KESK/ Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri yeni eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle, bilgilendirmek ve önerilerde bulunmak için kamuoyuna açıklamalarda bulundu.
Vaatler, boş umut ışığı
Sendikalar, 2018-2019 eğitim öğretim yılının, başta öğrenciler ve öğretmenler olmak üzere tüm eğitim emekçileri ve veliler için çözüm bekleyen sorunların gölgesinde, her zamankinden daha zor koşullarda açıldığına dikkat çekerek, “Her ne kadar yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ‘’Eğitim İçin Kıyameti Koparmalıyız ‘’gibi olumlu saptamalarla gündem oluşturmaya çalışsa da sahte umut aşılamaktan öteye gitmediğini” ileri sürdüler.
Eğitimden ve geleceğimizden tasarruf edilmez
MEB bütçesinden ‘kamuda tasarruf tedbirleri’ kapsamında kesintiye gidilmesinin istenmesinin, Diyanet İşleri Başkanlığının yılsonuna kadar harcama yapabilmek için ek bütçe talep etmesine rağmen eğitimden bunun esirgenmesinin çelişkili bir tutum olduğuna dikkat çekildiği açıklamada, “MEB bütçesinden kesinti yapılması bir yana, ilk aşamada en az iki kat arttırılması ve okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılması gerekmektedir. Eğitimden ve geleceğimizden tasarruf edilmez.” görüşüne yer verildi.
Yerleşim yerinde okul yok
Meclis’e verilen soru önergelerine verilen yanıtlarda en az 17 bin köy okulunun kapatıldığı bilgisi mevcut olduğuna dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi: “ Öğrencilerimiz, Aladağ’da ve daha binlerce köyde, yerleşim yerinde okul olmadığı için cemaat yurtlarına gitmek zorunda bırakılarak, eğitim ve yaşam hakları açık tehdit altında bırakılmıştır.”
Velilerden para toplama, özel okullara teşvik
Eğitimde özelleştirme uygulamaları kabul edilemez ve kamusal eğitim, diğer tüm kamusal hizmetler gibi devletin birincil sorumluluğu altında olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “ Velilerden toplanan paralarla okulların onarımı, ihtiyaçları giderilmeye çalışılmakta, özellikle yoksul bölgelerde bulunan okullar ise tamamen gözden çıkarılmaktadır. Kamu okullarının ihtiyaçlarını görmezden gelen bakanlık, özel okullara teşvik adı altında milyonlarca lira aktarmaya devam etmektedir.”denildi.
Ayrıca açıklamada “Milli Eğitim Eski Bakanı İsmet Yılmaz tarafından 2018 Mali Bütçe Kanunu komisyon görüşmelerinde yapılan sunuşta, o dönem için (Aralık 2017) öğretmen ihtiyacının 109 bin olarak belirtilmesine, Okul ve öğretmen gereksinimi ülkenin en önemli sorunlarından birisi olmaya devam etmesine rağmen, yeterli miktarda öğretmen ataması hiçbir dönem yapılmamış ve “Ataması Yapılmayan Öğretmenler” adında sayıları neredeyse yarım milyonu bulan bir mağdur grup oluşmuştur. Ataması yapılmayan öğretmen arkadaşlarımız kamu okullarında güvencesiz, asgari ücretin dahi altında ücretlerle ya da özel okullarda esnek, düşük ücretlerde çalıştırılmakta, fabrikalarda, inşaatlarda iş cinayetlerinde yaşamını yitirmekte, geleceğe dair umutlarını kaybettikleri için yaşamlarına son vermektedirler.” görüşü dile getirildi.
Sendikal faaliyetleri suç sayarak işten atılmalar çığ gibi
Sendikal faaliyetleri suç sayarak işten atılan, mahkeme kararlarıyla suçsuzlukları kesinleştiği halde görevlerine iade edilmeyen, açığa alınan onbinlerce eğitim emekçisinin bugün öğrencileriyle buluşmasının engellendiği vurgulanan açıklamada şöyle denildi: “Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirilmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditlerin (sürgün,ihraç, açığa alma,vb.) sürmesi gibi uygulamalar, tıpkı ülke genelinde olduğu gibi, okullarımızın ve üniversitelerin fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesine neden olmuştur.Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştırıldığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulduğu, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın arttığı, eğitimde farklı dil ve kimliklerin dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin ülkemize ve çocuklarımıza olumlu bir katkı yapması mümkün değildir.”
Öneriler
Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine, sınıf mevcutlarından eğitimin karma,laik, bilimsel ilkeler doğrultusunda verilmesine kadar her alanda eğitimin demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir denilen açıklamada şu önerilere yer verildi:
“ Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel ve anadilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, dini inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçilerinin, öğrenci ve velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik,karma, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi arttırarak sürdüreceğimiz bilinmelidir.”