1954 doğumlu Hayrettin Eren 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 21 Kasım 1980’de babasına ait otomobille Haşim İşcan geçidine geldi. Burada gözaltına alınarak Karagümrük Karakolu’na götürüldü.
Cumartesi Anneleri, 713. kez Hayrettin Eren için buluşacak.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
"26 yaşındaki Hayrettin Eren bir arkadaşı ile birlikte, 21 Kasım 1980 tarihinde İstanbul Saraçhane’de gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu’na oradan da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.Hayrettin Siyasi Şube’nin alt katındaki hücrede ağır işkence altındayken, kapıda bekleyen annesine “Gözaltında böyle biri yok" denildi.
Onu gözaltına alınırken, karakolda tutulurken ve siyasi şubede işkencedeyken gören tanıklar vardı ama Hayrettin’in gözaltına alındığı bugüne kadar inkâr edildi.
38 yıldır devleti yönetenler Hayrettin Eren’in akıbetini gizleyerek, onu kaybedenleri cezasız bırakarak 12 Eylül zihniyetini devam ettirdi.Sizi de Cumartesi Anneleri’nin sesini çoğaltmaya çağırıyoruz.
Tarih: 24 Kasım 2018 Cumartesi
Saat: 12.00
Yer: Galatasaray Meydanı
Hayrettin Eren, 1970’li yıllar boyunca sosyalist hareket içinde yer aldı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 21 Kasım 1980’de babasına ait otomobille Haşim İşcan geçidine geldi. Burada gözaltına alınarak Karagümrük Karakolu’na götürüldü.
Ailesi, gözaltı olayını öğrenince gittiği Karagümrük Karakolu’ndaki gözaltı defterinde Hayrettin Eren’in adını gördü. Karakol yetkilileri Hayri ve aynı operasyonda yakalanan 8 kişinin Gayrettepe'deki Siyasi Şube'ye götürüldüğünü söyledi.
Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren, Gayrettepe'deki polis binasına gittiğinde kapıdaki polisler ona “Burada Hayrettin Eren diye biri yok, gözaltına alınmadı" dedi. Ancak Elmas Eren siyasi polis karargahının bahçesinde otomobillerini gördü. "İşte arabamız burada, oğlum da burada olmalı" diye ısrar edince oradan tartaklanarak uzaklaştırıldı.
Elmas Eren, Karagümrük Karakolu'na döndüğünde gözaltı defterinde Hayrettin Eren'in adının yazılı olduğu sayfanın yırtılıp yok edildiğini gördü. Tekrar Gayrettepe'ye gittiğinde artık otomobilleri de orada değildi.
Hayrettin Eren ile birlikte gözaltına alınan 8 kişi çıkarıldıkları askeri mahkemelerde Hayri'nin de kendileriyle birlikte olduğunu, onun da kendileriyle birlikte yargılanması gerektiğini söylediler, ancak hiçbir yanıt alamadılar.
Ailesinin başvurduğu tüm makamlardan “Hayrettin Eren gözaltına alınmadı” cevabı aldı. Oysa onu günlerce Gayrettepe'deki siyasi şubede görenler var. Tanıklar Hayri'nin günlerce ağır işkencelerden geçirildiğini anlattı. Mahkemeler tanıkların ifadelerini bile almadı.
yıllar boyunca Eren ailesine Hayrettin Eren adına seçmen kağıtları ve askerlik celbi gönderildi. Eren’in babası geçen yıl hayatını kaybettiğinde veraset ilanı çıkarmak isteyen aileye “Hayrettin nerede?” diye soruldu. Açılan dava sonucu mahkeme bu yıl gaiplik kararı verdi.
Annesi 2014 ‘te anlatıyor
12 Eylül 1980 darbesi sonrası gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan oğluyla ilgili, dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve İstanbul Gayrettepe 2. Şube’de görevli polisleri suçluyor.
Araba tamiri için evden çıktı
Anne Elmas Eren’in anlatımlarına göre, oğlu Hayrettin Eren gözaltına alındığında 26 yaşındaydı. 1980 yılının 21 Kasım günüydü. Hayrettin, 34 F 6798 plakalı Murat 124 marka arabasını tamire götürmek için evden çıktı. “İki üç gün geçti, gelmedi. Araştırmaya başladık. Babası kahvede gözaltına alındığını duydu. Eve geldi, nasıl içeri aldık aklıma geldikçe çıldırıyorum. O kadar kötü olmuştu” diye konuşuyor anne Eren.
‘Gayrettepe 2. Şube'ye götürüldü’
Eren ailesi, çocuklarının Saraçhane’de Ahmet Öztürk ve altı arkadaşıyla gözaltına alınarak, Karagümrük Polis Karakolu’na götürüldüğünü öğrenmiş. Hemen karakola giden anne Eren o günleri şöyle anlatıyor:
“Karagümrük Karakolu’na gidip takip ettiğimizde şubeye götürdüklerini söylüyorlar. Gayrettepe Şube’ye gidiyoruz, ‘Öyle biri yok, biz de arıyoruz, bulamıyoruz’ diyorlar. Tekrar Karagümrük’e geliyoruz. ‘Yok’ diyorlar. ‘O yanlışlık oldu' diyor ardından da gözaltı listesinin olduğu defterin bir sayfasını yırtıyorlar."
‘Kasım ayıydı, pusluydu’
"Çıldırıyorum. O zamanlar böyle değildim. Gençtim. Elim, ayağım tutuyor. İstanbul kazan ben kepçe dolaşıyorum. Gittim bir gün şubenin önüne. Kasım ayıydı. Kasım ayında puslu, çamurlu havalar oluyor. Kapıdaki görevliye ‘Hayrettin Eren’in annesiyim, burada diyorlar’ dedim. ‘Teyzeciğim ben sana haber getiririm' dedi. Gitti, iki dakika durdu durmadı, bir kahkaha ki yırtıyor ortalığı. Geldi, ‘Yok, yok teyzeciğim’ diyor ama çocuk ‘yok’ diyemiyor gülmekten. 'Oğlum niye alay ediyorsun' dedim. Cevap vermedi."
‘Arabamızı gördüm’
"Arkama baktım, iki üç araba duruyor, bizim araba da orada. ‘Oğlum sen, Hayrettin yok, dedin ama arabamız burada duruyor’ dedim. Gri elbiseli şapkası inik biri geldi. ‘Ne arıyorsun’ dedi. ‘Oğlum burada, arabamız bu’ dedim. Plakayı almışlar. Plakası yok fakat vurulan yerden, içindeki dekordan tanıdım arabamızı. Sağ kolumdan itti beni. Dört ayak durdum. Ellerim çamurlandı. Kalktım bir ellerime baktım, bir polise... ‘Teyze başını derde sokma’ dediler. Kovdular beni, eve geldim. Çıldırıyoruz, ne yapacağımızı bilemiyoruz.”
Ankara’ya gitti sonuç aynı
Elmas Eren, son çare olarak Ankara’ya gitmiş. Adalet ve İçişleri Bakanlığı’na, Genelkurmay Başkanlığı'na ve Meclis’e giderek oğluyla ilgili bilgi almak istemiş. Eren “Kaç sefer gittik. Hep kovulduk” diyor.
Oğlu Faruk’un tutuklanması
Anne Elmas, baba Kemalettin, çocukları Cemile, İkbal ile Faruk Eren, nereye başvurdularsa Hayrettin’in akıbetiyle ilgili bir netice alamamışlar. Aradan iki yıl geçmiş, bu kez Hayrettin’in kardeşi Faruk gözaltına alınarak tutuklanmış.
Aile için zor günler başlamış. Bir taraftan kayıp oğullarını ararlarken, diğer taraftan cezaevindeki Faruk'u ziyaretlerde yalnız bırakmamışlar.
Kenan Evren ile görüşemedi
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in 1983’te Kurban Bayramı’nda Balıkesir’in Erdek İlçesi’ni ziyaret edeceğini öğrenen Elmas Eren, çocukları cezaevinde olan bir grup aileyle ilçeye gitmiş. Kenan Evren kendileriyle görüşmeyi kabul etmeyince, hazırladıkları dilekçeyi ismini hatırlamadığı bir emniyet amirine vermişler.
Emniyet amirinin, dilekçelerini Kenan Evren’e ileteceğine dair kendilerine söz verdiğini belirten annne Eren şöyle devam ediyor: “Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum. Çarşaf gibi üç dört yazı geldi. ‘Biz de arıyoruz, bulamıyoruz, siz bulursanız bize haber verin.’ Ben zaten oğlumu arıyorum. Bulsam niye haber vereyim. Çıldırdım.”
Başbakan Erdoğan’a anlattı
Elmas Eren, en son 12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesi Dolmabahçe’de “Cumartesi Anneleri” ile buluşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a derdini anlatmış. Anne Eren, Erdoğan’a gençlik yıllarını hatırlattığını söylüyor ve görüşmeyi şu sözlerle aktarıyor:
“O zamanlar Hasköy’de oturuyorduk. Başbakan’a ‘Sen bizim mahallenin çocuğusun. Sen Kasımpaşa’da otururdun, Hayrettin Hasköy’de. Mezarlıkta top sahası vardı. Siz Kasımpaşaspor’u kurdunuz, bizimkiler 50. Yıl’ı kurdular. Beraber maç yapıyordunuz’ dedim. Gülümseyerek kafasını salladı.”
Eren, görüşmede bulunan gazetecilerin “Hayrettin Eren’i tanıyor musunuz” sorusuna Başbakan’ın “Hayır” yanıtı verdiğini belirtiyor.
‘Her yıl askere çağırdılar’
Hayrettin Eren, her yıl celp dönemlerinde askere çağrılmaya başlamış. Anne Eren, “Her Allah’ın Temmuzunda evimize bir asker gelirdi. Oğlumun firarda olduğunu, askere gelmesi gerektiğini söylerdi” diyor. Başbakan Erdoğan ile görüşmede bunu da anlatmış. Görüşmenin ardından oğlu bir daha askere çağrılmamış.
Nüfus Müdürlüğü: Cüzdanınız yenilenmeli
Askerlik çağrıları bitmiş ama bu kez Eren ailesinin evine Avcılar Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğü'nden Hayrettin Eren adına belge gönderilmeye başlamış. O belgede Hayrettin Eren'den, nüfus cüzdanında TC kimlik numarası olmadığı ve bunun düzeltilmesi için Nüfus Müdürlüğü'ne başvurması isteniyormuş. Anne Eren, belgeye tepki gösteriyor.
‘Ağar ve Evren’i suçluyorum’
Elmas Eren, oğlunun gözaltında kaybedilmesiyle ilgili olarak öncelikle Mehmet Ağar’ı suçladığını belirtiyor. Eren, “Kenan Evren oradan emrediyor ama vur dediyse öldür demedi adam. Mehmet Ağar, Uğurgil bir de Kemal vardı. Bu üçünü suçluyorum”ifadelerini kullanıyor.
‘Eski polisler tanıklık yapsınlar’
Anne Eren’in şimdi tek bir isteği var: Oğlunun akıbetini öğrenmek. Bunun için de o dönem Gayrettepe 2. Şube’de görev yapan eski polislere çağrıda bulunuyor: “Eğer ki, oğlumun nerede olduğunu biliyorlarsa veyahut ‘o zaman biz aldık’ derlerse bundan daha büyük bir sevap yapmazlar. Gelip şahitlik yapsalar çok memnun olurum yahut oturdukları yerden bilgi verseler. Şimdi Mehmet Ağar’a söylesem burnunu kıvırır gider.”
Soruşturma açıldı, dava yok
Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, hukuk mücadelesiyle ilgili bilgiler veriyor. İkbal Eren’in anlatımına göre, babası Kemalettin Eren 1986’da savcı Enver Özdemir’e suç duyurusunda bulundu. Bir sonuç çıkmadı. İkbal Eren, o yıldan beri bir notu sakladığını anlatıyor. Notta “1986/15213, soruşturma 86/382” yazılı, altında da Enver Özdemir ismi. Kardeş Eren, ağabeyinin akıbetiyle ilgili yeniden başvuruda bulunacaklarını hatırlatıyor. Emniyet’e, Genelkurmay’a, Hayrettin Eren’in durumuyla ilgili başvuruda bulunmuşlar. Şimdi gelecek yanıtı bekliyorlar.
Cumartesi Annesi Elmas Eren
Anne Elmas Eren, İnsan Hakları Derneği’nin kurucularından biri. Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılında çocuklarının akıbetini sormak için bir araya gelerek oturma eylemi başlatan 'Cumartesi Anneleri'nin yanında yer aldı. Fırsat buldukça eyleme katılarak destek verdi. Yaşayan en yaşlı Cumartesi Anneleri’nden biri. Yaşadıkları ve oğlunu bulmak için verdiği mücadeleyle Cumartesi Anneleri’nin sembollerinden. Son yıllarda yaşadığı sağlık sorunlarından dolayı artık Cumartesi Anneleri'ne katılamadığını belirtiyor. Yerine her Cumartesi günü çocuklarından biri gidiyor.
Kaynak: Al Jazeera