Güncel

Emek örgütlerinden ekonomik kriz açıklamaları: Borç yüzde 1’in borcudur. Yüzde 99 bunu neden ödesin?

DİSK, KESK ve Genel-İş'in ekonomik gelişmelere ilişkin açıklamalarında 'Faturanın işçi ve emekçilere kesilmesine izin vermeyeceğiz' denildi.

14 Ağustos 2018 Saat: 09:57
Emek örgütlerinden ekonomik kriz açıklamaları: Borç yüzde 1’in borcudur. Yüzde 99 bunu neden ödesin?
Emek örgütlerinden ekonomik kriz açıklamaları: Borç yüzde 1’in borcudur. Yüzde 99 bunu neden ödesin?

DİSK, KESK ve Genel-İş Sendikası yaptıkları açıklamada TL’nin dolar karşısında değer kaybetmesiyle ilgili Hükümetten gelen açıklamalara tepki gösterdi. “Faturanın işçi ve emekçilere kesilmesine izin vermeyeceğiz” denilen açıklamada, işten atmaların yasaklanması, ücretlerin artırılması çağrısında bulunulurken, mücadele vurgusu yapıldı.

DİSK: Tüm emek güçleriyle beraber mücadele edeceğiz

DİSK Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu krizi yüzde 1’in yarattığına dikkat çekerek “Beledini yüzde 99 ödemeyecek” dedi. Çerkezoğlu, “Krizin faturasının işçi sınıfına kesilmemesi için, diğer tüm emek güçleriyle beraber mücadele edeceğiz” dedi.

Siyasai iktidarın, krize karşı çözüm olarak alacağı, yani uluslararası finansal sermayeyi kurtarmayı temel alan ve faturayı işçilere, kamu çalışanlarına, emeklilere, dar gelirlilere kesen bir yaklaşımının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “Yapısal reform adı altında ücretleri geriletmeyi, enflasyon ile yoksullaştırmayı, güvencesiz çalıştırmayı, daha fazla özelleştirmeyi, kamu hizmetlerini daha da ticarileştirmeyi/pahalılaştırmayı, sermayeyi/bankaları kurtarırken işçi sınıfı üzerindeki vergi yükünü artırmayı öngören bir saldırı programına karşı direnmek şarttır” dedi.

DİSK olarak krizin faturasının işçi sınıfına kesilmemesi için, diğer tüm emek güçleriyle beraber mücadele edeceklerini ifade eden Çerkezoğlu’nun açıklamasında şu başlıklar öne çıktı:

■ En acil talep olarak, son 15 yılın en yüksek enflasyonu karşısında eriyen ücretlerin acilen telafi edilmesini, başta asgari ücret olmak üzere tüm ücretlerin artırılarak alım gücünün erimesinin önüne geçilmesini istiyoruz. Krizle kemer sıkarak değil alım gücü korunarak ve artırılarak mücadele edilebilir.

■ Toplu işten çıkarmaların yasaklanmasını istiyoruz. Krizin yaratabileceği işsizlik riskine karşı kamu istihdamı artırılmalıdır.

■ Vergideki adaletsizliğe son verilmesini, çok kazanandan çok vergi alınan, asıl olarak karın/rantın/faizin vergilendirilmesine dayanan bir vergi sistemi kurulmasını istiyoruz. Türkiye’nin en büyük şirketlerinin, en zengin ailelerinin, partili/yandaş patronların vergi borçlarını büyük oranda sıfırlayan kararların derhal iptal edilmesini istiyoruz.

■ Devlet idaresindeki akıl dışı harcamaların ve savurganlığın son bulmasını istiyoruz.

■ Ülke kaynaklarının betona gömülmesine hayır diyoruz. Başta Kanal İstanbul olmak üzere ciddi kaynak israfına ve borçlanmaya yol açacak faydasız yatırımların durdurulmasını istiyoruz.

■ Yargı bağımsızlığı ve işleyen bir hukuk devleti ekonomik krizi tek başına çözmese de çok önemli bir role sahiptir. Otoriter rejim ekonomik krizi derinleştiren bir rol oynuyor. Demokrasi ve hukuk devleti yolunda ciddi adımlar atılmalıdır.

■ Son söz olarak bir kez daha ifade etmek isteriz ki; Türkiye borçlu bir ülkedir ama bu borç işçi sınıfının borcu değildir. Aksine işçi sınıfı alacaklıdır. Bir borç krizi olarak karşımıza çıkan ekonomik krizin, işsizlik ve yoksullaşma olarak işçi sınıfına fatura edilmesine izin vermeyeceğiz!”

Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) tarafından yapılan yazılı açıklamada, yaşanmakta olan krizin görünen nedeninin ABD ile restleşme olsa da asıl nedeninin ranta dayalı ekonomik politikların tıkanması olduğu ifade edildi. Açıklamada ekonominin daha da kırılgan hale gelmesinin nedeni olarak 24 Haziran seçimleri sonrasında; ‘yeni rejimin ortaya çıkardığı belirsizlikler’, ‘24 ay süren OHAL hukuksuzluğunun kalıcılaşması’, ‘kamu kurum ve hizmetlerinde liyakat ve kanunilik ilkesinin terk edilmesi’, ‘genel olarak hukuk devleti ilkesinin yaygın bir şekilde ihlal edilmesi’ olarak gösterildi. Uygulanan ekonomi uygulamalarının bütçe açıklarına neden olduğu belirtilen açıklamada, üretim ve tüketimdeki dışa bağımlılığın ise dış ticaret açığının rekor seviyelere ulaşmasına yol açtığı ifade edidi.

Yeni modelde emekçiler yok

Ekonomiye duyulan güvensizliğin son bir haftadaki ‘döviz krizi’ ile birlikte saman alevi gibi yayıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Bu yangının alevi de samanı da AKP politikalarıdır” denildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurduğu “100 günlük icraat metni” ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı “Yeni Ekonomi Modeli”nin (YEM) ekonomik krize yönelik bir çözüm sunmadığı kaydedilen açıklamada, “YEM’in en büyük yalanı “katılımcı” bir model olduğu iddiasıdır. Günlerdir sermaye ile toplantı üzerine toplantı yapılmasına rağmen bir kez olsun emekçilere tek bir soru sorulmamıştır. Bu model %1’in modelidir, içinde %99 yoktur”.

Hiper enflasyon ile yoksulluk hızlanacak

Açıklamada, emekçilerin gelirlerinin önemli bir bölümünü kira, gıda ve ulaşım gibi kalemlere harcayacağından daha da yoksullaşacağına dikkat çekildi. Döviz kurlarında yaşanan hızlı yükselişin işçiler, kamu emekçileri, emekliler ve işsizlere yansımalarının ise çok boyutlu olduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Tedbir alınmaması halinde döviz kurlarındaki artışın sonucunda bugüne kadar gerçekleşen enflasyon ve faiz artışlarında ivmenin daha da hızlanması olasıdır. Yaşanan krizin etkisiyle “daha yüksek” veya “hiper” enflasyon durumunda bu yoksullaştırma eğiliminin hızlanacağı bilinmelidir. Enflasyon farkı almak reel zam almamaktır. Ayrıca enflasyon farkının enflasyon yaşanan dönemde değil sonrasında verildiği görülmelidir. Yani enflasyonu peşin yaşayan emekçiler “farkını” izleyen dönemde geciken bir şekilde almaktadır”.

‘Emekçilerin taleplerini dikkate alın’

Acil demokratikleşme vurgusu yapılan açıklamada, “Kemer sıkma amacıyla “acı reçete” peşinde olan iktidar cenahını uyarıyoruz. Çözüm ve reçete arayışında iseniz emekçilerin temel taleplerini dikkate alın” denildi. KESK, tüm emek ve demokrasi güçlerine de krizi yaratanların krizin faturasını emekçilere, ezilenlere çıkartma girişimlerine ve saldırılarına karşı birlikte mücadeleye yürütmeye çağırdı.

Açıklamada, emekli ve asgari ücretlerin yoksullaşmasının diğer emekçilere göre daha derin olduğuna dikkat çekildi. Emekçilerin, emeklilerin ve asgari ücretlilerin yılbaşından bu yana döviz kuru etkisiyle kayıpları ise şöyle:

■ Kamu emekçilerininDolar bazında yüzde 18, Euro bazında yüzde 11 olarak gerçekleşti.

■ Emekliler için kayıp Dolar bazında yüzde 37 iken, Euro bazında ise yüzde 32 oranında.

■ En büyük kayıp sabit ücretli olan asgari ücretliler de. Temmuz ayında ortaya çıkan “enflasyon açığı” nedeniyle asgari ücretlilerin kaybı dolar bazında yüzde 42, Euro bazında ise % 37.

Açıklamada, ‘döviz krizinin’ olumsuz etkileri nedeniyle ortaya çıkan gelir kayıplarının azaltılması için acil bir eylem programı açıklanması istendi. KESK’in bu süreçte taleplerinden bazıları ise şöyle:

■ Olası işten atmalara karşı işten çıkarmaların yasaklandığı ilan edilmelidir.

■ İç ve dış politikada çatışma ve savaş söylem/pratiği terk edilmeli ve barış politikası savunulmalıdır.

■ Kamu kurumlarında evrensel hukuk hükümleri, anayasa ve yasalarla koruma altında olan haklara yönelik saldırılar derhal durdurulmalıdır. OHAL fırsatçılığıyla hukuksuzca ihraç edilen kamu emekçileri derhal işlerine iade edilmeli.

■ Kamu hizmetlerinde, atama ve terfilerde, disiplin hükümlerinin uygulanmasında “olağan hukuka geri dönülmelidir.

■ 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşmede, ücret hükümleri yeni enflasyon hedefi ve son döviz krizi nedeniyle geçersizleştiğinden geriye dönük kayıplar karşılanmalı, enflasyon hedefinin üzerinde gerçekleşen enflasyon verileri dikkate alınmalıdır.

■ Varlık fonu, Kredi Garanti fonu, Savunma Sanayi Fonu gibi kamuoyu denetimi dışına “kaçırılmış” uygulamalar sonlandırılmalıdır.

■ Örtülü ödenek ve kanun dışı mali kaynak kullanımı derhal durdurulmalıdır.

Genel-İş: Ücretler arttırılsın

DİSK/Genel-İş Genel Yönetim Kurulu, dolar karşısında her gün eriyen TL ile ilgili yaptığı basın açıklamasında, “Cumhurbaşkanlığı yönetimi acilen kamuya geçiş yapan yaklaşık 1 milyon işçinin ücret zamlarını güncellemeli, en azından gerçekleşen enflasyon oranında ücret artışları yapmalıdır” dedi.

Genel-İş tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

■ Yaşanan olağanüstü ekonomik koşullar nedeniyle asgari ücrette artış yapılmalıdır. Kamu maliyesinde yaşanan zorluklar nedeniyle belediyelere yansıyan tasarruf önlemleri işçilerin fazla çalıştırılmasına ve fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi gibi uygulamalara dönüşmeye başlamıştır.

■ Kamuda “tek hazine kurumlar hesabı” uygulamasına geçişin belediye bütçelerine getireceği kısıtlamaların farkında olmakla birlikte tasarruf denilince ilk akla gelenin belediye işçilerinin ücretleri ve hakları olmasını kabullenmiyoruz.

■ Ülkemizin bu tarihsel ekonomik ve mali krizden çıkması işçi sınıfının ve sendikamızın temel beklentisidir; ancak krizden çıkış için alınacak önlemlerin belirlenmesinde sendikaların görüşlerinin alınması ve krizin faturasının işçi sınıfına yıkılmamasını talep ediyoruz.

■ Ayrıca ve en önemlisi bugüne kadar devlet kaynaklarıyla büyüyen rantiye kesimine ise bu kriz ortamında hiçbir biçimde ve hiçbir yol ve yöntemle kamu kaynağı aktarılmaması talebini yüksek sesle ifade ediyoruz.

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız