18 Mart Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü vesilesiyle açık mektup yayınlayan İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, hapishanelerde artan ve özellikle politik tutsaklar yönelik yoğunlaşan hak ihlallerine dikkat çekti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 18 Mart Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü'nde Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ve TBMM İnsan Hakları Komisyonuna hitaben açık mektup yayımladı.
Mektubu kamuoyuyla paylaşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, yargılamada istisna olması gereken tutuklamanın özellikle politik suçlarda kural haline getirildiğini ve hapishanelerdeki hak ihlalleriyle hasta tutsak ölümlerinin giderek arttığını belirtti.
Tutsakların sağlık hakkından beslenmeye, iletişim hakkından hijyene ve temiz suya ulaşımına kadar her alanda ciddi sorunlar olduğuna işaret eden Yoleri, tutsak edilen kadınlar, LGBTİ+'lar, mülteciler, çocuklar ve politik tutsaklara yönelik ayrımcı infaz uygulamalarına da dikkat çekti.
'POLİTİK TUTSAKLARA DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR'
Yoleri, anayasal ve uluslararası pek çok sözleşmenin hapishanelerdeki hak ihlalleri konusunda bağlayıcılığını hatırlatarak, özellikle politik tutsaklarda yoğunlaşan "düşman hukuku" anlayışının son bulması çağrısı yaptı.
Yoleri, politik tutsaklar nezdinde artan infaz yakmalara ilişkin 5275 sayılı kanuna değinerek, infaz uygulamalarında ayrımcılığa karşı bu kanuna uyulmadığının altını çizdi.
"Politik mahpuslar bakımından istisnai ağırlaştırılmış infaz rejimi uygulanmakta, politik mahpuslar aynı cezayı almış diğer mahpuslardan daha uzun süre özgürlüğünden mahrum bırakılmakta, tecrit gibi daha ağır infaz koşullarına tabi tutulmaktadırlar. 'Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası'nın infazında AİHM kararlarına rağmen politik mahpuslara ayrımcı uygulama devam etmekte, idam cezasına eş bir uygulama sürdürülmektedir" ifadelerini kullanan Yoleri, bunun en uç örneği olarak İmralı Hapishanesi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridi gösterdi.
Yoleri, sözlerine şöyle devam etti: "18 Mart Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü vesilesi ile bir defa daha; yukarıda özetlediğimiz sorunların üstte dayanaklarını belirttiğimiz evrensel ceza infaz hukuku ilkeleri çerçevesinde çözüme kavuşturulması ile mahpusların yaşam ve sağlık haklarından başlayarak temel haklarının korunması için, mevzuat ve uygulamada hak ihlallerine neden olan durumlara derhal son verilmesi doğrultusunda tüm sorumlu kişi ve kurumları göreve davet ediyoruz."
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, 18 Mart Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü'nde Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü ve TBMM İnsan Hakları Komisyonuna hitaben açık mektup yayımladı.
Mektubu kamuoyuyla paylaşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, yargılamada istisna olması gereken tutuklamanın özellikle politik suçlarda kural haline getirildiğini ve hapishanelerdeki hak ihlalleriyle hasta tutsak ölümlerinin giderek arttığını belirtti.
Tutsakların sağlık hakkından beslenmeye, iletişim hakkından hijyene ve temiz suya ulaşımına kadar her alanda ciddi sorunlar olduğuna işaret eden Yoleri, tutsak edilen kadınlar, LGBTİ+'lar, mülteciler, çocuklar ve politik tutsaklara yönelik ayrımcı infaz uygulamalarına da dikkat çekti.
'POLİTİK TUTSAKLARA DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR'
Yoleri, anayasal ve uluslararası pek çok sözleşmenin hapishanelerdeki hak ihlalleri konusunda bağlayıcılığını hatırlatarak, özellikle politik tutsaklarda yoğunlaşan "düşman hukuku" anlayışının son bulması çağrısı yaptı.
Yoleri, politik tutsaklar nezdinde artan infaz yakmalara ilişkin 5275 sayılı kanuna değinerek, infaz uygulamalarında ayrımcılığa karşı bu kanuna uyulmadığının altını çizdi.
"Politik mahpuslar bakımından istisnai ağırlaştırılmış infaz rejimi uygulanmakta, politik mahpuslar aynı cezayı almış diğer mahpuslardan daha uzun süre özgürlüğünden mahrum bırakılmakta, tecrit gibi daha ağır infaz koşullarına tabi tutulmaktadırlar. 'Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası'nın infazında AİHM kararlarına rağmen politik mahpuslara ayrımcı uygulama devam etmekte, idam cezasına eş bir uygulama sürdürülmektedir" ifadelerini kullanan Yoleri, bunun en uç örneği olarak İmralı Hapishanesi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridi gösterdi.
Yoleri, sözlerine şöyle devam etti: "18 Mart Politik Mahpuslarla Dayanışma Günü vesilesi ile bir defa daha; yukarıda özetlediğimiz sorunların üstte dayanaklarını belirttiğimiz evrensel ceza infaz hukuku ilkeleri çerçevesinde çözüme kavuşturulması ile mahpusların yaşam ve sağlık haklarından başlayarak temel haklarının korunması için, mevzuat ve uygulamada hak ihlallerine neden olan durumlara derhal son verilmesi doğrultusunda tüm sorumlu kişi ve kurumları göreve davet ediyoruz."