Gazeteciler, ölüm orucu direnişini sürdüren avukatlar ile dayanışma eylemi düzenledi.
Ebru Timtik’in tutulduğu Sadi Konuk Hastanesi önünde açıklama yapan gazeteciler, ölüm haberleri değil yaşam ve özgürlük haberleri yapmak istediklerini kaydetti. Yargıya güvenin kalmadığını vurgulayan gazeteciler kamuoyuna dayanışma çağrısı yaptı.
"Adil yargılanma" talebiyle ölüm orucu direnişini sürdüren avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ile dayanışma eylemleri sürüyor.
Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi önünde devam eden nöbet eylemine bugün gazeteciler destek verdi. Timtik ve Ünsal'ın fotoğraflarını yer aldığı, "Adalet sağlansın, Ebru ve Aytaç yaşasın" yazılı pankartın açıldığı eylemde söz alan Avukat Hüseyin Boğatekin, meslektaşlarının maruz kaldığı zorlukları aktardı.
Günlerdir aynı şiarla meydanlarda olduklarını söyleyen Boğatekin, "Talepler çok basit, çok insani, çok hukuki, rahatlıkla giderilebilecek. Rahatlıkla iki genç avukat arkadaşımızı yaşatabilecek talepler. Fakat karşımızda 'düşman ceza hukukunun' en kalın duvarları var. Hiçbir talebe hiçbir şekilde cevap vermeyen bir devlet aklı var. Bunun karşısında ise inatla, kararlılıkla direnen, ömründen veren iki genç arkadaşımız var" ifadelerini kullandı.
BOĞATEKİN: TEDAVİ DEĞİL TALEPLERİ KARŞILANSIN İSTİYORLAR
Boğatekin, "Arkadaşlarımızın çay gibi, limon gibi, su gibi, havalandırmaya ulaşabilmek gibi talepleri dahi kabul edilmiyor. Çok basit giderilebilecek talepleri karşılanmadı" dedi. Timtik ve Ünsal'ın ilk günden bu yana tedavi değil taleplerinin kabul edilmesini istediklerinin altını çizen Boğatekin, avukatların tedavide ısrarcı olunacaksa eğer hapishaneye geri götürülmek istendiğini aktardı.
ORMAN: ARTIK ÖLÜM HABERLERİ YAPMAK İSTEMİYORUZ
Gazeteciler adına basın metnini Emre Orman okudu. Zorla müdahale tehdidi altında olan Timtik ve Aytaç'ın eyleminin Türkiye'de hukukun geldiği yeri özetlediğini dile getiren Orman, "Bizler de hükümetin bu çaresiz ama bir o kadar saldırgan tavrına karşı dayanışmayı, omuz omuza olmayı savunuyoruz. Halkın avukatlığını yapan bu iki insanın yaşam hakkını savunmamız gerekiyor. Bu yalnızca bizim değil tüm insanların vicdani görevidir. Bizler, yaşamı savunan gazeteciler olarak artık ölüm haberleri yapmak istemiyoruz. Yaşama, umuda, özgürlüğe dair haberler yapmak, toplumdaki bu kasvetli havanın dağılmasına tanıklık etmek istiyoruz. Burada bizlere düşen en önemli görev, onurlu bir yaşam için bedenlerini ölüm açlığına yatıran Ebru ve Aytaç'ın taleplerini, seslerini görünür kılmaktır" dedi.
Hükümetin, kör ve sağır tavrından derhal vazgeçmesi için uyaran Orman, şöyle devam etti: "Ebru ve Aytaç, Adli Tıp Kurumu'nun 'hapishanede kalamazlar' raporu doğrultusunda bir an önce serbest bırakılmalı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de kararını açıklamalı ve yeniden yargılamanın önünü açarak yaşama ışık tutmalıdır."
KURAY: AVUKATLARIN HAYATI ERİRKEN SUSAMAYIZ
Söz alan gazeteci Zeynep Kuray da ölüm orucu direnişindeki avukatların bugüne kadar yürüttüğü mücadeleleri aktardı. "Ben bunları biliyorum, tanığım. Onların hayatı burada erirken susamayız" diyen Kuray, nitelikli insanın devlet tarafından istenmediğini kaydetti. Kuray, Gülen Cemaati'nin de zamanında avukatları hedef aldığını söyledi.
Avukatların devrimci değerlerle mesleklerini yürüttüklerini dile getiren Kuray, "Bu insanlara sahip çıkmak bir insanlık görevidir" diye konuştu. Kuray, şu ifadeleri kullandı: "Bizi yargıladılar, ondan sonra sanık sandalyesine oturdular. Biz onlara söyledik o zaman söyledik, 'adalet size de lazım olacak' dedik. Olacak çünkü hukuksuz, yalan, yalancı tanıklarla adalet herşey yalna. Biliyorum, yaşadım" dedi. Artık hukuka güvenin kalmadığının altını çizen Kuray, bu nedenle kamuoyuna ölüm orucu direnişindeki avukatlara sahip çıkma çağrısı yaptı ve ekledi: "Siz siz olun avukatlara sahip çıkın, yarın hiç kimse kalmaz sizi savunacak."Timtik’in tutulduğu Sadi Konuk Hastanesi önünde açıklama yapan gazeteciler, ölüm haberleri değil yaşam ve özgürlük haberleri yapmak istediklerini kaydetti. Yargıya güvenin kalmadığını vurgulayan gazeteciler kamuoyuna dayanışma çağrısı yaptı.
"Adil yargılanma" talebiyle ölüm orucu direnişini sürdüren avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ile dayanışma eylemleri sürüyor.
Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi önünde devam eden nöbet eylemine bugün gazeteciler destek verdi. Timtik ve Ünsal'ın fotoğraflarını yer aldığı, "Adalet sağlansın, Ebru ve Aytaç yaşasın" yazılı pankartın açıldığı eylemde söz alan Avukat Hüseyin Boğatekin, meslektaşlarının maruz kaldığı zorlukları aktardı.
Günlerdir aynı şiarla meydanlarda olduklarını söyleyen Boğatekin, "Talepler çok basit, çok insani, çok hukuki, rahatlıkla giderilebilecek. Rahatlıkla iki genç avukat arkadaşımızı yaşatabilecek talepler. Fakat karşımızda 'düşman ceza hukukunun' en kalın duvarları var. Hiçbir talebe hiçbir şekilde cevap vermeyen bir devlet aklı var. Bunun karşısında ise inatla, kararlılıkla direnen, ömründen veren iki genç arkadaşımız var" ifadelerini kullandı.
BOĞATEKİN: TEDAVİ DEĞİL TALEPLERİ KARŞILANSIN İSTİYORLAR
Boğatekin, "Arkadaşlarımızın çay gibi, limon gibi, su gibi, havalandırmaya ulaşabilmek gibi talepleri dahi kabul edilmiyor. Çok basit giderilebilecek talepleri karşılanmadı" dedi. Timtik ve Ünsal'ın ilk günden bu yana tedavi değil taleplerinin kabul edilmesini istediklerinin altını çizen Boğatekin, avukatların tedavide ısrarcı olunacaksa eğer hapishaneye geri götürülmek istendiğini aktardı.
ORMAN: ARTIK ÖLÜM HABERLERİ YAPMAK İSTEMİYORUZ
Gazeteciler adına basın metnini Emre Orman okudu. Zorla müdahale tehdidi altında olan Timtik ve Aytaç'ın eyleminin Türkiye'de hukukun geldiği yeri özetlediğini dile getiren Orman, "Bizler de hükümetin bu çaresiz ama bir o kadar saldırgan tavrına karşı dayanışmayı, omuz omuza olmayı savunuyoruz. Halkın avukatlığını yapan bu iki insanın yaşam hakkını savunmamız gerekiyor. Bu yalnızca bizim değil tüm insanların vicdani görevidir. Bizler, yaşamı savunan gazeteciler olarak artık ölüm haberleri yapmak istemiyoruz. Yaşama, umuda, özgürlüğe dair haberler yapmak, toplumdaki bu kasvetli havanın dağılmasına tanıklık etmek istiyoruz. Burada bizlere düşen en önemli görev, onurlu bir yaşam için bedenlerini ölüm açlığına yatıran Ebru ve Aytaç'ın taleplerini, seslerini görünür kılmaktır" dedi.
Hükümetin, kör ve sağır tavrından derhal vazgeçmesi için uyaran Orman, şöyle devam etti: "Ebru ve Aytaç, Adli Tıp Kurumu'nun 'hapishanede kalamazlar' raporu doğrultusunda bir an önce serbest bırakılmalı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de kararını açıklamalı ve yeniden yargılamanın önünü açarak yaşama ışık tutmalıdır."
KURAY: AVUKATLARIN HAYATI ERİRKEN SUSAMAYIZ
Söz alan gazeteci Zeynep Kuray da ölüm orucu direnişindeki avukatların bugüne kadar yürüttüğü mücadeleleri aktardı. "Ben bunları biliyorum, tanığım. Onların hayatı burada erirken susamayız" diyen Kuray, nitelikli insanın devlet tarafından istenmediğini kaydetti. Kuray, Gülen Cemaati'nin de zamanında avukatları hedef aldığını söyledi.
Avukatların devrimci değerlerle mesleklerini yürüttüklerini dile getiren Kuray, "Bu insanlara sahip çıkmak bir insanlık görevidir" diye konuştu. Kuray, şu ifadeleri kullandı: "Bizi yargıladılar, ondan sonra sanık sandalyesine oturdular. Biz onlara söyledik o zaman söyledik, 'adalet size de lazım olacak' dedik. Olacak çünkü hukuksuz, yalan, yalancı tanıklarla adalet herşey yalna. Biliyorum, yaşadım" dedi. Artık hukuka güvenin kalmadığının altını çizen Kuray, bu nedenle kamuoyuna ölüm orucu direnişindeki avukatlara sahip çıkma çağrısı yaptı ve ekledi: "Siz siz olun avukatlara sahip çıkın, yarın hiç kimse kalmaz sizi savunacak."