Kültür

Gezi'ye mektup, Gezi'den mektup var: "DİRENİŞ MEKTUPLARI"

Gezi direnişi, 9O’ların hikayesi, şiiri, romanı ve isyan mektuplarıdır…

1 Haziran 2016 Saat: 22:12
Gezi'ye mektup, Gezi'den mektup var: "DİRENİŞ MEKTUPLARI"
Gezi'ye mektup, Gezi'den mektup var: "DİRENİŞ MEKTUPLARI"

 

Gezi Direnişi ve yaşamını yitirenler 3 yılını geride bırakırken, yazar İkbal Kaynar son kitabını Gezi’de yaşamlarını yitirenler için yadı. İsyan Mektupları adını  taşıyan ve ‘Gezi Gençleri”ni ağabeyleri ve ablalarıyla buluşturdum’ dediği kitabını Haydarpaşa  Garı’nda kitap fuarında okuyucularına imzaladı. Kaynar, oldukça ilgi çeken direniş mektupları için açıklamalarda bulundu...

Neden mektup türü?

Mektup yazarken verilen emeği anımsatır. Vefa duygunu, sevgini, hasretini, özlemini, aşkını oya gibi işlersin mektuba. Mektup yazmanın tarihe karıştığı bir dönemdeyiz artık. Edebiyatta da unutulup gidiyor... Bu nedenle ilk iki deneme türündeki kitabımın son bölümlerini “Yitirdiklerimize Mektuplar” diyerek yitirdiklerimize vefa borcumu ödemeye çalışmıştım kendimce.

2012 yılı Eylül ayında Küçükkuyu’da yazmaya başladığım “ Mavi Mektuplar” Gezi süreci ile İsyan Mektuplarına dönüştü. Çünkü mektupların içine “Gezi” girdi!  Bu arada mektup yazmak beni çocukluğuma ve gençliğime götürür hep.

Neden gezi mektupları?

Bu milyonların kolkola verdiği, ellerinde ve yüreklerinde büyüttüğü dünya çapında bir direniş. İşte bunun, bu isyan belleklerimizde taze kalsın istedim. Ezber bozan, dünyayı sallayan bu direnişi yazmadan, bu uğurda ölen geçleri yazmadan edemezdim bir anne ve aydın olarak.  Ölen gençler hepimizin çocukları oldu bundan böyle. Onlara ve ailelerine hepimiz adına “yanınızdayız” demek istedim. Bu mektuplar  topluma, birbirimize ve ölen çocuklarımıza, onların bize mektupları…

Direnişin destanları, hikayeleri gibi mektupları da var

Gezi Direnişi Süreci 1980’den sonra üstümüze çöken ölü toprağının dirilişiydi. İçimizde gizlediğimiz baskıların, şiddetin isyana dönüşümüydü. Bir parkta ağaçlarla kendini ifade eden bir direnişin öyküsüydü. Artık bundan böyle “Hiç hikayemiz yok “diyen 90 kuşağının unutamayacak  bir hikayeleri oldu hayata dair. Gezi Parkı’nda başlayan direniş ve mücadele orantısız zekaların buluşuyla “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” diyordu ya, Gezi’den parklara, parklardan mahallelere ulaştı. “ Bıraksan ağacı gölge yapacaktı, şimdi o ağaçlar tarifi imkansız meyveler verdi” gerçekten. Her ne kadar bazıları bu değişimi yeterli  bulmasa da Gezi Parkı Direnişi demokrasi tarihinde yeni bir sayfa açtı. “Kutsal İsyan” günleriyle  doldu Haziran ayı.  Sadece “Gezi’de yitirdiğimiz gençlere yazılmamış  mektuplar, nasıl buluşturdunuz gençlerle büyükleri?    Gezi direnişi, 9O’ların hikayesi, şiiri, romanı ve isyan mektuplarıdır… 

Gezi Gençleri”ni ağabeyleri ve ablalarıyla buluşturdum

Bu kitapta, tarihe notlar düştüm. Hem de dip not olarak değil. Bunun adı “Gezi Gençleri”ni ağabeyleri ve ablalarıyla buluşturmaktır. Örneğin 12Eylül tarafından kaybedilen Cemil'in annesi Berfo Kırbayır mektubuyla “Cumartesi Anneleri” ne, 18'ine varmadan asılan Erdal Eren, Enver Karagöz mektubuyla 12 Eylül uygulamalarına, efsane halk savuucusu Fikri Sönmez mektubuyla 80 öncesi mahalli örgütlenmelere, Ayşe Paşalı mektubuyla kadına şiddet ve kadın ölümlerine, Uğur Kaymaz, Ceylan Önkol’la yazdığım mektupla çocuk ölümlere dokundum. Aziz Nesin’e traji komik halleri yazarken, Halit Çelenk ile hukuksuzluklar üzerine dertleştim.  Hrant Dink’e yazarken “öteki” olma sorununa değinip bir arada yaşamanın, kültür zenginliğinin tadını paylaştım. Berkin Elvan ile bitirdim yazmayı. 

Ne ölümler olsun ne benim mektuplarım

Bir yazar, bu ülkenin bir aydını olarak  kimsenin inancından, etnik kimliğinden, siyasi düşüncesinden dolayı öldürülmediği, hüküm giymediği, kadına, çocuğa şiddetin olmadığı, adil bir dünya istiyorum Benim ülkemde çok acı çekti analar, babalar. Ah o öldürülen gençler, bir daha göremeyecekler denizin mavisini, ağacın tomurcuğa nasıl durduğunu. Ama zaferi görecekler mutlaka yıldızlardan bize gülümseyerek. Böylesi ölümler olmasın artık ve ben mektup yazmak zorunda kalmayayım. Çok acı veriyor bana.

İSYAN MEKTUPLARINDAN ÖRNEKLER

İsyan Mektupları adını taşıyan kitabında Kaynar, Gezi direnişinde hayatını yitirenlere mektuplar yazdı. Kimine şiir okuyor, kimine ise kısa soluksuz öyküler...

Sevgili Mehmet,
Sen Gezi Parkı’na gidememişsindir çalıştığın için. Baban rahatsız olduğundan okuldan da ayrıldın ailene katkın olsun diye. Erken başladın hayatın yükünü omuzlamaya. Bu nedenle o günden bugüne Türkiye’de neler olduğunu hepinize sırayla yazacağım. Senin payına ilk üç gün düştü çocuk. Ömrün daha fazlasını görmeye yetmedi. 
27 Mayıs akşamında kepçelerin Gezi Parkı’ndaki ağaçları sökmeye başlaması Gezi Direnişi’nin de kıvılcımı oldu Mehmet. 
Yirmi kişiyle başlayan mücadele 31 Mayıs sabahı çadırda kalan gençlerin uyurken polislerin şiddet kullanarak dışarı çıkartmasıyla birlikte on binlere ulaştı.      

HALK YÜRÜYÜŞÜNDE HALKA KURBAN ETTİ KENDİNİ


...Biliyor musun Mehmet annen  kucağından hiç ayırmadı resmini, “Halk yürüyüşünde halka kurban etti kendini” dedi.  Ölümün trafik kazası diye geçiyor kayıtlara! Kimler öldü de hala katilleri yok ortada. 
Baban çok güzel açıklamış durumu Mehmet; “Adımızı ‘çapulcu’ koydular, baş sağlığı bile dilemediler, üçüncü köprüye de Yavuz Sultan Selim adını koyacaklarmış bu bize zulümdür” diyor. Hazır baban çapulcu ve Yavuz adlarını kullanmışken sana Gezi’de yazdığım bir şarkıyı yazayım. Oradaki çapulculara selam ve sevgiler…

 

 İKBAL KAYNAR KİMDİR

 Uşak’ta doğdu. İlkokul, ortaokulu babasının öğretmen olması nedeniyle Uşak’ın kazalarında, lise öğrenimini Uşak Öğretmen Lisesi’nde tamamladı. Eskişehir Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümünü bitirip 1979 yılında Manyas Lisesi’nde İngilizce öğretmeni olarak göreve başladı.1980 yılında çoğu devrimci-demokrat gibi payına düşeni aldı. Tutukluluk ve ardından açıkta geçen on yıl boyunca yargılanma nedeniyle öğretmenlik yapamadı. Bu süre içinde müzikle, halk danslarıyla ve edebiyatla bütünlendi.1991 yılında Eskişehir’de yeniden göreve başladı. Aynı yıl İstanbul’a atanarak Kartal Lisesi’nde ve Fenerbahçe Lisesi’nde çalışıp 2000 yılında emekli oldu. Bu dönem içinde değişik gazete ve dergilere makale, şiir, gezi yazıları yazdı, müzik programları yaptı.

Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği ve MESAM üyesi. İstanbul’da yaşıyor.

 

       Yayınlanmış kitapları

       1- Mavilere Saldım Umutları (deneme-mektup,Ozan Yay.) 2003

       2- Mavi Yazılar (deneme-mektup-Kibele Yay.) 2006

       3- Şiire Adanmış Bir Ömür: Sedat Umran (biyografi) 2008

       4-Ebruli Şarkılar (Şiir-şarkı sözü-Artshop) 20008

       5-Kalbim Uşak’ta Kaldı (anı-Heyamola Yay.)2011

       6-İsyan Mektupları (mektup-Enki Yay.2014)

        Yayınlanmış müzik albümleri

       1-Yasakları Kaldır Bana (Müzik albümü)1995

       2-Ebruli Şarkılar(Müzik albümü- Anadolu müzik)2012

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız