HDK 12. Genel Kurulu İstanbul Kongre Merkezinde başladı. Çok sayıda kentten delegelerin bir araya geldiği kongrede, yeni eş sözcüler, genel yürütme kurulu ve genel meclis üyeleri belirlendi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 12. Genel Kurulu İstanbul Kongre Merkezinde başladı. Çok sayıda kentten delegelerin katılımıyla başlayan genel kurul salonuna Türkçe, Kürtçe, İtalyanca, Ermenice'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda dilde "Hoşgeldiniz" yazısı sinevizyona yansıtıldı.
"Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim. Örgütlü ve özgür toplumla yeni yaşamı kuralım" şiarıyla toplanan HDK Genel Kurulu, Tülay Hatimoğulları, Erdoğan Yılmaz, Mert Kavaklı, Gurbet Aydoğan ve Sedat Şenoğlu'nun divana seçilmesiyle başladı.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanları Özlem Gümüştaş ve Şahin Tümüklü, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, KESK EŞ Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, HDP milletvekilleri, 78'liler Girişimi, Demokratik Alevi Derneği, DİSK/Dev Yapı-İş, Dostluk ve Kültür Derneği( DKDER),Tüm Emekliler Sendikasının katıldığı genel kurul, saygı duruşunun ardından, HDK'nin kuruluş ve mücadele sürecini anlatan sinevizyon gösterimiyle başladı.
HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları divan adına kongre açılış konuşması yaptı. Arapça selamlamayla konuşmasına başlayan Hatimoğulları, HDK'nin ezilen ve sömürülenlere, haksızlıklara karşı adil, özgür, eşit bir dünya tahayyülünü büyüttüğünü söyledi. HDK'nin kuruluş felsefesinin egemenlerin iki blokuna karşı üçüncü yolu inşa etmek olduğunu söyleyen Hatimoğulları, bütün farklılıklarıyla bir araya geldiklerini belirtti. Kapitalist emperyalist sistemin varoluşsal krizine değinen, ekonomik, sosyal, askeri, ekolojik krizin derinleştiğini kaydeden Hatimoğulları, sistemin kendisini yeniden inşa ederken en ağır yükünü, kadınlara, işçilere, emekçilere, gençlere, çocuklara ödettiğini söyledi.
Sistem kendi krizinden çıkış yolu ararken iki dünya savaşına neden olduğunu hatırlatan Hatimoğulları, savaşların, çatışmaların bölgesel düzeyde arttığını, uluslararası emperyalist güçlerin bu çatışmaları sürdüğünü kaydetti. Irkçı, milliyetçi, otoriter rejimlerin arttığını, krizi bu şekilde yönetmeye çalıştıklarını belirten Hatimoğulları, AKP-MHP iktidarının da dünyadaki bu gelişmelere paralel ilerlediğini söyledi. AKP'nin iktidara geldiği süreçte neoliberal politikaları uygulamak için iktidara geldiğini hatırlatan Hatimoğulları, işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı arttıkça iktidarın direnişleri engellemek için sermayeyle el ele verdiğini söyledi. Kadınlara yönelik şiddetin de bu dönemde arttığını kaydeden Hatimoğulları, AKP iktidarının yaratmak istediği yeni muhafazakar sistemin kodlarını kadınlar üzerinden kurmaya çalıştığına işaret etti.
Başörtüsü düzenlemesi, İstanbul Sözleşmesinden çıkılması, LGBTİ+'lara yönelik saldırıların bu süreçte gündeme geldiğini belirten Hatimoğulları, göçmenlerin sorunlarına, küresel ölçekte yaşanan iklim krizi, gençliğin yaşadığı işsizlik, yoksulluk, geleceksizlik dayatması, uyuşturucu ticareti, bağımlılığın artmasına değindi, faşizme karşı mücadelede, eskiyi yıkıp yeniyi kurmada en dinamik kesimin gençlik olduğunu belirtti.
Kürt halkı üzerindeki siyasal ve kültürel soykırım, Kuzey ve Doğu Suriye'yi statüsüz bırakma çabaları, sınırların ötesindeki saldırılara işaret eden Hatimoğulları, Rojava modelinin yayılmasının emperyalist güçlerle birlikte engellenmeye çalışıldığına dikkat çekti. Kara harekatı tehdidine de dikkat çeken Hatimoğulları, yok edilmek istenen Rojava modelinin sadece Kürt halkı değil bölgedeki tüm halklara umut olduğunu, emperyalist güçlerin bu nedenle bu modele saldırdığını vurguladı.
Ekonomik kriz, yoksulluğun kapitalizmin yapısal krizinin yanı sına savaşa ayrılan bütçe olduğunu, Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmemesinin demokrasi sorununun temeli olduğunu söyleyen Hatimoğulları, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması mücadelesinin önemine işaret etti.
İşçi ve emekçilerin, yoksulların direnişlerini hatırlatan Hatimoğulları, bu direnişlerin birleşmesi sorununa işaret ederken, bu direnişlerin bu sisteme biat edilmeyeceğini, emeğin hakkı için mücadele edecek güçlerin canlı olduğuna işaret ettiğini belirtti.
Kadınların İran'da başlayan, Ortadoğu, Türkiye ve tüm dünyaya yayılan isyana değinen Hatimoğulları, İran'da katledilen Jîna Mahsa Amini'yi andı. Türkiye ve Kürdistan'da kadınların pandemi döneminde dahi sokağa terk etmediğini hatırlatan Hatimoğulları, Alevi halkının mücadelesini hatırlattı, HDK'nin buralara yüzünü dönmesi gerektiğini vurguladı.
Örgütlenme ihtiyaçları, bürokratik anlayışlardan uzaklaşmanın, yeniden kurucu inşa sürecinin önemine işaret eden Hatimoğulları, "Ezilenlerin özgürlük ve demokrasi mücadelesi kitlelerin öz örgütlülüğü, özyönetimci anlayışı inşa edilerek başarı elde edilebilir" dedi. Faşizme karşı mücadeleyi, toplumsal örgütlenmeyi esas hale getirmenin önemine vurgu yapan Hatimoğulları, mücadele eden toplumsal kesimlerle HDK'nin ilişki kurması ihtiyacına dikkat çekti.
"Yeni toplumsal hareketler kendini dayatıyor, büyük insanlık yolunu arıyor" diyen Hatimoğulları, Türkiye'de egemenlerin yüz senedir dayattığı iki tarihsel blokuna karşı üçüncü yolu inşa mücadelesini sürdüreceklerini vurguladı.
Dün yapılan HDK 12. Kadın Konferansı sonuç bildirgesinin okunmasının ardından Kurul'a gönderilen mesajlar okundu.
'ŞENYAŞAR AİLESİ İÇİN ADALET HERKES İÇİN ADALET'
HDK 12. Genel Kuruluna 692 gündür Urfa Adliyesi önünde adalet mücadelesi yürüten Şenyaşar ailesi mesaj gönderdi. İki yıla yakındır onurlu, adaletli bir yaşam için Urfa Adliyesi önünde nöbet tuttuklarını hatırlatan Şenyaşar ailesi, "Devleti yönetenler sesimizi duymasa da dünya annenin adaletsizliğe karşı çığlığını duydu. Biz olağanüstü bir şey yapmadık. İnsan olmanın gereğini yaptık. İnançlıyız kararlıyız adalet gelmeden mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Şenyaşar ailesi için adalet, herkes için adalet" dedi.
TUNCEL: FAŞİZME, TECRİDE, ERKEK EGEMEN KAPİTALİST SİSTEME KARŞI MÜCADELEYİ KAZANACAĞIZ
Sincan Kadın Hapishanesinden Aynur Aşan, Zeynep Ölbeci, Zeynep Karaman adına Sebahat Tuncel'in mesajı okundu. Seçim arifesine denk gelen genel kurulda Türkiye halkalarının ihtiyaç duyduğu değişim, demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet ve barış taleplerine cevap verecek güçlü bir öncülüğü açığa çıkarmak gerektiğini vurgulayan Tuncel, "Halk iktidarını kurma inisiyatifini geliştirecek bir örgütlülüğü, demokratik ulus perspektifi ile hayata geçirme zorunluluğu ile karşı karşı olduğumuz bir dönemde HDK en geniş toplumsal kesimi harekete geçirme ve faşist iktidar blokuna karşı en geniş halk muhalefetini örmek durumundadır. Türkiye ve Kürdistan halklarının eşit, özgür ve demokratik geleceğini kurmak bizim ellerimizde. Bu nedenledir ki iktidar bu halk muhalefetini, devrimci muhalefeti bastırmak için devletin tüm zor aygıtlarını devreye koymuş durumdadırlar. HDP'nin kapatılma girişimi Kürt siyaseti yönelik gözaltı ve tutuklama furyası, kayyum siyaseti bu korkunun sonucudur" dedi.
AKP iktidarının 2015'ten bugüne Kürt siyasetine karşı sistematik devlet şiddeti uyguladığını, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde mutlak tecrit uyguladığını, "düşman hukukunun" devreye konulduğunu kaydeden Tuncel, "Türkiye hızla demokratik hukuk düzeninden koparak mafya düzenine hapsediliyor. Yolsuzluk, yoksulluk, yozlaşma, çürüme tüm toplumu nefessiz bırakmış durumda. Bu gidişata dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile" diye vurguladı.
Tuncel mesajına şu şekilde son verdi: "Siz dışarıda bizler içeride faşizme, tecride, hukuksuzluğa, zorbalığa, zulme, erkek egemen kapitalist sisteme karşı mücadelemizi yükselteceğiz ve kazanacağız. Bu inançla tüm genel kurula katılan yoldaşları kadın yoldaşlığının güzelliği ve coşkusu ile selamlıyoruz. Jin, jiyan, azadî."
Tuncel'in mesajının ardından delegeler, "Jin, jiyan, azadî", "Kadın, yaşam, özgürlük" sloganlarını attı.
Genel kurul, örgütlenme komisyonunun raporunun okunmasının ardından delegelerin siyasal ve örgütsel duruma ilişkin konuşmalarıyla devam etti.
Konuşmalarda, HDK'nin üçüncü cephe siyasetine özel vurgu yapıldı.
TÜMÜKLÜ: FAŞİZM AKP-MHP İLE GELMEDİ
ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, ideolojik belirsizlikler, sapmaların yaşandığı bir süreçten geçildiğini belirtti. AKP-MHP ile faşizmin geldiği değerlendirmesinin yanlış olduğunu kaydeden Tümüklü, son yüz yılın faşist rejiminin daha saldırgan uygulayıcısıyla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
'AKP-MHP'DEN KURTULALIM NE OLURSA OLSUN ANLAYIŞI YANLIŞ'
"AKP-MHP'den kurtulalım da ne olursa olsun" anlayışını eleştiren Tümüklü, ikinci yüzyılda cumhuriyeti demokratikleştirme fikrine yönelik eleştirilerini de dile getirdi. "Kürtler, Aleviler, işçi sınıfı, kadınlar, gençler bu cumhuriyetten ne gördü ki biz bu cumhuriyeti demokratikleştireceğiz" sorusunu soran Tümüklü, restorasyoncu burjuva çizgisi karşısında uzlaşmalar, uyumlulaştırma pratiklerinin savrulmalara yol açtığını vurguladı.
'YENİ YAŞAM İDDİASINI HAYATA GEÇİRMELİYİZ'
Esastan asla vazgeçilmemesi gerektiğini kaydeden Tümüklü, "Biz ne seçimle var olduk, ne onların dolgu malzemeleriyle. Bugün bu coğrafyada 100 yıldır, Madteos Sarkisyandan Mustafa Suphilere, Ulaş Bardakçı'dan Ulaş Alankuş'a devrimciler bu rejimin karşısında dövüşerek geldiler. Alişer Koçgiri'den, Ağrı'ya Sason'a, Seyit Rıza'ya, Mazlum Doğan'dan bugüne Kürt hareketi kendi mücadelemize güvenerek geldik. Faşist rejimin yıkılışı için her türlü mücadeleyi, birleşik mücadeleyi örmeliyiz. HDK'mizin anlam bulacağı, kurucu inşayı, yeni yaşam denilen iddiayı hayata geçirmeye kendimizi yatırmalıyız. Bunun dışındaki her arayış bizi yanlış yere götürür" diye konuştu.
Kitleler içerisinde hegemonyayı üretme ihtiyacına işaret eden Tümüklü, konuşmasını Mustafa Suphi ve yoldaşlarını anarak sona erdirdi.
Tartışmaların ardından HDK eş sözcülüğü görevine yeniden Esengül Demir ve Cengiz Çiçek seçildi. Eş sözcülerin kongrenin sonuç bildirgesini okumasının ardından HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar konuştu.
SANCAR: ÜZERİMİZE DÜŞEN GÖREVLERİ ADIM ADIM YERİNE GETİRECEĞİZ
Sancar, önce HDK'nin ortaya çıktığını hatırlattı ve siyaseti toplumsallaştırmak, toplumu siyasallaştırmak hedefiyle başlayan yolculuğun 12 yıldır sürdüğünü kaydetti. 14 Mayıs seçimlerine işaret eden Sancar, seçime giderken, hedeflerini belirlerken HDK'nin kuruluş şiarını ve hedeflerini yeniden en güçlü şekilde hayata geçirme görevleriyle karşı karşıya olduklarını belirtti. İktidarın rejimini kalıcı hale getirmek için bütün imkanlarını kullandığını söyleyen Sancar, öncelikli hedefin rejimin inşa sürecini durdurmak olduğunu kaydetti. Bir diğer hedefin ise iktidara kaybettirmek olduğunu dil getiren Sancar, 'Hedefimiz rejimin inşasını durdurmak, iktidara kaybettirmek ve bütün topluma kazandırmaktır. İşte bu hedefe varabilmek için başta söylediğim şiar en önemli yol göstericimizdir. Siyaseti toplumsallaştırmak ve toplumu siyasallaştırmak. Bu hedefi gerçekleştirebilirsek o zaman seçim sonrası üzerimize düşen görevleri de adım adım kararlılıkla yerine getirme imkanlarını yaratmış olacağız" dedi.
'MUTLAKA BAŞARACAĞIZ'
Tabandan örgütlenmenin ve mücadele etmenin önemine dikkat çeken Sancar, 27 Eylül 2021'de ilan ettikleri deklarasyondaki ilkeler ve yöntemin stratejilerinin temelini oluşturduğunu söyledi. 'Direnmek yaşamaktır, direnmek yaşamda kalmak için şarttır ama yaşamı dönüştürmek için inşa iradesini yaratmak gerekiyor" diyen Sancar, HDP'nin HDK içinde yeşerdiğini belirtti. Sancar, şöyle devam etti: 'Bize geleceği inşa etme, yeni yaşamı kurma demokratik cumhuriyete giden yolu açma sorumluluğunu yükleyen halkımızın bize verdiği görevlerdir. Bize kayıtsız, şartsız sunduğu destektir. Her anda ve alanda iradesine sahip çıkma kararlılığıdır, yolumuza çeşitli engeller çıkarılıyor. Her türlü baskı yöntemi pervasızca devreye sokuluyor ama bu halk direnmekten vazgeçmiyor. Direnmekten vazgeçmediği gibi iradesini kuruculuğa yöneltme kararlılığından vazgeçmiyor. Bizler Türkiye'nin halkları bu güçlü görkemli mücadele birikimini yeni yaşamı, demokratik cumhuriyet inşa etmek için kullanacağız, buna gücümüz var, buna inancımız var. Mutlaka da başaracağız."
Hiçbir saldırının kendilerini yürüyüşten alıkoymadığını kaydeden Sancar, her alanda direniş ve mücadelenin büyüyerek devam ettiğini söyledi. 'Büyük yürüyüşün sonunda aydınlığı getirecek irade herkes tarafından dikkate alınmak zorunda kalınıyor" diyen Sancar, 'Her türlü zulmü her türlü tezgahı yeni bir mücadele biçimine dönüştürme birikimimizin farkında değillerse şimdi öğrenecekler. Her baskı her zulüm yeni bir yol yaratmanın da aynı zamanda mecburiyetini önümüze koyuyor ve bu mecburiyet kendiliğinden yeni yollar açıyor, yeni ağaçlar yeni dallar yeni ışıklar yaratıyor. Halkımızın gönlü bizim en büyük servetimiz, hazinemiz halkımız diyoruz. Ve biliyoruz bu hazine mutlaka ama mutlaka başarıya ulaştıracak bu yürüyüşü. İşte bu hazineye, halka borçluyuz, borcumuzu ödemek de hepimizin tarihsel görevi ve sorumluluğudur" dedi.(Etha)