Oğlumla çok uğraştılar. Milletvekili olduğu gündem beri sürekli uğraşıldı. Olmadık iftiralar attılar. Eren için İranlı vs. dediler, benim ismimi değiştirdiler, iftira üstüne iftira attılar. Eren vekil olduktan sonra ben şeker hastası oldum. Dayanacak gücüm kalmadı. Oğlumun yargılandığı dosyadaki iddialar boş. Bir şeylerin olmadığı dosyada tutuklu yargılanıyor. Türkiye’de adalet yok. Adalet olsa oğlum tutuksuz yargılanırdı. Oğlunun tedavisi için yurtdışına gidecekti. Kaçacak dediler. Kaçacak insan Türkiye’de iş yeri kurar mı?
-Bir oğlunuz cezaevinde, diğer oğlunuz askerde galiba.
Evet. Zaten beni de en çok bu durum üzüyor. Kanseri atlatmıştım. Eren cezaevine girince yine kanser hastası oldum. Sürekli acillerdeyim. Küçük oğlum interneti kapattı. Bir şeyleri görmeyeyim, okumayayım diye. Biri askerde, diğeri cezaevinde bir anne bu kadar yalnız mı bırakılır? Yazıklar olsun bu devlete.
-Cezaevi görüşlerine gidiyor musunuz?
Gidemiyorum. İlk gittiğimde yakınlarım tembihlemişti sakın ağlama diye. Bırakın ağlamayı çocuğumun yanında görüşte bayıldım. Her cezaevine gittiğimde kötü şeyler yaşıyorum. Ciğerim yanıyor. Dayanamıyorum.
-Torununuz Ali Eren Can bu süreci nasıl geçiriyor?
Torunum babasına çok düşkün. Mümkün oldukça yaşananları ona yansıtmamaya çalışıyoruz. ‘Babacım gel’ diyor. Ben dayanamıyorum bu sürece, küçücük çocuk nasıl dayansın?
n Sizin gözünüzden Eren Bey nasıl bir evlattır?
Bir anne olarak oğlumla gurur duyuyorum. Eren iyi olan her şeyi çok sever. Cebinde 100 TL olsa 10 TL’sini alır, gerisini fakirlere verir. Çok yardımseverdir. Ayrıca kendisi bana düşkündür. Çıkacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum.
-Gazetemiz aracılığıyla oğlunuza neler söylemek istersiniz?
Oğlum sakın üzülme. Kendine iyi bak. Dışarda olup bitenleri düşünme. Bu günlerde gelip geçecek. Ancak bazı şeyler var gelir gelip geçiyor, kimi şeyler ise delip geçer.