Güncel

'Erkek egemen sisteme hayır dediğimiz için yargılanıyoruz'

İstanbul Sözleşmesi'ni savunmak için eylem yapan ve işkenceyle gözaltına alınan Ankara Kadın Platformu üyeleri hakim karşısına çıktı.

27 Kasım 2021 Saat: 06:37
Erkek egemen sisteme hayır dediğimiz için yargılanıyoruz
'Erkek egemen sisteme hayır dediğimiz için yargılanıyoruz'

İstanbul Sözleşmesi'ni, haklarını ve hayatlarını savunmanın suç olmadığını kaydeden kadınlar, iktidara ve erkek egemen  sisteme "hayır" dedikleri için yargılandıklarının altını çizdi.

İstanbul Sözleşmesi'ni savundukları için 12 Ağustos 2020'de gözaltına alınan 33 kadın hakkında açılan davanın duruşması Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Arzu Kurt, Toplumsal Hukuk Grubu'ndan avukat Sevinç Hocaoğulları, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk ve haberi takip eden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Eylem Akdağ'ın da aralarında bulunduğu 33 kadına "2911 sayılı gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet" suçlamasıyla 1 yıl 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

SALONDAKİ POLİSLER DIŞARI ÇIKARILDI
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmaya Uluslararası Af Örgütü temsilcisi, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Ceren Kalay, çok sayıda avukat ile kadın katıldı. Duruşma salonuna sivil polisler de yerleştirilirken, polislerin salonda bulunmalarına karşı çıkan avukat Hülya Yıldırım, dosyanın tarafı olduklarını belirterek salondan çıkarılmalarını istedi. Mahkeme başkanı, polislerin dosyada taraf olmadıklarını, eylem günü tutulan tutanakta imzalarının olup olmadığını bilmedikleri gerekçesiyle dışarı çıkarılma yönündeki talebin reddine karar verdi. Yıldırım'ın itirazı üzerine mahkeme başkanı, polislere "Tutanakta imzanız var mı?" diye sordu. Bunun üzerine avukatlar polislerin yanıtlamasına izin vermeden, "Dosyanın tarafılar ve tutanağa imza atmadıklarını iddia etmeleri durumunda bile çıkarılması gerekiyor. Burada tanıklar da dinlenecek. Tanıklar üzerinde baskı oluşturabilirler. Diğer yandan bu polis memurlarının talimatı doğrultusunda tutanak tutuluyor. Bu nedenle kesinlikle çıkarılmaları gerekiyor" dedi. Avukatların ısrarı üzerine mahkeme başkanı polislerden salondan çıkmalarını istedi.

'YARGILANMASI GEREKEN ŞİDDET UYGULAYAN POLİSTİR'
Avukat Sinejan Kurt, iddianamede Ankara Kadın Platformu'nun "yasal kuruluşu olmayan Ankara Kadın Meclisi organizesi" diye geçtiğini hatırlatarak, "Burada açıkça kriminalize edilmeye çalışılıyor. Ama Ankara Kadın Platformu çok eski bir platformdur. Yılda 130 kadının öldürüldüğü Türkiye'de platform da şiddete karşı mücadele eder, içinde kurum, siyasi parti temsilcileri ve bağımsız kadınlar var. Kadına yönelik şiddetle mücadelede yan yana gelme ihtiyacından doğan bir platformdur. Dolayısıyla savcının iddia ettiği gibi yasal olmayan değil tam tersine meşru bir oluşumdur" ifadesinde bulundu. Şiddete karşı anayasal hakkını kullanan kadınların yine şiddete maruz kaldığını ifade eden Kurt, "Burada 33 kadın değil, haklarını uygulamalarına engel olan, darp eden, gözaltına alan kolluk kuvveti olması gerekiyor. Derhal beraat kararının verilmesini istiyoruz" dedi.  

BERAAT İSTEMİ
Ardından söz alan Döndü Kurşunoğlu da, dosyada daha fazla araştırmanın yapılmasına gerek olmadığını, bu durumda müvekkillerinin ifadesi alınmadan derhal beraat kararının verilmesini talep etti. Özensizce hazırlanan iddianamede müvekkillerinin ne suç işlediğine dair bilginin yer almadığını da belirten Kurşunoğlu, "Polisin fezlekesi var ama burada da dava açılmasını gerektirecek bir durum söz konusu değildir" şeklinde konuştu.

Polis fezlekesinde "Daha önce gerçekleştirilmiş olan eylemlerde yer alan ve görevlilerimizce tanınan kişiler"  ifadesinin yer aldığını söyleyen Avukat Süheyla Oğuz ise, "Böyle bir suçlama olabilir mi, varsa ben bilmiyorum lütfen anlatın" dedi. Oğuz, asıl yargılanması gerekenin kadınları darp eden polisler olduğunu ifade ederek derhal beraat talebinde bulundu.

BERAAT TALEBİ GEREKÇESİZ REDDEDİLDİ
Mahkeme başkanı avukatların "derhal beraat" talebini gerekçesiz bir şekilde reddetti. Avukatların, yasaya göre gerekçe belirtilmesi gerektiğini ifade etmesi üzerine mahkeme başkanı, ne diyeceğini bilmeyerek, "Bu aşamada gerekçesiz bir şekilde reddediyorum" dedi. Avukatların, "O zaman yasaya göre gerekçesini talep ediyoruz" demesi üzerine,  mahkeme başkanı, "Delillerin incelenmesi gerektiğinden derhal beraat talebinin reddine" sözlerini tutanağa geçirdi.

'ŞİDDETE KARŞI SOKAKTAYDIK, ERKEK-DEVLET ŞİDDETİNE UĞRADIK'
Ardından yargılanan kadınlar söz aldı. Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, "Alana yeni gidiyor olmama rağmen polis beni durdurdu ve eylem hakkım daha başlamadan engellenmek istendi" diye belirtti. Platform üyesi Aysun Gençtanır da, sözleşmeyi savunmanın en meşru hakları olduğuna vurgu yaptı. Gençtanır, "Sözleşme toplumsal cinsiyet eşitsizliğini görünür kılar ve devlete şiddeti önleme yükümlülüğü verir. Ben de Ankara Kadın Platformu'nun çağrısıyla alandaydım. Eylem alanına geçmeden önümüzü kestiler ve önümüze barikatlar kurdular. Bir şekilde alana geçtik ama alanda da erkek-devlet şiddetiyle karşı karşıyaydık. O gün en temel yasal hakkımıza sahip çıkarak sesimizi yükseltmeye ve birbirimiz arasında yaşam zinciri kurmaya karar verdiysek bu kararlılığımız devam edecek" dedi.

'İKTİDARIN İRADESİNE HAYIR DEDİĞİMİZ İÇİN YARGILANIYORUZ'
AKP'nin sözleşmeden çekilmeyi gündem yapması üzerine tüm Türkiye'de eylemlerin yapıldığını ifade eden platform üyesi Avukat Sevinç Hocaoğulları, "Aslında burada İstanbul Sözleşmesi'ni savunan kadınlar yargılanıyor. Biz o gün hukuk dışı bir şey yaptığımız için değil AKP'nin, Erdoğan'ın iradesine karşı çıkan kadınlardan herhangi birileri olduğumuz için yargılanıyoruz. Evde nasıl ki erkeklere 'hayır' dediğimizde şiddete maruz kalıyorsak aynı şekilde iktidarın iradesine de 'hayır' dediğimizde devlet şiddetine maruz kalıyoruz" diye belirtti.

Eşitlik ve özgürlük mücadelesi verdiklerini dile getiren Hocaoğulları, Erdoğan'ın "Kim 'İstanbul Sözleşmesi' diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta kadınlarımız tepki göstermelidir" sözlerini hatırlatarak, "Biz her gün İstanbul Sözleşmesi diyoruz ve kadınları karşımızda değil yanımızda görüyoruz" dedi.

AV. KURT'TAN SAVCIYA: İDDİANAMEYİ GÖRÜR GÖRMEZ REDDETMELİYDİNİZ
Trajik komik bir yargılamayla karşı karşıya olduklarını ifade eden Avukat Arzu Kurt da "Biz 33 kadın, İstanbul Sözleşmesi'ni yaşatmak istediğimiz için burada bulunuyoruz. Burada bize müdahale eden kolluk kuvvetleri de, iki satırlık iddianameyi yazan savcı da, bu davayı kendi iradeleriyle açmadıklarını biliyor. Siz her ne kadar kadın olsanız da burada erkek egemen bir yargıyla karşı karşıyayız. Siz o iddianameyi gördüğünüzde reddetmeniz gerekirdi. Elinize geçen raporlardan da görmüşsünüzdür hepimizin darp raporu var. Savcı, keşke bunlarla uğraşsaydı da 33 kadını 3 satırlık iddianameyle yargılamaya kalkmasaydı. Ben Anayasal hakkımı kullanıyordum, etrafımı bir polis sürüsü sarmış, isterse 10 kere ihtar çeksin, ki duymadım" ifadelerini kullandı.

'İŞKENCE GÖRDÜK VE YARGILANIYORUZ'
Avukatlık mesleğinden dolayı adaleti tesis etme görevinin de olduğunu vurgulayan Kurt, "Ben İstanbul Sözleşmesi'ni korumakla mükellefim, siz de mükellefsiniz. Bu görev hem kendimiz hem de tüm kadınların yaşamını korumak içindir. O gün de bunun için eylemdeydim, kimseye zarar vermedim. Ama karşı taraf hakkımızı ihlal etti, işkence gördük ve burada yargılanıyoruz. Sözleşme uygulansaydı siz burada bizi yargılayamazdınız. Siz de savcı da polisler de sözleşme kapsamında eğitim alacaktınız. Oysa biz davanın ilk duruşmasında da şiddete uğradık, bunu kabul etmiyoruz. Bu yargılamayı da sizin yapmadığınızı biliyoruz. Siz de önünüze gelen iddianameyi geri iade etmediğinize göre bu şiddetin mağdurusunuz. Her şeye rağmen yaşamımızı savunuyoruz" ifadelerini kullandı.

Kurt'un savunmasının ardından duruşmaya bir saat ara verildi.

Aranın ardından yargılanan kadınların savunmalarıyla mahkeme devam etti. Kadınlar hayatlarını ve haklarını savunmak için eyleme katıldıklarını ve bunun  suç olmadığını vurguladı.

Yargılanan kadınların savunmalarını bitirmelerinin ardından duruşma avukatların savunmalarıyla devam etti. Siyasi iktidarın hedef aldığı İstanbul Sözleşmesi için kadınların alanlara çıktığını kaydeden avukat Döndü Kurşunoğlu, "Daha eylem başlamadan polis ablukasına alınarak darp edilmişlerdir. Biz buna dair suç duyurusunda bulunmuştuk ancak kopyala yapıştır gerekçelerle reddedildiği için AYM'ye başvuruda bulunmuştuk. Yargılanması gereken kadın arkadaşlarımız değil polislerdir. Bir cins kırımı yaşanmaktadır. Bu da kadınlarda bir öfke yaratmıştır" diyerek AYM kararlarına dikkat çekti. Ankara'da gerçekleşen eylemlerde 108 kadının gözaltına alındığını aktaran Kurşunoğlu, "Kadınların bir arada olması engelleniyor. 8 Mart'a ilişkin bildiri dağıtan kadınlara para cezası veriyor. Bir diğeri de öğrencilerin burslarının kesilmesi. Üniversiteli kadınların aileleri aranıyor. Kadınlar kaçırılıyor. Emniyet genel müdürlüğü yardımcısının tecavüz tehditleriyle karşılaşıyorlar. Burada emniyet müdürü ve yardımcılarının yargılanması gerekiyor" ifadelerine yer verdi.

'ÖZGÜRLÜĞÜN İHLALİ'
İddianameye konu olan eylemin, 2911 sayılı kanununa AYM ve AİHM içtihatları gereği uygun olduğunu söyleyen Avukat Hülya Yıldırım, uluslararası ve ulusal mevzuatta bildirim yükümlülüğüne işaret etti. Konu kapsamında AİHM kararlarını anımsatan Yıldırım, İstanbul Sözleşmesi'nin kadınlar için yaşamsal bir durum olduğunu söyledi. Hülya, "İzin alınmadığı gerekçesiyle müdahale edilmesi ve yargılamaya konu edinmesi hukuki değildir. Kamusal alanların kapatılması özgürlüğün ihlalidir" şeklinde konuştu.

Avukat Çiğdem Kozan, devlet şiddetinin topyekun bir saldırı olarak önlerinde durduğunu vurgulayarak, "Eril sistemin bir boyutu da eril devlet. Kadınların tamamının eril düzene karşı çıkmasını mümkün hale getirmemek için bu yargılama gerçekleşti. Burada da 33 kadın değil tüm kadınlar yargılanıyor" ifadelerine yer verdi.
BERAAT İSTENDİ
Sonrasında konuşan avukatlar da yargılanan kadınların vareste tutulmalarını ve beraatlerini talep etti.

Ara mütalaasını sunan iddia makamı, tüm yargılananların dinlenilmesine ve taleplerin reddi yönünde karar verilmesi talebinde bulundu. Ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, duruşmaya katılmayan ve yargılanan kadınların bir sonraki duruşmada ifadelerinin alınması için ek süre verilmesine ve Ankara Emniyeti'nin elinde olan eylem görüntülerine ait CD'lerin kronolojik bilgisini incelemek üzere bilirkişi görevlendirilmesine karar vererek bir sonraki duruşmayı 23 Mart 2022'ye erteledi.

SLOGANLARLA SALONDAN AYRILDILAR
Duruşmanın sona ermesiyle birlikte Ankara Kadın Platformu üyesi kadınlar adliye koridorunda yürüyerek açıklama yaptı. Platform adına konuşan Buse Üçer, "İstanbul Sözleşmesi'ni savundukları için bugün bu adliye koridorlarında yürüyen bu kadınlar Ankara emniyeti tarafından işkenceye maruz kaldılar. Ankara emniyeti amirleri kadınları hayatlarından vazgeçirmeye mecbur bırakamayacaktır. Eril yargıyı biz yargılıyoruz. İstanbul Sözleşmesi burada olan tüm kadınlarındır. İstanbul Sözleşmesi bizimdir. Bugün bütün kadınlar için buradayız. İstanbul Sözleşmesi bizim. Kadınların gücü, işkenceye uğrayan tüm kadınların sesiyiz. Kadınların İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyor olması sizlere dert olsun" dedi.

Açıklamanın ardından kadınlar, "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "İstanbul Sözleşmesi yaşatır", "Dünyayı yerinden oynatacağız" ve "Kadınlar birlikte, birlikte güçlü" sloganları atarak alkış ve zılgıtlar eşliğinde adliye binasından ayrıldı.

Etha

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız