaşı bilgilendirmek devletin asli görevidir. Tekrar sel afetlerinin yaşanmaması için devleti acilen bu görevlerini yerine getirmeye davet ediyoruz."