Gezi Davası’ndaki hukuksuzluklara ilişkin ortak açıklama yapan 12 baro, avukatların ve savunmanın kriminalize edildiği eleştirisinde bulunarak “Keyfiyete dayalı bir yargılama düzeni asla adil olmayacaktır” açıklaması yaptı.
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin açılan ve iş insanı Osman Kavala’nın tutuklu olduğu 16 sanıklı davaya 28 Ocak’ta İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek.
Konuya ilişkin Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Mersin, Dersim, Urfa ve Van Barosu tarafından ortak açıklama yapıldı.
Pirha'nın haberine göre, “Savunma yoksa adil yargılama da yoktur” başlıklı ortak açıklamada, “Ancak bağımsız mahkemeler tarafından, etkin bir savunma hakkının kullanılması sonucunda adil yargılanma gerçekleşebilir” denildi.
“SAVUNMAYA YÖNELİK SALDIRI”
12 baronun imzası bulunan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bizlerin de çok yakından takip ettiğimiz, yakın tarihimizin en önemli siyasal toplumsal demokratik itiraz hareketlerinden bir tanesi olan Gezi’nin yargılanması devam ediyor. FETÖ’cü emniyet güçleri, hakim ve savcılarına ‘kıymet vererek’ hazırlanmış bir iddianameye dayalı süren yargılamada, ‘adil bir yargılama’ yapılacağına dair ümitlerimiz giderek azalıyor. Daha önce mahkeme heyetinin apar topar değiştirilmesiyle doğal yargıçlık ilkesi terk edilmiş ve değişen heyetin uygulamalarıyla da adil yargılanma hakkı defaatle ihlal edilmişti. Bu kez de mahkeme heyeti eşi benzeri görülmemiş bir uygulamayla (bizzat kendisi tarafından kamuoyuna açıklandığı üzere) akıl sağlığı tartışmalı bir tanığı, kanun hükümlerinin maksadını aşarak, sanık müdafilerinden kaçırarak, (savunma avukatları olmadan) dinlemiştir.
Heyetin, Silivri gibi yüksek güvenlikli bir tesiste iki tanığı dinlerken, Murat Papuç adlı tanığı ‘can güvenliği olmadığı’ yönündeki beyanını kabul ederek dinlemesi, savunma avukatlarının da ‘can güvenliğini tehdit edebilecekler’ arasında görüldüğünün en açık delilidir. Heyetin bu anlaşılmaz davranışı, savunmanın kriminalize edilmek istenmesi, yargılamadan dışlanması ve avukatların yargılama faaliyetindeki rolünün ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Bu açıkça savunmaya yönelik bir saldırıdır.”
“SAVUNMA SUÇ İLE ÖZDEŞLEŞTİRİLEMEZ”
Açıklama şöyle devam etti:
“Oysaki, adil yargılanma herkes için haktır. Bugün olduğu gibi, yarın da herkes için hak olmaya devam edecektir. Gezi davasında yaşanmakta olan bu gerçeklikler karşısında, aşağıda imzası bulunan barolar olarak vurgulamaktayız ki, ancak bağımsız mahkemeler tarafından etkin bir savunma hakkının kullanılması sonucunda adil yargılanma gerçekleşebilir. Aksi takdirde sonucu önceden belli, kanıtları savunmadan saklanarak dinlenecek tanıklarla sağlanan, keyfiyete dayalı bir yargılama düzeni asla adil olmayacaktır. Savunma suç ile ilişkilendirilemez, özdeşleştirilemez. Çünkü savunma yoksa adalet de yoktur. Barolar olarak 28 Ocak 2020 tarihinde yapılacak celseden itibaren, yargılamanın özellikle de savunma hakkı bakımından ifade edeceği sonuçları dikkatle izleyeceğiz. Ulusal ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan haklarımızın ihlalinin her platformda dile getirilmesi, yaşamsal önemdedir.”