İnsan Hakları derneği'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan ETHA çalışanları şunları ifade etti:

İstanbul seçimleri yaklaştıkça iktidarın kaybetme korkusu artıyor. Bu tedirginliğini gerçeklerin üzerini kapatarak aşmak istiyor. Gerçeğin halka ulaşmasını engellemek için basın emekçileri hedef haline getiriliyor. Bunun bir parçası olarak ajansımız 15 Haziran günü akşam saatlerinde güvenlik şubeye bağlı ekipler tarafından basılarak editörlerimizden İsminaz Temel, Serdal Işık, muhabirimiz Havva Cuştan, çalışanlarımız Mehmet Acettin, Ozancan Sarı ve Atılım gazetesi ve ESP Genel Merkez çalışanı Deniz Bakır gözaltına alındı. Baskın sırasında arkadaşlarımız yaklaşık 4 saat içeride rehin tutuldu. Avukatlarımızın arama esnasında ajansımızda bulunmasına izin verilmedi. Sitemiz kapatılarak haber girişimiz engellendi. Aramada ajansımızda bulunan tüm bilgisayarlara, fotoğraf makinalarının kartlarına, hard disklerine, telefonlara ve flash disklerine el konuldu.
Ajansımız bu saldırılarla yeni karşılaşmadı elbette. Daha öncede defalarca basıldı, tüm teknik ekipmanlarımıza el konuldu, çalışanlarımız tutuklandı ve gözaltına alındı. Her seferinde kendi küllerimizden yeniden doğmayı başardık. Editörümüz Semiha Şahin ve muhabirimiz Pınar Gayıp'ın serbest bırakılmasından 3 gün sonra çalışanlarımızın gözaltına alınması, doğrudan basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına yönelik saldırı olduğunu bir kez daha göstermektedir. 
Gözaltına ve polis baskınına gerekçe olarak içlerinde sosyalistlerin de olduğu İstanbul Sokakta Gönüllerinin çıkardığı bülten gösterilmiştir. İstanbul seçimlerine ilişkin halkın görüşlerini, eleştirilerini yazmaları suç unsuru olarak ileri sürülüyor.
Geçtiğimiz hafta açıklanan yeni yargı reformunda ifade özgürlüğü kavramına onca vurgu yapan siyasi iktidar, söz konusu gerçekler kendi çıkarına ters düştüğü anda değil hakları genişletmek, her türlü temel hakkı kafa kaldıracağını bir kez daha gösterdi. İstanbul'da yeniden seçim yapılması da aynı baskıcı politikaların sonucu olarak orta yerde duruyor.
Bu şartlar altında Türkiye'de gerçeği yazmak ve gerçeğin peşinde koşmak her zaman iktidarların hedefinde olmak için yeterli nedenler arasındadır. Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı Mezopotamya Haber Ajansı, Ülkede Gündem, Yeni Yaşam gazetelerinin muhabir ve editörleri gözaltına alınarak tutuklanmış, Cumhuriyet çalışanları da dahil birçok gazeteci yıllara varan hapisle cezalandırılmıştır. Bugün Türkiye'de 200'e yakın gazeteci tutukludur. Gazeteciler mezardayken bile cezaya tabi kılınmaktadır. Yaşamını yitiren Dicle Haber Ajansı muhabiri Kadri Kaya'ya yaşamını yitirdikten 8 ay sonra ceza verilmesi bunun en somut örneğidir.
Gazetecileri tutuklayarak gerçeklerin üzerini örtemezsiniz. Ajansımız her koşulda ve şartta gerçekleri yansıtmaya, gerçeğin peşinde koşmaya devam edecektir. Ajansımız tüm bu saldılar karşısında boyun eğmeyecek, yaşanan baskılara, gözaltı saldırılarına karşın gerçekleri yansıtmaya, yayın çizgisini kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir. Gazetecilik faaliyetlerimizi engelleyemez ve gerçekleri ortadan kaldıramazsınız. Gözaltındaki arkadaşlarımızın da söylediği gibi “ETHA sokağın ve ezilenlerin sesidir, susturamazsınız.”
Sosyalist, devrimci yurtsever basın geleneğinin bir parçası olarak basın özgürlüğü için mücadelemizi geleneğimizden aldığımız güçle, dayanışmanın gücüyle sürdüreceğiz. Boyun eğmedik, susmadık, susmayacağız. İktidarın özgür basın üzerindeki baskılarına karşı gerçeklerin safında yer almayı halklarımıza karşı sorumluluk olarak görüyor ve bir kez daha iktidara sesleniyoruz: Özgür basının üzerinden ellerinizi çekin.
Demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesin, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin sesini dünyaya duyurmayı sürdüreceğiz. Basın özgürlüğünden yana olan herkesi ajansımıza yönelik bu saldırı karşısında dayanışmaya, ortak bir duruş göstermeye çağırıyoruz.
Gözaltına alınan tüm arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı ve ajansımızın tüm teknik ekipmanları geri verilmelidir. 
Özgür basın susmadı susmayacak.