Hasankeyf Koordinasyonu bir bildiri yayınlayarak, “henüz geç kalınmış değil. Hasankeyf ve Dicle Vadisi birlikte mücadele edersek kurtulur’dedi.
NECDET ÖZSAYGIN
Hasankeyf Koordinasyonu tarafından yapılan çağrıda şöyle denildi:
“Hasankeyf ve Dicle vadisi bize sesleniyor.
Bu bildiriyi 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf ve milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan Dicle vadisi olarak yazıyoruz..Yazmamızın tek amacı da kendi çığlığımıza ses olmanızdır.Butarih,bu doğa senin ve benim Dicle nehri hepimizin Hasankeyf tüm insanlığın.Ilısu Barajının durdurulması,Hasankeyf ve Dicle vadisinin tüm sakinleriyle yaşatılması hepimizin görevi.
Birkaç şirketin daha fazla para kazanması uğruna ve hükümetin tahakküm politikalarını geliştirmesi için coğrafyamızın kalbini söküp atmalarına izin vermeyelim.
Hiçbir şey değişmesede çocuklarımıza, torunlarımıza gururla Hasankeyf konusunda anlatabileceğimiz bir anımız tarihe geçecek bir mücadelemiz kalsın.
Ilısu Barajı Tümüyle Su Tutarsa ne mi Olacak?
Baraj göl sınırları içerisinde tarih öncesi dönemlerden izler taşıyan ve büyük bir çoğunluğu kazılmamış 289 höyük Hasankeyf ile birlikte risk altında.
Baraj gölü oluşursa büyük bir bölgede iklim değişecek.Sağlık sorunları artacak.Yaklaşık 80 bin insan evlerinden ayrılmak zorunda kalarakgeçmişinden ve geleceğinden koparılacak.
Irak’ın içme suyu temininde ciddi sorunlar çıkacak. UNESCO Dünya mirası listelerinde olan ve Ortadoğunun en büyük sulak alanı olarak Mezopotamya sazlıklarının (Ahvar)suyunda ciddi azalma olacak.İran’a kadar uzanacak bir tozbulutu oluşacak.
İlk Yerleşimin12 bin yıl önce gerçekleştiği Hasankeyf Anadolu ve yukarı Mezopotamya da Ortaçağa ait bütünlüğünü koruyabilen tek kent Pers İmparatorluğu ile Roma’lılar için ileri karakol,Süryani piskoposluğunun başkenti,Doğu ülkelerine özgü hıristiyan kiliselerinin ilk merkezi Artukluların başkenti,Hasankeyf günümüze ulaşamamış.bir çok kültürün ilerini taşıyor.
UNESCO Dünya mirası kriterlerinin onda dokuz’unu Karşılayan nadir alanlarından biri günümüze kadar keşfedilen 550 kültürel ve tarihi varlık bulunduran Hasankeyf Avrupa’nın ‘’En tehlikede olan 7 kültür mirası’’ arasında.
Ne yaptılar?
Ilısu Barajı ve Hidroelektirik santralinin (HES)temel atma töreni 5 ağustos 2006’da gerçekleştirilsede finansman sağlayan devletlerin çoğu barajın zararlarını gözönünde bulundurarak 2009’da geri çekildi. Halkbank, Akbank ve Garanti bankasının kredileriyle inşaat 2010’da başladı.
Ilısu projesinde ulusal ve uluslararası bir çok sözleşme ve yasa hiçe sayıldı.
Projenin ÇED raporu dahi yok.1978’de arkelojik sit alanı olarak ilam edilmesine rağmen korunması için gerekli hiçbir bir çalışma yapılmadı. Kazılması gereken yerlerin en fazla %10’u kazılabildi.
Yedi anıt yüzyıllardır bulundukları bağlamdan koparılarak yeni Hasankeyf yerleşkesine taşındı.2017’de kayalar dinamitlendi.200’den fazla mağara ve tarihi vadi harfiyatla dolduruldu.
Hasankeyf ve Dicle vadisini kurtarmak için geç değil
Milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan Dicle vadisinin yok olmaması,canlı bir varlık olan Dicle nehrinin de kendi suyunda boğulmaması,nesli daha yok edilmemiş onlarca tür için geç değil.Bazı eserleri taşınmış ve kale etrafında devasa set örülmüş olsa bile geç değil.Baraj kapakları kapatılsa baraj gölü dolsa da Hasankeyf için geç değil.
1980’lerden itibaren sular altında kalacak denirken,bugün Hasankeyf ve Dicle vadisi 1988’den beri baraja karşı çıkan ulusal ve uluslararası onlarca kuruluş ve milyonlarca insanın verdiği tepki sonucu hala ayakta.25 Temmuz’da Ilısu barajının su tutmaya başladığını öğrensek de bu proje daha önce olduğu gibi tekrar durdurulabilir.
Bu talepler 12 bin yıllık tarihin kazısı bile yapılmamış tarihi höyüklerin baraj yüzünden daha bozulmamış ekosistemlerin, kuşun, balığın,doğanın çığlığıdır.Hasankeyf ve Dicle vadisi bu çığlığa ses olacağınıza canı gönülden inanıyor.Unutmayın Hasankeyf ve Dicle sadece taşınan o 7 eser değil.İnanın Dicle vadisini ve Hasankeyfi kurtarabiliriz.Hayalperest değiliz.
Hasankeyf ve Dicle Vadisi kadar gerçeğiz!