Ülkemin bağımsızlığı için verdiğim savaşım boyunca, ben ve arkadaşlarımın uğrunda hayatlarımızı verdiğimiz kutsal davanın zafere ulaşacağına kuşku duymadım. Bizim ülkemiz için istediklerimiz; onurlu bir yaşam, parlak bir saygınlık, kısıtlanmamış bir özgürlüktü ve bu BM'deki -önemli- görevliler tarafından asla istenmedi. Çünkü onlar, doğrudan veya dolaylı olarak Belçika ve Batılı dostlarının sömürgeciliğini destekliyorlardı.
Yalnız değiliz; Afrika'da, Asya'da ve tüm Dünyadaki özgür insanlar, bu topraklarda bir tek sömürgeci ve paralı asker kalmayana kadar savaşacak olan milyonlarca Kongolu'nun hep arkasındalar. Bir daha asla göremeyeceğim çocuklarıma anlatılmasını istiyorum ki; Kongo'nun mükemmel bir geleceği olacak; bağımsızlık ve egemenliğimizi tekrar kazanmak görevi, kendilerinin ve tüm Kongolular'ın olacaktır.
Saygınlık olmayan yerde, özgürlük yoktur ve adalet olmayan yerde saygınlık yoktur ve bağımsızlık olmayan yerde ise tek bir özgür kişi yoktur.
Hiçbir barbarlık, hiçbir acı, hiçbir işkence beni merhamet dilemeye zorlamadı. Başım dik olarak, sarsılmamış bir inanç ve ülkemin kaderine dair derin bir güvenle ölmeyi, kutsal ilkelerimizin küçümsenmesini izleyerek yaşamaya tercih ederim. Tarih bir gün sözünü söyleyecek. Brüksel, Paris, Washington veya BM'nin öğrettiği tarih değil; bizim sömürgecilik ve kukla hükümdarlarından kurtulmuş, özgürleşmiş ülkelerimizde öğretilecek tarih, Afrika'nın kendi tarihini yazacak. Sahara'nın kuzeyinde ve güneyinde; bu, zafer ve saygınlığın tarihi olacak.
Ağlama sevgilim; biliyorum ki benim çok acı çekmiş ülkem, kendi bağımsızlık ve özgürlüğünü savunacaktır..."