Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı temsilen aile fertleri Esra Özkan Özakça, Sultan Özakça ve Beyza Gülmen tarafından ortak açıklama yapıldı.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı temsilen Esra Özkan Özakça, Sultan Özakça ve Beyza Gülmen tarafından yapılan ortak açıklamada, kendileri için girişimde bulunan Diyalog gurubuna, iyi niyetli girişimlerine teşekkür edilerek, taleplerinin hükümet yetkililerle görüşmek ya da öncelikle OHAL komisyonunda görüşülmesi olmadığını, taleplerinin işlerinin başına dönmek olduğunu açıkladılar.
DİYALOG GURUBU NE İSTEMİŞTİ
KHK ile işlerine son verildikleri için işlerine dönmek amacıyla açlık grevi başlatan ve açlık grevinin 76. gününde tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın ölüm sınırına geldiğini açıklayan Akın Birdal, Ziya Halis, Ufuk Uras ve Binnaz Toprak'tan oluşan Diyalog Grubu, Gülmen ve Özakça’nın durumunu konuşmak için hükümet üyelerinden randevu talep etmişti.
Diyalog grubu adına yapılan açıklamada, haksızlığa uğradıklarını düşünen 25 bin vatandaşın, haklarını arayabilecekleri hukuk mekanizmalarına erişim kapalı olduğu – ve hatta Türkiye’deki hukuk sistemine güvenmedikleri- için doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmalarının, üzerinde düşünülmesi gereken vahim bir tablo olduğu açıklanmış : “Bu tablo içerisinde daha da vahim olan ve acilen ele alınması gereken bir diğer konu, işlerini haksız yere kaybettiklerini düşünen ve başka hiç bir çareleri kalmadığı varsayımıyla ölüm orucuna başvuran akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın durumlarıdır. Her ikisi de şu anda ölüm orucunun 102. gününde olup, Ankara Tabip Odası doktorlarının tesbitiyle ‘ölüm riski’ ile karşı karşıyadır. Kamuoyunun önünde bu insanların ölüme terkedilmesi vicdanları yaralamaktadır.”denilmişti.
Durumları incelenmeden, ve aynı durumda olan kişilerin başvurularına cevap verilmeden, bu iki kişinin işe iadelerinin şu anda mümkün olmayabileceği ifade edilen açıklamada şöyledenilmişti; “Ancak, sorunu diyalogla çözüme kavuşturmak, örneğin, en azından OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun ilk elde Gülmen ve Özakça’nın durumlarını incelemesi karşılığında ölüm orucuna son vermelerini sağlamak pekala mümkün olabilir. Bu amaçla, geçmişte çeşitli partilere mensup milletvekilliği, parti başkanlığı ve bakanlık yapmış kişilerden oluşan, farklı görüşteki toplumsal kesimler arasında köprü kurmak üzere oluşturduğumuz Diyalog Grubu’nu temsilen aramızdan dört kişi bu konuları konuşmak üzere Başbakan Sayın Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Sayın Nurettin Canikli, ve akademik kimliğini gözönünde bulundurarak Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Nabi Avcı’dan randevu talep ettik. Bizim aracılığımızla olmasa bile devlet yetkililerinin veya uygun gördükleri bir başka aracı grubun bu iki kişiyle görüşerek acilen eylemlerini sonlandırmalarının sağlanacağını, Meclis Komisyonu’nun bir an önce tüm başvuruları ele alıp sonuca kavuşturacağını, hukuk güvenilirliğini yeniden tesis etmek üzere OHAL ve KHK düzenine son verileceğini ümit etmek istiyoruz."
AİLE: "TEŞEKKÜR EDERİZ AMA SORUNU ÇÖZMEZ"
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı temsilen Esra Özkan Özakça, Sultan Özakça ve Beyza Gülmen tarafından yapılan ortak açıklamada şu görüşlere yer verdiler:
Diyalog Grubu Hakkında Açıklamamızdır. 14 Haziran 2017 tarihinde ‘Kamuoyuna’ başlıklı ‘Diyalog Grubu’ adına açıklama veren Akın Birdal,Ziya Halis, Ufuk Uras, Binnaz Toprak’tan oluşan bir heyetin açıklamasını okuduk. Bizlerin de bu heyetten açıklamalarının basında yer alması ile ilgili haberimiz olduğunu belirtmek isteriz. Açıklamalarını okuduğumuzda gösterilen iyi niyet ve çabalarının yanında hem teknik hem içerik olarak Nuriye ve Semih’in yürüttüğü mücadele süreci hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, konuyu ele aldıkları yer itibarı ile de sürece yönelik olumsuz sonuçlar doğurabileceğine olan kaygılarımızı Sayın Akın Birdal’a önce ilgileri için teşekkür ederek ilettik.
Açıklamaları ve yürütülebilecek olası görüşmelerin Nuriye ve Semih’in talepleri doğrultusunda ilerlemesi gerektiğini paylaşıp,açıklamalarını mümkünse bu yönde değiştirmelerini talep ettik. Nuriye ve Semih ile bugün yapılan avukat görüşünde konu görüşülmüş ve düşünceleri alınmıştır. Az önce öğrendiğimiz üzere teknik hatalar giderilmiş ancak içerik kendi düşünceleri noktasında değiştirilmemiştir. Bizler de kamuoyuna bu duruma dair düşüncelerimizi aktarma gerekliliği gördük. Bizim, Nuriye ve Semih’in ailelerinin, aydın, sanatçı, doktor, akademisyen ve avukatlardan oluşan bir heyet çalışmamız olmakla birlikte, heyetimiz Nuriye ve Semih’in taleplerini görüşmek üzere randevu için bir başvuruda da bulunmuştur. Diyalog grubunun açıklamalarından anlaşıldığı kadarı ile oluşturdukları heyet, Nuriye ve Semih’in açlık grevleri için birkaç görüşme yapmak için başvuruda bulunmuşlar. Başvuru içeriklerinde Nuriye ve Semih’in OHAL Komisyonunda görüşülebilecek ilk konu olabilecekleri bununla birlikte açlık grevini bırakabilecekleri talebi yer almaktadır. Biz Nuriye ve Semih’in aileleri olarak 15 Mayıs 2017 tarihinde açlık grevinin 69.gününde saat 14.30’da Çankaya Köşkünde Nurettin Canikli ve Yasin Aktay ile bir görüşme gerçekleştirdik. Görüşmede tarafımıza Nuriye ve Semih’in OHAL Komisyonunda ilk görüşülecek konu olmaları talebi gelmiş, açlık grevini bu şekilde sonlanması istenmişti. Bizler bunu Nuriye ve Semih’e aktardığımızda ‘Tam 70 gündür OHAL Komisyonu için değil, işlerimiz için açız’ cevabını almış ve bunu iletmiştik,bizlere diyalog içerisinde kalalım denmiş ardından 6 gün sonra evimize saldırılmış, Nuriye ve Semih hukuksuzca tutuklanmıştı. Komisyon ve misyonu tartıştırılmıştı. Bu taleplerle yapılacak yeni görüşmeler sürecin 1 ay öncesinde yapılan zaten tüketilmiş bir süreci işletecek acil ve hayati olan durumu yokuşa sürecektir. Nuriye ve Semih de, tek taleplerinin zaten ellerinden haksızca alınmış işleri olduğunu, bunun dışında bir talepleri olmadığını ifade etmişlerdir. Nuriye ve Semih’in aileleri olarak dünya kamuoyunda dahi sahiplenilen haklı taleplerini hükümet kanadına iletmek isteyen yukarıda bahsettiğimiz kendi oluşturduğumuz heyet dışında oluşturulan grup ve çalışmaların bizler açısından bağlayıcılığı bulunmadığını kamuoyu ile paylaşır, artık hayati bir noktaya gelmiş direnişin haklı ve meşru taleplerinin yükseltilmesinin bu direnişe katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.
Elbette bu çabalar iyi niyet içeren çalışmalar olmakla birlikte Nuriye ve Semih’e danışma gerekliliği görülmediği, sürece ilişkin bilgi sahibi olunmadığı için olumsuz sonuçlar doğurabileceği endişesi ile birlikte bu sonuçların altından kalkmanın çok daha zor ve vahim olduğu düşüncesindeyiz. Kendilerine de ifade ettiğimiz gibi iyi niyet ve çabaya teşekkür eder, bu oluşumun başından temsiliyeti olmadığı itibarı ile görüşme yapmalarının bir anlam ifade etmediğini kamuoyu ile paylaşırız.”