İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen üyesi 13 kamu emekçisini 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 137. maddesini gerekçe göstererek görevden uzaklaştırdı.
“Suçumuzun ne olduğunu bile bilmiyoruz ne ile suçlandığımızı da bilmiyoruz” diyen Tüm Bel-Sen 5 No’lu Şube üyesi Nazife Bayrak Tosu, “Soruşturmanın oklarını başka yönlere çevirip bunu fırsata çevirme, muhalif kim varsa hepsini buna dahil etme gibi bir durum olduğu anlaşılmaktadır” dedi.
Açığa alınan üyelere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İnsan Kaynakları Müdürü Hüseyin Yılmaz imzası ile gönderilen tebligatta şu ifadelere yer verildi: “Ekli listede adı geçen memur personel hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 137’nci madde hükmü uyarınca tebliğ tarihinden geçerli görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanması ile 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4’üncü maddesinin 1. fıkrasının e bendi uyarınca işlem yapılması İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının 28.07.2016 tarihli ve 12798 sayılı onayı gereğince uygun görülmüştür.”
Sakıncalı görülerek açığa alınan Tüm Bel-Sen üyelerinin, görevden uzaklaştırılmasına gerekçe gösterilen ilgili madde ise şöyle: “Görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir. Görevden uzaklaştırma tedbiri, soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir.”
Görevden uzaklaştırılanlar arasında bulunan Nazife Bayrak Tosu Evrensel gazetesine yaşananları şöyle anlattı: “Herhangi bir ön soruşturma yapılmadı, hiçbir şekilde bir belge, bilgi verilmedi. Suçumuzun ne olduğunu bile bilmiyoruz ne ile suçlandığımızı da bilmiyoruz. Yalnızca açığa alındığımızı mağdur edildiğimizi biliyoruz. 667’nin yani olağanüstü hal yasasının 4. üncü maddesinin 1 fıkrasının e bendine göre açığa alındığımıza dair bir tebligat verildi. Onun dışında bize sunulan herhangi bir şey söz konusu değil. Tamamen global yuvarlak bir ifadeyle bu soruşturmalara biz de dahil edildik. Şu anda sayımız da gittikçe artıyor. Burada yapılmak istenen bir cadı avı. Biraz da soruşturmanın oklarını başka yönlere çevirip bunu fırsata çevirme, muhalif kim varsa hepsini buna dahil etme gibi bir durum olduğu anlaşılmaktadır. Haksızlığı hukuksuzluğu bir şekilde çözeceğiz, en temel hakkımız olan çalışma hakkımız elimizden alınıyor. Ve bir gerekçe sunulmuyor.”
Muhalif kesimleri de hedef alan, hukuksuz soruşturmalarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Tosu, “Tüm Bel-Sen üyelerinin ‘FETÖ’ ile ne gibi bağlantısı olabilir? 15 Temmuz’dan sonra bizim duruşumuz bellidir. Darbelere ve darbecilere karşı hem örgütümüz Tüm Bel-Sen, hem de konfederasyonumuz KESK her zaman karşısında olmuştur. Bunu 15 Temmuz’da açık ve net belli etmiştir. Biz bütün baskı rejimlerine karşıyız, 15 Temmuz darbe girişimine karşı olduğumuz gibi. Bu soruşturma sürecinin fırsata çevrilmeye çalışıldığını düşünüyoruz. Bütün muhalif kesimleri içine alan bir cadı avına dönüştürüldüğünü düşünüyoruz. Öyle görünüyor ki açığa alınan kamu çalışanları uzun bir süreden önce fişlenmiş. Ortaya çıkan bir suçla da ilişkilendirilmeye çalışıldığımızı düşünüyorum. Bizim bu soruşturmaya dahil edilmemiz de bunu belli ediyor. Hukukun üstünlüğü ilkesi baz alınmazsa temel hak ve özgürlükler korunmaz ise darbecilerden, darbe sonrası yaşanan süreçten bir farklılığı olmayacaktır. Siyasi gücün darbecilerden farkını ortaya koyması için hukuku işletmesi gerekir” dedi.
Tosu, “Öncellikle bürokratik süreci işletmeye çalışacağız. Bunun yanı sıra hukuki süreci de işleteceğiz. Bu süreçte de yürütmeyi durdurma kararı alamıyoruz. 60 gün içerisinde dava açacağız. Verilen bu dilekçelere itiraz edilecek” dedi.