Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği Türkiye'nin en büyük iş cinayetinin karar davası Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Tutuklu sanıklara 15-22 yıl aralığında ceza verilirken, Soma Kömürleri A.Ş. Holding Başkanı Alp Gürkan ve birçok sorumlu hakkında beraat kararı verildi.
Katliamın sorumluları adalet önünde hesap verene kadar davanın takipçisi olacaklarını söyleyen Eğitim Sen'in açıklaması şu şekilde:
"Soma Davasında Açıklanan Karar Kabul Edilemez!
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 madencinin yaşamını yitirdiği kitlesel iş cinayetinin görüldüğü dava sonuçlanmış, Soma katliamının yaşanmasında sorumlulukları olanlar hakkında ödül gibi cezalar verilmiştir. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 5’i tutuklu 51 sanığın yargılandığı davada Can Gürkan ve Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmış, Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan’a beraat kararı verilmiştir.
Soma katliamının yaşanmasında en az maden sahipleri kadar sorumluluğu olan ve yeterli denetimleri yapmayan Çalışma Bakanlığı görevlileri başta olmak üzere, kamu görevlilerinin yargılanmaması Soma davasının en önemli eksikliği olmuştur. Madenci aileleri ve kamuoyu katliamın gerçekleştirilmesinde sorumluluğu olan herkesin yargılanmasını talep ederken, mahkeme heyetinin verdiği karar, Türkiye’de işçiler söz konusu olduğunda ne hukuk ve ne de adaletin olmadığını bir kez daha göstermiştir.
Bugüne kadar Torunlar, OSTİM, Şırnak, Ümraniye’de yaşanan iş cinayetleriyle ilgili yargılamalarda olduğu gibi, Soma katliamı davasında da mahkeme, işçileri göz göre göre ölüme gönderen sorumluları cezalandırmamış, onları adeta ödüllendirmiştir. Soma’da yaşanan ne kaza, ne kaderdir. Emekçileri güvencesizliğe, taşeronlaşmaya, denetimsizliğe teslim edenlerin işlediği açık bir iş cinayeti daha cezasız bırakılmıştır."
'Basit bir kusur değil, açık bir katliam'
"Soma’da yaşanan katliam, yıllardır sürdürülen emek ve işçi düşmanı politikaların sonucudur. Mahkeme kararı, devletin benzer pek çok konuda olduğu gibi, işçi cinayetleri konusunda da tercihini bir kez daha patronlardan yana yaptığını göstermiştir.
Yıllardır bütün eleştirilere rağmen işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını ağırlaştıran, taşeronlaştırmayı ve güvencesizliği temel politika haline getiren, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili yasal mevzuatı bile patronların çıkarlarına uygun şekilde düzenleyenler yaşanan iş cinayetlerinden birinci derecede sorumludur.
301 maden emekçisinin ölümü mahkemenin ‘taksirle öldürme’ şeklinde ifade ettiği gibi basit bir kusur değil, açık bir katliamdır. Bu katliamın sorumluları adalet önünde hesap verene kadar davanın takipçisi olacağımız bilinmelidir."