KESK İzmir Şubeleri ve Eğitim-Sen 2 nolu şube tarafından, KHK ile işlerinden atılan üyeleri için Karşıyaka iskele karşısında 328 hafta eylemini gerçekleştirdi.
ERKAN SOYLU
Net Haber Ajansı
Basın açıklaması Eğitim- Sen İzmir 2 Nolu Şube Eğitim Sekreteri Şifa Ada Demirbiler tarafından okundu.
Demirbiler, Türkiye’nin OHAL’i ilk defa 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşamadığını, birçok kez darbelere, darbe girişimlerine sahne olduğunu, . yıllarca sıkıyönetimle, olağanüstü halle yönetildiğini, darbelere, OHAL’lere, sıkıyönetimlere imza atanların her seferinde “Ne yaptıysak halkın, ülkenin çıkarları için yaptık” dediğini hatırlatarak, “Oysa bu dönemlerin istisnasız tamamında kaybeden hep halk olmuştur. İşçiler, emekçiler, olmuştur” dedi.
Demirbiler ayrıca, mücadeleci sendikaların, konfederasyonların kapatıldığını, yönetici ve üyelerinin tutuklandığını, işçilerin, emekçilerin kazanılmış haklarının tek tek budandığını, grevlerin yasaklandığını, sendikal hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığını, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı gibi en temel hakların yok sayıldığını, dolaysıyla bu dönemlerde kaybeden zaten cılız bırakılan demokrasi ve adaletin olduğunu vurguladı.
"KESK’liler OHAL döneminde hedef tahtasına konulmuştur"
Demirbiler,“Çünkü hedef OHAL’i bu topraklarda kalıcı hale getirecek bir rejime geçmek, tüm toplumu da bu sisteme biat eden kullara dönüştürmekti. OHAL, işte o rejime giden yolda engel olarak görülen kim varsa onu susturmak, kuşatmak, etkisiz hale getirmek için fırsata çevrilmiştir.15 Temmuz darbe girişimi de bu yüzden en yetkili ağız tarafından “Allah’ın bir lütfu” olarak nitelendirilmiştir. 2 yıl süren OHAL demokrasiden, emekten, barıştan yana olan, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi verenler nezdinde tüm toplumu baskı altına almanın, susturmanın bir fırsatı olarak kullanılmıştır. İşte bunun için KESK ve üye sendikaları KESK’liler OHAL döneminde hedef tahtasına konulmuştur.”şeklinde konuştu.
“Çünkü KESK’in bu ülkede emek ve demokrasi mücadelesi arasında köprüler kuran bir konfederasyon olduğunu da biliyorlardı” diyen Demirbiler, “ KESK’in emeğin haklarını korumanın, kazanımlarını kalıcı hale getirmenin tek yolunun o ülkede demokrasinin, barışın, adaletin, hukukun, laikliğin üstünlüğünün tesis edilmesinden geçtiği bilinci ile mücadele eden bir konfederasyon olduğunu biliyorlardı. Emekçileri bölmek için iktidarların gölgesinde büyütülen sarı sendikalara, Truva atlarına karşı en başından beri mücadele edenlerin KESK’liler olduğunu biliyorlardı.”dedi.
"OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sıradayız"
23 Nisan ile, dünyada çocuklara armağan edilmiş ilk ve tek bayram olarak övünülürken, Türkiye’de çocukların eğitim ve sağlıklı yaşam hakkı başta olmak üzere, en temel hak ve özgürlüklerin tehdit altında olduğunu, çocuklara yönelik şiddet, istismar, cinsel saldırı ve ayrımcı uygulamalar gündemden düşmediğini vurgulayan Demirbiler, “çocuk işçiliği ve çocuk emeği sömürüsü artarak sürüyor” dedi.
Konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şube başkanı Demirbiler Okula gidemeyip çalışmak zorunda bırakılan, çocuk yaşta evlendirilen, cezaevlerinde olan, cemaatlere, tarikatlara, dini yapıların istismarına uğratılan, anadilinde eğitim hakkı başta olmak üzere en temel hak ve özgürlükleri yok sayılan çocuklar için gerçek anlamda bir çocuk bayramından bahsetmek mümkün değildir.”
Demirbiler, Türkiye’nin, OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sırada olduğunu, son yıllarda çok hızlı artan yoksullaşma sürecinin öncelikle en hassas durumda olan çocukları vurduğunu, ülkemizde bugün her 4 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzyüze olduğunu, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşılamadığını, cocukların önemli bir bölümünün yetersiz beslenme sorunu yaşadığını, bu durum çocuklarımızın fiziki ve zihinsel gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yarattığını söyledi.
"Ne bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe, çürüyen düzene alışacağız"
Demirbiler konuşmasını şöyle tamamladı:
“328 haftadır buradan haksızlıkta, hukuksuzlukta ısrar edenlere sesleniyoruz; bütün bu baskı ve hukuksuzluklara karşı olduğumuzu ve haklarımızın takipçisi olmayı sürdüreceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.Yeter artık! Bu hukuksuzluğa, bu zulüm son verin. Elimizden alınan işimizi, ekmeğimizi, haklarımızı geri verin. KESK olarak KHK’lı üyelerimizin sesi olmaya devam edeceğiz. Son KHK’lı üyemiz de tüm haklarını alarak işine dönene kadar mücadelemizi yürüteceğiz. Ne bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe, çürüyen düzene alışacağız. Ne de zulmün efendileri önünde boyun eğeceğiz.”