ANKARA - İstanbul Sözleşmesi eyleminde darp edilerek gözaltına alınan kadınlar, "Hayatlarımızdan başka kaybedeceğimiz hiçbir şey yok" diyerek mücadele kararlılıklarını yineledi.
Ankara Kadın Platformu’nun 12 Ağustos tarihinde İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin gerçekleştirdiği eylemde 33 kadın darp edilerek gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan isimlerden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sincan İlçe Eşbaşkanı Fatma Kılıçarslan ile Ankara Kadın Platformu'ndan Nazlı Buket Yazıcı, yaşadıklarını anlattı.
Polisin müdahale sırasında kendilerine işkence uyguladığını ifade eden Kılıçarslan, polisin yıllardır Ankara'da yapmak istedikleri çoğu eyleme Valinin kararını bahane ederek saldırdığını ifade etti.
Kılıçarslan, 12 Ağustos’ta da "yaşam zinciri" eylemlerinde Kolej metrosu ve civarı ablukaya alınarak dar bir alana sıkıştırıldıklarını söyledi. Kılıçarslan, "Bu kadar kadın cinayeti yaşanırken, bizim sesimizi kısmak, kadın mücadelesini toplumdan ayrıştırmak istiyorlar. Dar alanlara sıkışmak kabul edeceğimiz bir durum değildir. Kadın katillerine barikat kurmayanlar, ‘yaşamak istiyoruz, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz' diyen kadınların önüne barikat kuruyor. Kadın katilleri ellerini kollarını sallayarak dışarıda gezerken, mücadele eden kadınlar işkenceyle gözaltına alınıyor" dedi.
'BELİM DEMİRE ÇARPTI'
Polisin müdahalesinde belini demire çarptığını ve yaralandığını belirten Kılıçarslan,"İşkence ve hakarete maruz kaldık. Gazeteci ve avukat kadınları da gözaltına alındılar. Gözaltı sırasında hastaneye getirildiğimizde hukuksuz bir şekilde üst araması yapmak istediler. İzin vermeyince yine polisin işkencesine maruz kaldık. Gece yarısı hastaneden serbest bırakıldık. Hayatlarımızdan başka kaybedeceğimiz hiçbir şey yok. Mücadelemiz her zaman devam edecek. Baskılar, işkenceler, gözaltılar bize geri adım attıramaz" dedi.
'KADIN MÜCADELESİ KAZANDI'
İstanbul sözleşmesi etkin bir şekilde uygulanana, kadınlar sokaklarda tedirgin olmadan, korkmadan, arkalarına bakmadan yürüyünceye kadar mücadelelerinin devam edeceğini söyleyen Kılıçarslan, "Gücümüzü meşruluğumuzdan alıyoruz. Çünkü biz yaşamlarımızı savunuyoruz. Kimse hayatlarımıza göz dikmeyi aklından bile geçirmesin! Bütün kadınlar için mücadele ediyoruz ve bu mücadeleye bütün kadınları davet ediyoruz" diye ifade etti.
'İRADEMİZDEN VAZGEÇMEDİK'
Ankara Kadın Platformu'ndan Nazlı Buket Yazıcı ise polisin kendilerine “trafiği kapatma” gerekçesiyle müdahale ettiğini aktardı. Yazıcı, "Yaklaşık 40 dakika polisler tarafından sert ve devamlı müdahale süreci yaşadık. Gözaltına alınırken çevik kuvvet çok kötü darp uyguladı. Polis alanda 'sosyal mesafeye uyun' uyarıları yapıyordu fakat çok sayıda polisle temas kurduk. Gözaltı aracında yine sosyal mesafe kurmamız gerekirken biz aracın kapasitesinin üstünde kadınla uzun süre bekletildik. Pandemiyi göz önünde bulundurursak çok sağlıksız bir süreçti” ifadelerini kullandı.
'ORADA OLMAMASI GEREKEN POLİSTİ'
Ankara Emniyeti'nin kadın platformuna dönük 'sözde kadın platformu' açıklamasına da tepki gösteren Yazıcı," 'Sözde kadın platformu' söylemi içi boş bir söylem. Biz anayasal demokratik haklarımızı kullanmak istedik ve önümüze çıkan ilk engele yürüdük. AKP'nin yıldırma politikaları olduğunu biliyoruz. Orada polisin saldırgan, erkek- devlet tavrı bir kez daha teşhir edilmiş oldu. Orada durmaması gereken polislerdi. Polisler güvenliği sağlamak dışında çok büyük hakları olduğunu sandı ve hukuksuza kadınlara orantısız bir güçle müdahale etti. Ankara Kadın Platformu çok uzun yıllardır örgütlenen ve valilik tarafından tanınan bir platform. Ki bu böyle olmak zorunda da değil. Orada bir grup kadın, kadın arkadaşları öldürülmesin diye de, İstanbul Sözleşmesini savunmak için de toplanabilir. Burada erkek devlet zihniyetinin platformu kabul edip etmemesi bizim açımızdan önemli değil" dedi.
'DEVLET ŞİDDETİ BİZİ YILDIRAMAZ'
İstanbul Sözleşmesi'nin kadınların mor çizgisi olduğunu vurgulayan Yazıcı, son olarak şunları kaydetti: "Bu eylemin bize dönüşü ne olacak diye sorarsak; direnişimizin daha çok büyümesi olacak. Biz kız kardeşlerimiz kadın yoldaşlarımız öldürülmesin diye mücadele ettik etmeye devam edeceğiz. Erkek egemen devletin şiddeti bizi hiçbir zaman yıldırmadı yıldıramayacak. Aksine öfkemizi büyütecek.”
arı yasaklandı.