16 Mart 1988 günü elma kokusuyla başlayan ve binlerce insanın kimyasal ile öldürüldüğü Halepçe Katliamı’nın üzerinden tam 32 yıl geçti. Katliamda 5 binden fazla insan yaşamını yitirdi, 7 bin insan yaralandı.
En az 5 bin kişinin zehirli gazlarla öldürüldüğü Halepçe Katliamı, İran-Irak savaşı döneminde Saddam Hüseyin tarafından 1986-1988 yılları arasında Kürtlere karşı El-Enfal Harekatı adını verdiği soykırım operasyonunun sonucu olarak yaşandı. 1988 Mart ayında İran ordusu, peşmergelerle iş birliği yaparak Kürtlerin yaşadığı Halepçe kasabasına girdi ve Halepçe’de isyan başladı. Saddam Hüseyin de Korgeneral Ali Hasan al-Majid al-Tikriti’ye (Kimyasal Ali) zehirli gaz bombalarını kullanma emri verdi. Irak-İran sınırında bulunan Halepçe’de 16 Mart 1988’de eşine az rastlanır bir katliam yapıldı. Elma kokusu olan zehirli gaz bombalarını taşıyan 8 MiG-23 uçağı Halepçe’yi 3 gün boyunca bombaladı.
5 BİNDEN FAZLA KİŞİ ÖLDÜ, 7 BİN KİŞİ YARALANDI
Saldırıda, Halepçe’de yaşayan Kürtler, İran askerleri ve peşmergelerle birlikte 5 binden fazla insanın öldüğü, 7 binden fazla insanın da yaralandığı açıklandı. Ancak Irak Savaşı’ndan sonra bölgeye giren yabancılar tarafından bu rakamın daha da büyük olduğu belirtildi. 75 bin civarında nüfusu olan Halepçe’nin büyük bölümü bu saldırıdan sonra boşaldı. On binlerce kişi yakınlarının cesedini dahi toprağa veremeden, İran ile Türkiye’ye geçmeye çalıştı. Çok sayıda kişi de yolda ya da yerleştirildikleri kamplarda açlık ve susuzluktan yaşamını yitirdi. Yıllar içerisinde Halepçe’den göç eden insanların çocuklarının sakat doğduğu ve sağ kalarak gaza maruz kalanların ise çeşitli hastalıklara yakalandıkları görüldü.
HER YERDE YÜZLERCE İNSAN YANMIŞ HALDE
Katliamdan sonra Halepçe’ye giden gazetecilerin objektiflerine yansıyan görüntüler trajedinin boyutunu gösteriyordu. Çoğu kadın ve çocuk olmak üzere evlerin avlularında, kapıların eşiklerinde römorkların içinde, tarlaların ortasında ve yolların kenarında yanmış yüzlerce ceset vardı. Katliamdan sonra Halepçe’ye ilk gidenlerden Ramazan Öztürk’ün çektiği fotoğrafta bombardıman sırasında oğlunu alıp kaçmak isterken bir merdiven başında düşüp yaşamını yitiren Ömer Xawir yer alıyordu. Bu fotoğraf Halepçe trajedisinin de sembolü olmuştu. Bu fotoğraftan sonra Halepçe’de Ömer Xawir’in büstü de yapıldı. Fotoğrafın sahibi Ramazan Öztürk, yıllar sonra Halepçe’ye gidip büstü yapan heykeltıraşa “Neden Ömer Xawir?” diye sorduğunda heykeltıraş da “Ömer Xawir ölürken bile çocuğuna ağırlığını vermemek için kolundan destek almış. Son nefesini verirken bile o koruma duygusuyla, babalık duygusuyla hareket etmiş” diyor.
“KOŞUYORMUŞ GİBİ HIZLI HIZLI NEFES ALIYORDUK”
Evlerinin sığınağında saklanan Halepçeli genç bir kadın, “Önce helikopterler geldi, sonra uçaklar. Bir bir atıldı bombalar. Başlangıçta çöp gibi kötü bir kokuydu. Sonra elma kokusu gibi güzel bir kokuya dönüştü. Ardından yumurta gibi koktu. Dışarı baktım. Çok sessizdi, ama hayvanlar ölüyordu. Koyunlar ve keçiler ölüyordu. Gözlerimiz gittikçe kızarıyordu ve bazılarımızın gözleri yaşarıyordu. Kaçmaya karar verdik. İneğimiz bir köşede yatıyordu. Koşuyormuş gibi hızlı hızlı nefes alıyorduk. Sonbahardaymışız gibi ağaçların yaprakları dökülüyordu. Her tarafta insanlar ölüyordu. Bir çocuk daha ileri gidemeyecek duruma geldiğinde korkudan çılgına dönen ebeveynleri çocuğu yolun kenarında bırakıyorlardı. Aynı şekilde yaşlılar da bırakılıyordu. Koşuyorlar, nefes alamaz duruma geliyorlar ve ölüyorlardı” diye anlatıyordu.
KATLİAM, 2010’DA SOYKIRIM OLARAK KABUL EDİLDİ
Enfal Harekatı kapsamındaki uygulamalar ve Halepçe Katliamı Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin Roma Statüsü’ne göre yapılan soykırım tanımına da uyuyor. Bu nedenle Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra Halepçe Katliamı, 1 Mart 2010 yılında Irak Yüksek Ceza Mahkemesi tarafından “Soykırım” olarak kabul edildi. Sonraki süreçte Irak Meclisi ve Irak Kürdistan Bölgesi Meclisi de Halepçe’yi soykırım olarak tanımıştır. Bugün Halepçe’nin içinde yer aldığı Enfal Katliamı da Norveç, İsveç ve İngiltere tarafından “Kürt soykırımı” olarak kabul ediliyor. Türkiye’de de Enfal ve Halepçe katliamının TBMM tarafından soykırım olarak karar altına alınması amacıyla kanun teklifleri veriliyor.
Kaynak:Pirha