Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında beraat etti.
Urfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015’de meydana gelen ve 33 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan katliamın ardından attığı tweet sebebiyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla hakkında dava açılan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu hakim karşısına çıktı. Davanın ilk duruşması 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve avukatı Rozerin Seda Kip hazır bulundu. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile gazeteci Elif Ilgaz da duruşmayı izleyen isimler arasındaydı.
‘SAVCI GÖREVİNİ YAPMAMIŞ’
Kendisi gibi birçok katliam karşıtının çeşitli bahanelerle yargılandığını söyleyen Mavioğlu, katliam destekçileri ve nefret kusanlar hakkında, tek bir soruşturmanın bile olmadığını hatırlattı. 33 gencin katledilmesinden büyük üzüntü duyduğunu anlatan Mavioğlu, “Katiller geleceğimize kastetmişler, pırıl pırıl çocuklarımızı gözlerini kırpmadan öldürmüşlerdi. Ben de demokratik tepkimi ortaya koyarak gençlerin hayatıyla politik çıkarları aynı kefeye koymaya çalışanlara yani başka bir deyimle katliamı meşrulaştırmak isteyenlere yönelik olarak bu mesajı attım.
Açıkça ifade etmek gerekirse, bu cümleden Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği sonucuna nasıl ve hangi saiklerle varıldığını anlamış değilim. Savcı görevini yapmamış, iddianamede bu cümlenin neden Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu kapsamında görülmesi gerektiğine ilişkin tek bir delil dahi ortaya koymamış, makul bir değerlendirmede bulunmamış, sadece niyet okumaya çalışmış, onda da fena halde yanılmıştır” dedi.
‘BU MESAJDAN HAKARET ÇIKMAZ’
Mavioğlu beyanlarının devamında iddianameye ilişkin şu soruları sordu: “Savcı, bu sosyal medya mesajının atıldığı tarihte henüz partili olmayan Cumhurbaşkanı’nın 400 milletvekiliyle ne işi olabileceğini düşünmüş müdür? Tarafsız bir Cumhurbaşkanı’nın parti üyesi bile olmadığı için 400 milletvekilini almasının da mümkün olamayacağı açık değil midir? Suruç’ta 20 Temmuz 2015’te meydana gelen katliamı gerçekleştirenler, bu katliamı destekleyen ve teşvik edenler aşağılık birer katil değil midir? Bu soruların yanıtı, doğrudan iddia makamını ilgilendirmektedir. Emniyet ifademde de hedefimin Cumhurbaşkanı olmadığını söyledim. Sordular, hakaretin aciz insanların işi olduğuna inandığımı, 1985 yılından beridir gazetecilik yaptığımı, eğer Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek gibi bir maksadım olsa, bunu doğrudan adını da yazarak ifade edebilecek kapasitede olduğumu söyledim. Sordular, bu mesajı atmaktaki amacımı da anlatım: Katledilenlerin evladım yaşında olduklarını, empati kurdukça daha büyük bir öfke duyduğumu, mesajımın katliam savunucularına ve bu katliamdan politik çıkar devşirmek isteyenlere yönelik olduğunu söyledim. Sonuç olarak, horozdan nasıl yumurta çıkmazsa, bu mesajdan da Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu çıkmaz.”
‘MESNETSİZ İDDİALARLA SADECE ADALET OYALANIR’
Yazar Aziz Nesin’in, “Öyle bir ölsem, öyle bir ölsem ki çocuklar, size hiç ölüm kalmasa” şiirine de atıf yapan Mavioğlu, “Hukuku, yasaları eğip bükmekle, acemice niyet okumaya dayanarak üretilen mesnetsiz iddiaları davaya dönüştürmekle, sadece adalet oyalanır, hepsi bu” diyerek beraatini talep etti. Avukat Rozerin Kip'in ve Mavioğlu'nun esas hakkındaki savunmalarının da sorulmasının ardından dosyayı karara bağlayan hakim, Mavioğlu'na yöneltilen suçun işlendiğinin sabit olmaması gerekçesiyle beraat kararı verdi.