İHD İzmir Şubesi, gözaltına alınarak katledilen Halil Alpsoy'un faillerini ile gözaltında kaybedilen Kasım Alpsoy'un akıbetini sordu.
İZMİR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" şiarıyla dernek binasında basın açıklaması yaptı. Gözaltına alınarak katledilen Halil Alpsoy'un faillerini ile gözaltında kaybedilen Kasım Alpsoy'un akıbetini sordu.
Basın açıklamasını okuyan Caner Canlı, "1957 doğumlu Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 tarihinde İstanbul'da eşi Fikriye ile birlikte misafirlikteydi. Sivil giyimli telsizli ve silahlı kişiler evlerine gelerek Halil Alpsoy'u sordular. Evde bulunan çocukları korkudan kapıyı açmadılar. Bu kişiler saat 22.00'den 01.00'e kadar kapıda beklediler. Alpsoy çifti 40 günlük bebekleriyle birlikte misafirlikten dönerlerken binanın önünde beyaz bir araç bekliyordu. 3 kişi aracın yanından Alpsoy ailesine doğru geldi, 'Halil Alpsoy sen misin?' diye sordular. 'Evet' yanıtını alınca kimliklerini gösterip 'polissiz' dediler. Ve Halil'e 'çocukları yukarı gönder, sen bizimle karakola geleceksin, şayet gelmezsen çocuklarını ve hanımını da alırız' diye tehdit ettiler" diye aktardı.
Eşi Fikriye Alpsoy'un "nereye götürüyorsunuz" diye sorduğunu ifade eden Canlı, "'Arabaya yaklaşma, karakola kadar götürüp ifadesine başvuracağız, bir saat sonra eve gelecek' dediler. Halil Alpsoy bir daha eve dönemedi. O gece eşi ve çocukları uyumadı. Ertesi gün yakın karakollara sordular. 'Vatan caddesinde Terörle Mücadele'de olabilir' dediler. Eşi Fikriye oraya gitti. Kendisine, 'Eşinin elbiselerini tanıyabilir misiniz?' diye sordular, bir dolaptan bir takım elbiseler çıkarıp gösterdiler. 'Neden elbise gösteriyorsunuz?' diye sordu. 'İşkence yaptığımız insanların elbiselerini burada saklıyoruz, işleri bitene kadar' diye yanıt verdiler. Halil Alpsoy kaçırıldıktan 17 gün sonra eve bir telefon geldi. Kırıkkale'den aradığını, kendisinin komutan olduğunu, bir ceset bulunduğunu, üzerinde bu evin telefonunun yazılı olduğu bir kağıt bulduklarını bildirdi. Önce Halil Alpsoy'la görüşmek istediğini söyledi. Fikriye Alpsoy'dan 'Halil evde yok' cevabını alınca, 'Eşinin üzerindeki elbiseleri tarif eder misin?' dedi. Eşi tarif etti. Telefondaki şahıs elbiselerin birbirini tuttuğunu söyledi" diye kaydetti.
Fikriye Alpsoy'un Kırıkkale'ye gittiğini söyleyen Canlı, "Savcılık, cesedin 8 gün beklediğini söyledi. Halil Alpsoy'un elleri iple bağlanmış, cüzdanı, kimliği bütün eşyaları alınmış, sadece ceketi üzerinde kalmıştı. Tek kurşunla ensesinden vurularak ormanlık bir alana atılmıştı. Eşi Halil Alpsoy'u öldürenler, kendisini de öldürür diye korkudan Kırıkkale Savcısına ifade veremedi" dedi.
Halil Alpsoy'un gözaltına alınmasından bir hafta sonra, polislerin amcasının oğlu Kasım Alpsoy'un Adana'daki evine de baskın yaptığını aktaran Canlı, "Uzun menzilli silah taşıyan çelik yelekli polisler 18 Mayıs 1994 günü sabaha karşı 30 yaşındaki Kasım Alpsoy'u gözaltına aldı. Seyhan İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürülen Alpsoy burada içinde istihbaratçıların da bulunduğu bir ekip tarafından sorgulandı. Gözaltına alındığı günün akşamı Kasım Alpsoy'un serbest bırakıldı fakat kimliğine el konuldu. 'Yarın gel, kimliğini al' denildi. Ertesi gün, kimliğini almak üzere bir akrabasıyla birlikte Seyhan İlçe Jandarma Komutanlığı'na gitti. Akrabası tüm gün kapıda bekledi ancak Kasım Alpsoy girdiği o binadan bir daha çıkamadı. İki kuzen ikisi de gözaltına alındı. Biri katledildi diğeri kaybedildi" diye belirtti.
Canlı, "17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası'nda; görmeyen gözlere duymayan kulaklara; bir defa daha sesleniyoruz; kayıplar bulunsun failler yargılansın" diye konuştu.