Kadınlar tarih boyunca birçok alanda olduğu gibi felsefe alanında da görmezden gelinmiş; yaptıkları çalışmalar yok sayılmıştır.
Kadınlar tarih boyunca birçok alanda olduğu gibi felsefe alanında da görmezden gelinmiş; yaptıkları çalışmalar yok sayılmıştır. Orta Çağ boyunca ise bir biçimde bilim ya da düşünce ile uğraşanlar ise cadılık ve büyücülük yapmakla itham edilmişlerdir. Bunun yanı sıra ahlâksızlıkla suçlanarak itibarsızlaştırılmışlardır. Tüm bunlara karşın kadınlar da düşünce alanında eser vermişlerdir.
Antik Çağ’ın biline ilk kadın filozofu Krotonlu Theano’udur. M.Ö. 600-550 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir.
Kendisi Pythagoras’ın (Pisagor) eşi, öğrencisi ve ilk takipçilerinden biridir. Matematik, geometri ve felsefe ile uğraşmıştır. Eşinin ölümünden ardından Pythagoras Okulu’nu yönetmiş ve kız öğrencilere ders vermiştir.
Theano diğer Pythagorasçılar gibi evrenin sayılardan kurulduğunu öne sürmüş, matematik ve müziğe önem vermiş ayrıca reenkarnasyon öğretisini savunmuştur.
Antik Çağ’da ele alabileceğimiz diğer bir düşünür Miletli Aspasia’dır. Sokrates’in kendisinden ders aldığı ve felsefe ve retorik bilgisinin çok derin olduğu söylenmektedir.
Hem Platon’un hem de Aristophanes ve Xenophon’un eserlerinde kendisinden söz edilmektedir.
Devlet adamı olan Perikles’in partneri olmasının yanı sıra kimi tarihçiler Aspasia’nın genelev işlettiğini ve aynı zamanda fahişelik yaptığını belirtmişlerdir.
Antik Çağ’ın en meşhur kadın düşünürü İskenderiyeli Hypatia’dır. Filozof, gökbilimci, matematikçidir.
İskenderiye’de yaşayan Hypatia felsefe, matematik, geometri ve astronomi eğitimi almıştı. Daha sonra bu alanlarda ders de vermişti.
Bir Pagan olan Hypatia, günümüze kadar ulaşmış olan sayılı kaynaktan biri olan Yunan tarihçi Socrates Scholasticus’un “Historia Ecclesiastica” adlı eserine göre, İskenderiye’nin en önemli iki figürü olan, İskenderiye Valisi Orestes ile İskenderiye piskoposu Cyril arasında anlaşmazlıklara sebebiyet verdiği ve politik işlere karıştığı gerekçesi ile 415 yılında Kıptî Hristiyan bir çete tarafından taşlanarak öldürülmüştür.
Yaşanan bu trajik olay özellikle Aydınlanma Dönemi’nde popülerleştirilerek bir Hypatia efsanesi haline gelmiştir. Kimileri gerçek, kimileri kurgusal nitelikler barındıran bu efsane günümüze kadar ulaşmıştır.
İskenderiyeli Hypatia’nın hayatı “Agora” filminde sinemaya da aktarılmıştır. IMDB
Bingenli Hildegard, 1098 yılında soylu bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur, hayatının 30 yılını bir kadın hücresinde geçirmiştir. Sonrasında ise rahibelik yemini etmiştir. Almanya’nın Rheinland Bölgesi’nde erkek manastırlarından bağımsız kendi manastırını kurmuştur.
Mistitizm akımın önemli temsilcilerinden biri olan Bingenli Hildegard bir azize olmasının yanı sıra 2012 yılında Papa Benedict XVI tarafından “Doctor of the Church” ilan edilmiştir.
Bingenli Hildegard’a göre, birçok mistikte de olduğu gibi, Tanrı-insan ve kozmos bir bütündür. Bunu “Scvias” isimli kitabında yazmıştır.
Bu eserinin dışında ahlâk üzerine düşüncelerini dile getirdiği “Liber Vintae Meritorum” ve yine insan-kozmos ilişkisini anlattığı “Liber Divinorum Operum” adlı eserleri mevcuttur.
Dominikan rahibe ve mistiktir. Hayatıyla ilgili bilgiler çok sınırlıdır. 7 kitap yazmıştır. “The Flowing Light of Divinity” isimli eseri en bilinenidir.
Dominikan bir rahibe, skolastik teolog ve filozof olan Sienalı Katharina bir azize olduğu gibi Katolik inancının 6 koruyucu azizinden biridir. Aynı zamanda Papa 2. Jean Paul tarafından “Doctor of the Church” ilan edilmiştir.
“The Dialogue of Divine Providence” isimli yaptında mistik görüşlerini dile getirmiştir.
Bu dönemdeki bir diğer kadın filozof ise İtalyan – Fransız Christine de Pizan’dır. Pizan genç yaşta dul kalması ile birçok soyluya kâtip olarak hizmet etmiştir.
Düz yazılar ve şiirler kaleme almıştır. Toplamda 30 kitap yazmıştır. “The Book of the City of Ladies” ve “The Treasure of the City of Ladies” isimli yapıtları en önemli çalışmalarıdır.
Bu dönemin diğer bir kadın düşünürü Fransa’da yaşayan Marguerite Porete’dir. Mistisizm akımının temsilcilerindendir.
“Yalın Ruhun Aynası” isimli eserinde, ruhun tamamen özgür olması gerektiğini savunmuştur. Bu bakımdan kiliseden ve ruhban sınıftan koparak Tanrı ile bireysel bir ilişki kurulması gerektiğini öne sürmüştür.
Dinî açıdan sapkınlık suçlaması neticesinde, yakılarak öldürülmüştür.
Yazar ve düşünür Isotta Nogarola, Rönesans’ın en ünlü kadın hümanisti, düşünürü ve sanatçısıdır. “Adem ve Havva Üzerine Diyalog” isimli eseri günümüze kadar süregelen cinsiyet kimliği ve kadın doğası tartışmalarının kapısını açmıştır.
İyi bir eğitim alan İtalyan filozof Tullia d’Aragona, ünlü “Aşkın Sonsuzluğu Üstüne Diyalog” isimli eserinde Platoncu bir yaklaşım ile sonsuz aşk üzerine düşüncelerini dile getirmiştir.
Cadı ve fahişe olduğu gibi suçlamalar ile karşı karşıya kalmıştır.
Gençliğinde güzelliği ile tanınan ve Hıristiyanlık’taki en ünlü azizelerden olan Avilalı Teresa mistik bir düşünür ve rahibeydi.
Rönesans dönemini düşünürlerinden Marie Le Jars de Gournay felsefenin yanı sıra fizik, geometri, tarihle de ilgilenmiştir.
Montaigne ile tanışması hayatındaki önemli noktalardan biridir. Onunla tanıştıktan sonra düşüncelerini daha özgür biçimde getirme olanağı bulmuştur.
“Erkeklerin ve Kadınların Eşitliği Üzerine” kaleme alır ve bu eserinde erkek ve kadının ruhen eşit olduğunu savunur. Dilin önemi üzerine de dikkat çekici araştırmalar yapmıştır.
Bu dönemin bir diğer kadın filozofu Mary Astell’dir. Mary, bir din adamı olan amcasından aldığı matematik, felsefe dersleri ile kendini geliştirmiş, daha sonra Londra’ya yerleşmiştir. Düşüncesinde Descartes ve Locke’un etkileri hissedilir.
Düşüncelerinde kadın haklarına yönelik ilk nüveler görülür: Kadınların iyi bir eğitim alması ve toplumsal hayata katılım göstermeleri gerektiğini savunur.
Mary Wollstonecraft, İngiliz yazar, filozof ve kadın hakları savunucusudur. O zamanlar kadınlara açık olan meslek ya da uğraşların hemen hepsine el atmıştır: Zengin kişilere çeşitli gezi ve etkinliklerinde ücret karşılığı refakat etme, mürebbiyelik, öğretmenlik, okul müdireliği, toplumsal eleştiri ve roman yazarlığı gibi birçok uğraşı olmuştur.
Fransızca, Almanca ve İtalyanca öğrenen Wollstonecraft genelde tercüme yapmaktaydı.
Onu önemli kılan feminizmin ilk sistematik eseri olan “Kadın Haklarının Savunulması”nın yazarı olmasıdır.
Aydınlanma döneminin diğer bir kadın düşünürü Olympe de Gouges’dur. Kadın hakları üzerine ilk kez düşünce üretenlerden biridir. Kilise ve evlilik kurumu üzerine eleştirel düşünceler kaleme almıştır. Toplumsal sorunları gündeme getiren romanlar yazmıştır.
“Kadının ve Kadın Yurttaşın Hakları Bildirisi” isimli yapıtında kadın-erkek eşitliğini savunmuştur.
Düşünceleri yüzünden önce tutuklanmış, ardından giyotin ile idam edilmiştir.
Clara Zetkin Alman Marksist siyaset teorisyeni ve düşünürdür. Kadın hakları savunucusu ve aktivisttir. 1911 yılında “Kadınlar Günü”nü ilk kez düzenleyen kişidir.
Ve ülkemize gelelim… Fatma Aliye Hanım Türk edebiyatının ilk romancısıdır ve ilk felsefecisi olarak kabul edilmektedir. Tarihçi Ahmed Cevdet Paşa’nın kızıdır. Evde özel hocalar vasıtasıyla iyi bir eğitim almıştır.
Edebi yaşantısı 1889 yılında Georges Ohnet’in “Volonté” adlı romanını “Meram” adıyla çevirmesi ile başladı. Bu romanı “Bir Hanım” imzasıyla yayımlamıştır. 1892 yılında “Muhadarat” adlı ilk romanını kendi adıyla yayımladı. Fikirlerini dile getirdiği başka eserler de kaleme aldı.
Günümüzde kullandığımız 50 TL’nin arka yüzünde onun portresi bulunmaktadır.
Dünyaca ünlü filozof Martin Heidegger’in Marburg Üniversitesi’nde öğrencisi olan Hannah Arendt felsefe eğitimi almasına ve birçok kişinin kendisini filozof olarak görmesine karşın, o kendini “siyaset kuramcısı” olarak görür.
Bir Yahudi olan Arendt, Nazilerden kaçarak, ABD’ye yerleşmiştir. Arendt’in çalışmaları otoriterlik, totalitarizm ve kötülük gibi konular üzerinde yoğunlaşır.
Ayrıca bir Nazi olan Adolf Eichmann’ın 1960 yılındaki duruşmasındaki gözlemciliği oldukça önemlidir. Eichmann Nazi döneminde Yahudilerin kamplara gönderilişini organize etmiş, bu nedenle sonraki dönemde yakalanmış ve idam cezası almıştır.
Hannah Arendt’in yaşadığı bu mahkeme süreci, diğer biyografik öğelerle beraber filmleştirilmiştir. IMDB
Fransız yazar ve filozof. Roman, felsefe politik ve sosyal deneme, biyografi ve otobiyografi yazarı, gazeteci.
En önemli eseri 1949’da yazdığı, kadınların gördüğü baskıların bilimsel incelemesini yaptığı ve modern feminizmin temellerini kurduğu “İkinci Cins”(Le Deuxième Sexe) sayılabilir.
Magazinsel bir not verirsek, bir biseksüel olan Simone de Beauvoir, hayat arkadaşı olan Jean Paul Sartre ile birlikte “açık ilişki” yaşıyordu. Her ikisinin de birbirleri dışında birçok cinsel ve duygusal beraberliği olmuştu. Ancak bu iki filozofun büyük kıskançlık krizleri yaşadıkları da oluyordu…
Yaşayan en önemli kadın filozoflardan olan Martha Craven Nussbaum, Chicago Üniversitesi’nde Hukuk ve Etik Bölümü’nde çalışıyor. Hukuk ve siyaset felsefesi, feminizm, etik ve hayvan hakları çalışma alanları arasında.
Günümüzün en önemli filozoflarından kabul edilen Judith Butler, feminizm, queer kuramı, siyaset felsefesi ve etik alanlarında çalışıyor.
Kaliforniya Berkeley Üniversitesi’nde ve European Graduate School’da akademik çalışmalarına devam ediyor.
Son olarak ülkemizin felsefe alanında çınarı olan hem de dünyada saygın bir akademisyen olarak tanınan İoanna Kuçuradi ile bu galeriyi noktalayalım.
Prof. Dr. İoanna Kuçuradi Rum kökenli Türk felsefecidir. Kendisi Türkiye Felsefe Kurumu’nun Kurucu Başkanıdır. Aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’nün kurucusudur. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Etik Komitesi Başkanlığı’nı yürütmüştür.
Kuçuradi, literatürde yer edinmiş kendine özgü bir etik görüşü geliştirmiştir. Başta etik, insan felsefesi ve insan hakları alanında hem kurumsal çalışmalar yürütmüştür hem de telif ve çeviri birçok eser vermiştir.
İstanbul Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi ve son olarak Maltepe Üniversitesi’nde görev almıştır. Hâlihazırda bu üniversitenin Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesidir; İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin Müdürüdür ve ayrıca UNESCO Felsefe ve İnsan Hakları Kürsüsü’nün Başkanıdır.
The Independent
Wikipedia
Wikipedia
Açık Bilim
Dünyalılar
Kaynak: onedio
Aktaran: Düşünbil Dergisi
Yayınladığımız alıntı yazılarda yanlış ya da güncel olmayan bilgiler, imla hataları veya anlam bozuklukları bulunması durumunda bundan Düşünbil Dergisi sorumlu değildir.