AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Kabine toplantısı sona erdi.

Kabine toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan Erdoğan, koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin Ramazan bayramına kadar sona ereceğini temenni ederek, 1-3 Mayıs arasında 31 ilde sokağa çıkma yasağı uygulanacağını açıkladı.

Koronavirüs salgının inşa hareketliliğinin azalmasıyla kontrol altına alınacağını vurgulayan Erdoğan, bayram sonuna kadar hafta sonu sokağa çıkma yasaklarının uygulanacağını belirtti. 1-3 Mayıs arasındaki sokağa çıkma kapsamında Cuma günü saat 09.00-14.00 arasında marketlerin açık olacağını aktaran Erdoğan, “Türkiye için tünelin ucu gözüktü. Olumlu tablonun sürmesi için ülke genelinde hayatı normale döndürmek için kapsamlı bir program hazırlıyoruz. Bu ayrıntılı programı yakında sizlerle paylaşacağız” dedi.

ADLİYE’DEKİ ERTELEMELER 15 HAZİRAN’A UZATILDI

Salgın nedeniyle adliyelerdeki dava, icra ve şikayet ertelemelerinin 15 Haziran’a kadar uzatılacağını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:  “Çiftçilerimizin mayıs ve haziran ayında vadesi gelecek kredi geri ödemelerini faizsiz olarak 6 ay erteliyoruz. Ar-Ge be Teknopark'larda uygulanan evden çalışma sürecini 27 Mayıs'a kadar uzatıyoruz. İstihdamı özellikle korumak için maaşların asgari ücrete kadar olan bölümünü Kısa Çalışma Ödeneği'nden karşılamaya başladık. 1 milyon 360 bin çalışanımıza ödemeleri yapılmıştır. İşten çıkarmayı 3 ay süreyle kısıtlandırarak istihdamı koruma altına aldık. Telafi çalışma süresini de 2 aydan 4 aya çıkararak devamlılığın sürmesini temin ettik. Önce 2 milyon 100 bin haneye, ardından 2 milyon 300 bin haneye olmak üzere 4 milyon 400 bin aileye 1000'er lira nakdi destek verdik. Üçüncü bir destek paketini devreye aldık. Başvurular 4,5 milyonu bulmuştur.”

‘1 MİLYAR 850 MİLYON TOPLANDI’

Iban numarasını canlı yayında duyurduğu “"Biz Bize Yeteriz Türkiyem”  kampanyası kapsamında da 1 milyar 850 milyon lira para toplandığını dile getiren Erdoğan, “Ayrıca Ramazan ayında hayır yapmaya hazır vatandaşlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Her hayırseverimiz en yakın akrabalarından, komşularından başlayarak ihtiyaç sahibi tüm kardeşlerine sahip çıkmalıdır” çağrısında bulundu.

ALTUN’A SAHİP ÇIKTI, CHP‘YE YÜKLENDİ

Konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) de yüklenen Erdoğan, devamla şöyle konuştu: “CHP'nin başını çektiği anlayış birlik beraberlik yerine bölücülüğü esas almıştır. Belediyelerin yardımlarını engellediğimiz yalanını engellediğimiz ısrarında, İletişim Başkanı'mıza fütursuz saldırının gerisinde bu hastalıklı zihniyet vardır. Kendisi ailesiyle birlikte 45 metrekare taban oturumu olan mütevazı bir evde oturmayı seçmiştir. Evinin ve bahçesinin hemen yanında bulunan 200 metrekarelik bir alanı kiralayarak bakımını üstlenmiştir. Bu zihniyetin arkadaşımıza ve ailesine karşı sürdürdüğü çirkin saldırıdaki tutarsızlıklar siyasi kokuşmuşluğun en bariz örneğidir. Belediyelerin yardımlarıyla ilgili meselelerde de biz valiliklerle planlama yapılması gerektiğini söylerken, onlar işi bambaşka yere götürmeye çalışıyorlardı.

Aleviliği din olarak takdim eden bu anlayışı, özellikle milletimin huzurunda kınıyorum. Fuar alanı ve içindeki standları sahra hastanesi gibi lanse edenlerin sahte ve içi boş olması şaşırtıcı değildir. Aynı şekilde Adana'daki hastaneden bahsediyor, Adana'da hastane falan söz konusu değil ki, fuar merkezini belediye başkanı gelmiş, standları panellerle bölmek suretiyle ortaya hastane çıkarttım diye girişine de sahra hastanesi diye bir yazı yerleştiriyorlar. Hemen yanında da kongre merkezi yazıyor. Adana hastane kapasitesi itibariyle doygun şehirlerimizden bir tanesi. Demek ki Adana'da ne var ne yok bundan da haberi yok. sahra hastanesi dediler gidin bakın bakalım şu an böyle bir şey var mı. Biz ne aldanan, ne aldatan olmadık.”

DİYANET BAŞKANI'NIN SÖYLEDİKLERİ SONUNA KADAR DOĞRUDUR'

Erdoğan konuşmasının sonunda ise Diyanet İşleri Başkanı’nın açıklamalarını savunarak, “Bu açıklamasıyla sadece inancını, ilminin ve yürüttüğü görevin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Elbette onun sözleri sadece kendini Müslüman olarak tanımlayan kişiler için bağlayıcıdır. Kendini bu sıfatla tanımlamayanlar için bir görüşten ibarettir. Ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken birisi varsa, bir kurum varsa Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Başkanımız da herhangi bir konu dini noktada olduğunda anlatmakla yetkilidir. Bu Ankara Barosu'nun yetkisinde olan bir konu değildir. Ankara Barosu'nun açıklaması başta olmak üzere Diyanet İşleri Başkanı'mıza karşı kullanılan üslup İslam'a karşı kasıtlı bir saldırı halini almıştır. Saldırı, devletimize yapılan bir saldırıdır. Yapılan her gönderme karşımızdaki zihniyetin ilkelliğinin birer yansımasıdır. Demokratlık adına faşizmi, halkçılık adına millet düşmanlığını, yargı adına hukuksuzluğu, eşitlik adına sapkınlığı yüceltenlerin gerçek yüzleri birer birer ifşa olmaktadır. Türkiye, bu zihniyetten arınma aşamasına gelmiştir” ifadelerini kullandı.