NECDET ÖZSAYGIN

Eğitim-Sen tarafından yapılan çağrıda şunlara yer verildi:

Yıllar içinde eğitim emekçilerinin aldığı ücretler rakamsal olarak artmış gibi görünse de insanca yaşam seviyesinin yanına bile yaklaşmadı.Türkiye de görev yapan eğitim emekçileri OECD ülkeleri arasında ekonomik sosyal özlük haklar açısından son sıralarda yer almayı sürdürüyor.

Eğitim emekçilerinin üçte ikisi kendisinin ve ailesinin yaşamını sürdürebilmek için çok sayıda zorlukla mücadele ederken,özellikle son on yıl içinde satın alma gücünde ki azalma çalışma ve yaşam koşullarını olumsuz etkilemeyi sürdürüyor.1 ABD doları ortalama 1,56 olduğu 15 Ekim 2009 yılında bin 302 TL alabiliyorken bu gün aynı derece ve kademede 3 bin 895TL  alan bir öğretmenin aldığı maaş 660 ABD doları (1 dolar 590 TL) seviyesine inmiştir.Son on yılı temel aldığımız da 9/1 derecede ki bir öğretmen maaşında ki aylık kayıp 238 ABD Doları (1.404 TL)olmuştur.Bu rakam son on yılda öğretmenlerin satın alma gücünde ki azalmanın boyutlarını açıkça göstermektedir.Benzer bir şekilde 15 Ekim 2009’da 9/1 derecedeki bir öğretmen maaşı ile 15 Çeyrek Altın alabiliyorken,on yıl sonra aynı öğretmen maaşı ile ancak 8 çeyrek altın alabiliyor.

Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları dayanılmaz hale geldi.Eğitim emekçilerinin önemli bir bölümünün kredi ve borç batağına saplandığı,hatta ek iş yapmak zorunda kaldığı günümüz de iktidarın ekonomide yaşanan olumsuzluklar karşısında krizden etkilenen yüzde 99 yerine sadece yüzde 1’in talepleri doğrultusunda hareket etmesi kabul edilemez.

Eğitimde güvencesiz istihdam politikalarına son verilmelidir

15 Temmuz sonrasında tüm kamuda olduğu gibi eğitim alanında da sözlü sınav/mülakat ve güvenlik soruşturmaları üzerinden sözleşmeli öğretmen atamaları yapılmaya başlandı.Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla birlikte eğitimde güvencesiz istihdama kapı aralanırken mülakat uygulaması ile atamalarda torpil iddiaları sık,sık gündeme geldi.

Sayıları giderek artan sözleşmeli öğretmenlerin mazerete dayalı tayin hakkı sorunu sürerken 3+1 yıl sözleşmeli istihdam edilen öğretmenlerin bu süreyi doldurduktan sonra tayin hakkı kazanması kabul edilemez.Eğitimin vazgeçilmez unsuru öğretmendir ve eğitimin niteliği,öğretmenin niteliği ile doğru orantılıdır. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin mevcut çalışma biçimi giderek artan angarya çalıştırma uygulamaları ile ne öğrencilere ne de eğitim sistemine yeterince faydasının olması beklenemez. Bu nedenle öncelikli ücretli yada başka bir ad altında yapılan öğretmenlik uygulamalarının tamamına derhal son verilmelidir.

Eğitim hizmetlilerinin sürekliliği düzenliliği ve halka daha nitelikli olarak sunulması için her türlü güvencesiz istihdam uygulamasından derhal vazgeçilmeli, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu kalıcı olarak çözülmeli,tüm öğretmenlerin kadrolu ve güvenceli istihdamı sağlanmalıdır.

Sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesini istiyoruz

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un her fırsatta öğretmenlere değer verilmesine ilişkin sözleri sadece söylemde kalmamalıdır.MEB’e çağrımız ILO ve UNESCO tarafından 5 ekim 1966’da kabul edilen ‘’Öğretmenlerin statüsüne ilişkin tavsiye kararlarının eksiksiz uygulanacağını açıklaması Başta 3600 ek gösterge olmak üzere ekonomik sosyal mesleki ve özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz kabul edilemelidir.

Türkiye’nin dört bir yanında fedakarca görev yapan öğretmenleri eğitim ve bilim emekçilerini mesleğine ve haklarına yönelik saldırılara karşı krizin faturasını ödememek için birlikte mücadele etmeye haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Yaşadığımız tüm olumsuzlukla,işimize ekmeğimize ve geleceğimize yönelik ağır tehdit ve saldırılara, hukuksuz ihraç politikalarına rağmen,kaybedilme noktasına gelen mesleki saygınlığın yeniden kazanılması,öğretmenliğin uluslararası standartlara uygun ve bilimsel bir anlayışla ele alınması ve tüm eğitim emekçilerinin ekonomik,sosyal,mesleki ve özlük sorunlarının çözülmesi için somut adımlar atılmasını istiyoruz.