Halkların Demokratik Kongresi (HDK) seçim süreciyle beraber giderek artan göç, mültecilik ve ırkçılığa dair genel tutum belgesini açıkladı.

Açıklamada şu noktalar öne çıktı:

*Ölümden, açlıktan, işsizlikten, yaşamsızlıktan kaçarak göç etmek zorunda bırakılan halkların ‘steril’ Avrupa’ya ulaşmaksızın ‘depolandığı’ ülke olarak yine Avrupa tarafından konumlandırılan Türkiye, bilinçli bir şekilde ‘göçmen sorunu’yla karşı karşıya bırakıldı.

*Sorunun kendisi gerek AKP-MHP faşist blokunca, gerekse de ülkenin sağ politik hattı tarafından her anlamda siyasi malzeme olarak kullanıldı, kullanılmaya devam ediyor.

*Göçmen yoksulların ırkçı hezeyanların körüklenmesiyle yaşamaya mâhkum bırakıldıkları korku, sermaye lehine ortam yarattı, Türkiyeli emekçilerden çok daha ucuza çalışmaya rıza gösteren bir işçi ordusu ücretli emek piyasasında yerini aldı.

*Biyolojik olarak farklı ‘ırklar’ hiyerarşisine olan inancın ifadesi, fiziksel özelliklere anlam yüklenmesi ve bu şekilde belirlenen gruplara olumsuz olarak değerlendirilen niteliklerin atanması ile birlikte devam eden bir ‘ırk’ söylemi olsa da, kat ettiği tarihsel yolculuğun bugünkü aşamasında ırkçılık, kabaca ideoloji diyebileceğimiz şeyle ilgilidir ve politik ve ideolojik mücadelenin konusudur.

*Emperyalist AB politikaları ve bu politikaların uygulayıcısı olarak maddi ve siyasi payını alan AKP-MHP faşist bloku, bizzat göçmenliğin ve göçmen yoksulluğunun sorumlularıdır. Dünya işçi sınıfının ve ezilen halklarının birbirine düşmesini bilinçli olarak tercih eden her politik hat ülke ve dünya sermayesi lehine hareket etmekte, ülke içinde geliştirilen milliyetçi ve ırkçı histerinin bizzat yürütücüsü olarak Türkiyeli halkların arasına nifak tohumu ekmektedir.

*Halkların Demokratik Kongresi olarak siyasetçileri uyarıyoruz: Emperyalistler ve ülke sermayesi adına halklar arasında yarattığınız düşmanlık üreten dilden bir an önce vazgeçin. Kürt, Türk, Arap, Çerkes… halklarının arasında yeşerteceğiniz her düşmanlık katliamlara ve insanlık suçlarına kapı aralamaktadır.

*Bizler, işçilerin birliğini ve halkların ortak yaşam arzusunu savunmaya devam edecek, sizlerin ürettiği düşmanlıkla mücadeleden geri adım atmayacağız.