İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilciliği, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası etkinlikleri çerçevesinde Sultanahmet Meydanı'nda basın açıklaması yaptı.
10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Sultanahmet Meydanı'nda açıklama yapan İHD ve TİHV, "Salgınla mücadeleyi bir önleme ve koruma eylemi olarak değil de bir güvenlik sorunu olarak ele alan siyasal iktidar, böylesi durumlarda hep yaptığı üzere öncelikle insan haklarını iptal etmeye yönelmiştir" denildi.
Eyleme, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve çok sayıda hak savunucusu katıldı. "Covid-19 pandemisinde insan hakları nefes aldırır" pankartının açıldığı eylemde "Hapishanelerdeki insan hakları ihlallerine son", "Failler belli kayıplar nerede", "Hukuk dışı uygulamalara son verilsin" dövizleri taşındı. Sık sık "İnsan haklarıyla insandır" sloganı atıldı.
Sözleşmeler insanların canı bedeli ile imzalanıyor
Eylemde konuşan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, insan hakları haftasına pandemi kriziyle girdiklerini belirterek, "İHD 34 yıldır, TİHV 30 yıldır ateşin düştüğü yerde... Başta sağlık çalışanları olmak üzere bu salgında kaybettiğimiz herkesi saygı ile anıyoruz. Ve gerekli önlemlerin alınmasını bir kez daha buradan tekrarlıyoruz" dedi.
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise şunları söyledi: "Gerek evrensel bildirge gerekse bütün uluslararası sözleşmelerin arkasında insan hakları mücadelesi var. İnsanların canlarıyla, bedel ödeyerek hazırlanıyor bu sözleşmeler. Yani masa başında imzalanmıyor. Hepsinin arkasında bir mücadele var. Hayatlarımızın bu kadar ipotek altına alındığı, rehin olduğu başka bir süreç yaşamadık. Kadın katili bir suç örgütü liderinin ifade özgürlüğünün sonsuz olduğu yerde, barış, demokrasi ve insan hakları isteyenlerin ifade özgürlükleri yok. Bence sözün bittiği yer burası."
Küresel kriz koşullarında haklarımıza sahip çıkıyoruz
TİHV ve İHD adına ortak açıklamayı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri gerçekleştirdi. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 72. yılı olduğunu hatırlatan Yoleri, "Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisinin yol açtığı siyasal, sosyal, ekonomik, etik vb. boyutları olan küresel kriz koşullarında haklarımıza sahip çıkıyoruz. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde belirtildiği gibi barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve insan onurunun korunmasını ve bunları güvence altına alacak demokrasi mücadelesinin verilmesini savunmaya devam ediyoruz. Çünkü insanlığın varoluşunu tehdit eden bu küresel krizden çıkışın tek yolu söz konusu değerlere sahip çıkmaktır" diye konuştu.
Tüm temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edilmektedir
Yoleri, "Salgınla mücadeleyi bir önleme ve koruma eylemi olarak değil de bir güvenlik sorunu olarak ele alan siyasal iktidar, böylesi durumlarda hep yaptığı üzere öncelikle insan haklarını iptal etmeye yönelmiştir. Sonuç ise başta bilgi edinme hakkı, yaşam hakkı, sağlığa erişim hakkı, çalışma hakkı, ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere tüm temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edilmesi olmaktadır" dedi.
İşsizlik ve yoksulluk en çok kadınları, çocukları ve mülteci ve sığınmacıları etkilemektedir
Yoleri, küresel salgın ve olağanüstü hal koşullarında insan haklarının nefes aldıracağını belirterek, "Türkiye son kırk yılın en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşıyor. Yıllardır uygulanan borçlanmaya dayalı neoliberal ekonomi politikalarının sebep olduğu yoksullaşma, güvencesizleşme ve örgütsüzleşme, OHAL uygulamaları ile daha da derinleşmiş ve süreklilik kazanmıştır. Covid-19 salgını ile birlikte bu tablo daha vahim bir görünüm kazanmıştır. İşsizlik ve yoksulluk en çok kadınları, çocukları ve mülteci ve sığınmacıları etkilemektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Etha