İHD Ankara Şube Hapishaneler Komisyonu, Temmuz-Ağustos-Eylül aylarına ait İç Anadolu Bölge Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı.
ANKARA
İHD Ankara Şube Hapishaneler Komisyonu, Temmuz-Ağustos-Eylül aylarına ait İç Anadolu Bölge Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Birçok hapishanede fiziki saldırı başta olmak üzere keyfi uygulamaların varlığına dikkat çekildi.
PİRHA'nın haberine göre, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, İç Anadolu Bölgesi’ndeki cezaevlerine dair 3 Aylık Hak İhlalleri Raporu’nu kamuoyu ile paylaştı.
İHD Ankara Şube’de yapılan basın açıklamasını İHD Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Nuray Çevirmen okudu. Çevirmen, cezaevlerindeki hak ihlallerinin en üst düzeye çıktığını ifade ederek, temiz su ihtiyacının karşılanmadığı, sağlık hakkının engellendiği, şiddet uygulandığı ve keyfi aramaların olduğunu aktardı.
Çevirmen, hazırladıkları raporu İHD’ye yapılan başvurular, avukat ziyaretleri, tutukluların gönderdiği mektuplar ve aileler ile yakınları tarafından verilen bilgiler doğrultusunda oluşturulduğunu da sözlerine ekledi.
Çevirmen, rapora dair şu bilgileri paylaştı:
AMASYA E TİPİ KAPALI CEZAEVİ
“Mahpuslara yatırılan paranın, kim tarafından yatırıldığı soruluyor. Eğer yatıran kişiyi tanımıyorlarsa hesaplarına yatan parayı geri gönderiyorlar. Oysa eş-dost akrabanın yatırabileceği, bazen isim hatırlayamamanın sorun yapıldığı ifade edilmiş.
Yeni Yaşam Gazetesi verilmiyor, Amasya’ya gelmediği söylenmiş. Ancak Diyarbakır Cezaevinden topluca gönderilen Yeni Yaşam Gazetesi de mahpuslara teslim edilmemiş.”
BOLU F TİPİ KAPALI CEZAEVİ
“Yasak denilerek okumak istedikleri Yeni Yaşam, Azadiya Welat, Özgür Halk gazeteleri verilmiyor.
Yaklaşık iki yıldır Nurullah Semo isimli mahpus tek başına tecritte tutulmakta, bu uygulamaya gerekçe olarak Adalet Bakanlığı’nın özel bir talimatı olduğunu söylenmektedir. Ayrıca birkaç kez personel tarafından Nurullah Semo’ya dönük hakaret ve fiziki saldırılar gerçekleştirilmiştir.
Ayda bir kez kurum revirine çıkarılmaktalar, bir ay geçmeden ikinci kez revire çıkarılmıyorlar. İmkanlar olmasına rağmen bu konuda kısıtlamaya gidilerek yeterli sağlık hizmeti sunulmamakta, hastanelere sevk edildiklerinde kelepçeli tedaviye zorlanmakta, muayene sonuçları aylarca kendilerine bildirilmemektedir.
Yanlarında bulundurdukları ve cezaevi kantininden almış oldukları radyolara el konulmuştur.
Dışarıdan kendilerine gönderilen (yurt içi veya yurt dışı) mektuplar verilmemekte ve haberleşme hakkı ihlal edilmektedir. Kimi zaman mektuplardaki içerikler gerekçe gösterilerek, bu mektuplara el konulmaktadır.
Başka cezaevlerine nakil olma talepleri hiçbir biçimde kabul edilmiyor, tüm başvurular Bakanlık’ça reddediliyor.
Gün ışığına göre ayarlanması gereken havalandırma saatleri, sabah 08.00, akşam 16.50 arasında olacak şekilde yeni bir uygulamayla kısıtlanmıştır.
Cezaevinde bulunan onlarca ağırlaştırılmış müebbet hükümlüler, yan yana odalarda kaldıkları halde birlikte spora çıkarılmamaktalar.
Gönderdikleri mektuplar çok uzun süre “incelenecek” denilerek gönderilmiyor.
Kantin fiyatları çok yüksek, özellikle cezaevi iş yurtları ürünleri çok daha yüksek fiyatlara satılıyor.
Yıllardır kütüphaneye çıkarılmıyorlar. Bulundurulacak kitap sayısı 10 ile sınırlandırılmış.
Cezaevine tam olarak nereden geldiğini bilmedikleri çok pis bir kokunun gelmekte. Bu durum sağlıkları üzerinde ciddi bir etkide bulunuyor, kokunun kaynağını sorduklarında tavuk çiftliğinden geldiği söylenmiştir.”
KAYSERİ AÇIK CEZAEVİ
“İHD Genel Merkezine mektup gönderen Serdar Gökdemir, 2 yıldır akciğer kanseri hastası olduğunu, kanserin 4. evresinde olduğunu, Kayseri Erciyes Üniversitesi Onkoloji bölümünde hala tedavi gördüğünü, hastalığının bu evresinin çok tehlikeli olmasına rağmen hem Balıkesir Açık Ceza İnfaz Kurumunda hem de Kayseri Açık Ceza İnfaz Kurumunda Adli Tıp’a yaptığı başvuruların reddedildiğini, hijyenik bir ortamda olması gerektiğini, perhiz yemekleri ile beslenmesi gerektiğini ancak tahliye edilmediğini belirterek yardım talep etmiştir.”
KAYSERİ KADIN CEZAEVİ
“12 Eylül 2019 tarihinde Cezaevi Savcılığı aracılığıyla mektup gönderen Hacer Sisko adlı kadın mahpus, 9 Eylül’de dişçide randevusu olduğu için hastaneye götürüldüğünü, giderken diğer mahpusların yanına değil de şoför mahalline oturtulduğunu, hastaneye geldiğinde ringden indirildiğinde kendisinin tek tutulmak istendiğini, buna itiraz ettiğinde ise ağzına ve burnuna vurulduğunu, nezarete girerken asker tarafından tekme atıldığını ve komutanın ‘dua et burada kamera var, kamera olmasa ben senin dişlerini ağzına dökerdim’ diye tehdit ettiğini, orada olan başka asker ve sağlık memurlarının müdahale etmediğini, ağzı burnu kan içinde 1 saat bekletildiğini aktardı.”
KIRIKKALE F TİPİ CEZAEVİ
“Kimi basit gerekçelerle çoğu zaman spor ve sohbet faaliyetler iptal edilmekte ve çıkartılmamaktalar.
Cezaevlerinde açlık grevi sürecinde, sayımlara robocoplu gardiyanlarla gelinmeye başlanmış, hala da sayımlara robocoplu, joplu, kalkanlı gelinmekte, revirde bile sürekli robocoplu gardiyan doktorun yanında bekletilmekte.
Cezaevi yemekleri yeterli miktarda besleyici ve hijyen değil.
Adalet Bakanlığı tarafından ‘mahkumların temizlik ürünleri karşılanıyor’ açıklamasına rağmen idare temizlik için gerekli olan deterjan, sabun, diş fırçası-macunu gibi malzemeler ya vermiyor ya da ihtiyaçtan az bir şekilde veriyor.
Şebekeden verilen su temiz değil, filtre bulunmamakta, sağlanmamaktadır.
Üç kişilik odalarda dört kişi kalıyorlar, odalarda 3 ranza olduğundan 4. kişi yerde yatmak zorunda kalıyor.
Cezaevinde rutin olarak yapılan aramalarda odaları dağıtılıyor, eşyaları kırılıp yerlere atılıyor. Kırılan eşyalar için cezaevi idaresi “yenisi temin edilecek” demesine rağmen bu konuda hiçbir gelişme olmamıştır.
Kürtçe kitap ve mektupları ya hiç verilmiyor ya da aylarca bekletildikten sonra veriliyor.
Sağlık sorunlarından dolayı kurum revirine çıkmak için defalarca dilekçe yazmalarına rağmen çok geç çıkartılmaktalar.
Mezar tipi, çok dar ve havasız bölmeli ring aracı ile sevkleri gerçekleştirilmekte.
Haftalık telefon hakları engellenmekte, bir defa ‘ulaşılmadığında’ ikinci defa çıkartılmamaktalar.”
TOKAT T TİPİ KAPALI CEZAEVİ
“İHD’ye mektup yazan Hasan Ortaç ve oda arkadaşları, uzun yıllar cezaevlerinde olmalarına rağmen son zamanlarda 12 Eylül cunta döneminden kalma uygulamaların dayatılarak, ayakta, askeri nizam içinde sayım vermelerinin istendiğini, bunu kabul etmeyip yıllarca hiçbir soruna yol açmayan sayımdaki duruşları için idarenin soruşturmalar açtığını, disiplin cezaları verildiğini aktardı.
Ayakta sayım sebebiyle 5 Ağustos’tan bu yana her hafta soruşturma açılıyor. İletişim cezaları verilmiş.
Açlık grevleri sonrasında idarenin tutumu değişmiş, odada kimse yokken arama yapılıyor, tekmeyle odaya giriliyor, kitap ve not defterleri alınıyor.
Evrensel gazetesini alabiliyorlar, Yeni Yaşam’ın Tokat’a gelmediği söyleniyor