İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, İstanbul Boğazı ve çevresi ile ilgili yetkinin yerel yönetimlerden alınarak Cumhurbaşkanlığına bağlı kurula devredilme girişimine tepki gösterdi.
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından Boğaziçi bölgesinin sorumluluğunu yeni oluşturulacak bir kurula devreden düzenlemeyle ilgili yapılan açıklamada “Ranta ve yetki gasbına hayır” denildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazırladığı taslağa göre, İstanbul Büyükşehir ile dört ilçenin, boğaz ve çevresindeki yetkilerine son verileceği belirtilen açıklamada; “Hükümet tarafından oluşturulacak bir kurul belirlenen bölgelerde tek yetkili olacak. Boğaziçi Başkanlığı ismiyle oluşturulacak üst kurul ile ona bağlı çalışacak iki ayrı kurul Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından belirlenecek. Kurullar Boğaziçi’nde imar planlanması, yerleşme, yapılaşma, koordinasyon gibi olağanüstü yetkilere sahip olacak” denildi.“YEREL YÖNETİMLERİN YETKİLERİ GASBEDİLİYOR”
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin yasa tasarısı taslağını birkaç nedenle kabul edilebilir bulmadığı belirtilen açıklamada şöyle denildi:
“İlk neden yerel yönetimlerin hak ve yetkilerinin doğrudan gasbedilmesidir. Yasa tasarısı taslağı demokrasinin önemli göstergelerinden olan seçme hakkı ile mevcut belediye başkanlarının seçilme hakkını yok sayan içeriğe sahiptir. Çünkü, İstanbullular 2019 yerel seçimleri için sandık başına gitmiş, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarını belirlemiş, tercihini yaparken kanunun yerel yönetimlere tanıdığı yetki belirleyici olmuştur. Aynı şekilde belediye başkan adayları yasada belirlenmiş yetki ve sorumluluğa istinaden yerel yönetime talip olmuştur. 1985’te gerçekleştirilen bir düzenleme ile Boğaziçi’ne dair tüm tasarruflar İBB’ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından gerçekleştiriliyordu. Yasa tasarısı taslağında Boğaziçi İmar Müdürlüğünün yetkilerinin yeni oluşturulacak kurullara devri öngörülüyor. Türkçesi Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Sarıyer, Beşiktaş, Beykoz, Üsküdar Belediyeleri devre dışı bırakılıyor. Bu niyetin tek bir açıklaması bulunuyor: Yetki gaspı gerçekleştirilmekte, demokrasinin en temel kuralı ortadan kaldırılmaktadır.”
“BOĞAZİÇİ’NİN TALANININ YOLU AÇILACAK”
Yetki gaspına ilişkin bir diğer düzenlemenin de mevcut düzenlemede Boğaziçi alanı içinde bulunan orman vasfı taşıyan bölgelerin sorumluluğunun Büyükşehir Belediye Başkanı’nın da bulunduğu Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulunun üzerindeyken, yasa tasarısı taslağında yetki doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanacak kurullara devredilmesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada; “İmar planlarında yeşil alan belirleme yetkisi de belediyeden alınarak Boğaziçi Başkanlığına bırakılıyor. Ormanların varlığını sürdürüp sürdürmeyeceği, yeşil alanların imara açılıp açılmayacağı kararı tasarı yasalaşırsa yeni oluşturulacak kurul tarafından verilecek. Anlaşılan o ki, Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonucunu kabullenmeme tavrı, bir başka düzleme taşınarak devem ettirilmektedir. Aynı şekilde, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin neden iptal edildiği açığa çıkmıştır. İkinci neden yasa tasarısı taslağına göre Boğaziçi bölgesinin talan edilmesinin yolunun açılacak olmasıdır” denildi.
“YERLİ YABANCI BÜTÜN MÜTEAHHİT FİRMALAR BOĞAZİÇİ’NE YÖNELECEKTİR”
Boğaziçi bölgesindeki yapıların tahminen yarısının kaçak olduğu bildirilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Mevcut düzenlemede, Boğaziçi bölgesindeki kaçak yapılar yıkıldığı takdirde, yeşil alan yapılması zorunlu tutulmuştur. Ancak yasa tasarısı taslağında bu zorunluluk ortadan kaldırılmakta, yıkılan yapıların yerine yeni inşaat yapılmasına izin verilmektedir. Kaldı ki Boğaziçi bölgesiyle ilgili her türlü tasarrufu eline geçirecek yeni kurulun, ancak yüksek rant beklentisi açığa çıkarsa kaçak yapıları yıkacağını, aksi durumda kaçak yapıların varlığını devam ettireceğini tahmin etmek zor değildir. Kamuoyu şimdiden İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en değerli, rantı en yüksek bölgesi olan Boğaziçi’nde gerçekleştirilecek yapılaşmanın hangi müteahhit firmaların iştahını kabartacağını, hangi firmaların işi üstleneceğini sorgulamaya başlamıştır. Açık olan bir nokta bulunmaktadır: Tasarı yasalaşırsa, yerli ve yabancı büyük sermaye gruplarına bağlı müteahhit firmalar Boğaziçi’ne yönelecektir. Hiç şüphe yok ki Boğaz’ın görünümü büyük oranda değişecek, silueti bozulacaktır. Kaldı ki talanın tek yönü yapılaşma değildir. Mevcut düzenlemede, Boğaziçi öngörümü bölgesindeki yapılaşma bekçi kulübesi, büfe ve çay ocağı ile sınırlıyken, yasa tasarısı taslağında kafeterya, sosyal, kültürel ve spor tesisleri yapılabileceği öngörülmektedir. Bölgeye yapılacak bu tür yatırımların ekonomik getirisini tahmin etmek hiç de zor değildir.”
“BİR BAŞKA KENT SUÇU OLACAK”
Yasa tasarısı taslağının sıradan bir mevzuat düzenlemesi olmadığı vurgulanan açıklamada; “Kentin ortak değeri olan Boğaziçi bölgesinden rant yaratmaya dönük bir adımdır. Kentlilerin elinden alınacak ve sermaye gruplarına peşkeş çekilecektir. Bunun bir başka kent suçu olacağı ise su götürmez bir gerçektir. Medeniyetlerin beşiği kadim kent İstanbul’un kültürel ve tarihsel önemini tamamlayan Boğaziçi, maalesef talan edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu gerçekleştiği takdirde, sadece İstanbul’a, İstanbullulara değil, insanlığa karşı suç işlenmiş olacaktır.
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
BOĞAZİÇİ`NİN TALAN EDİLMESİNE VE YETKİ GASPINA HAYIR! |
(Boğaziçi bölgesinin sorumluluğunu yeni oluşturulacak bir kurula devreden düzenlemeyle ilgili İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından yapılan açıklama. 31 Ekim 2019)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın, 28 maddelik bir kanun teklifi taslağı hazırladığı kamuoyuna yansıdı. Taslağa göre, İstanbul Büyükşehir ile dört ilçenin, boğaz ve çevresindeki yetkilerine son verilecek, Hükümet tarafından oluşturulacak bir kurul belirlenen bölgelerde tek yetkili olacak. Boğaziçi Başkanlığı ismiyle oluşturulacak üst kurul ile ona bağlı çalışacak iki ayrı kurul Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından belirlenecek. Kurullar Boğaziçi`nde imar planlanması, yerleşme, yapılaşma, koordinasyon gibi olağanüstü yetkilere sahip olacak.
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi yasa tasarısı taslağını birkaç nedenle kabul edilebilir bulmamakta ve bu görüşünü açıklamayı toplumsal sorumluluğun gereği görmektedir.
İlk neden yerel yönetimlerin hak ve yetkilerinin doğrudan gasp edilmesidir.
Yasa tasarısı taslağı demokrasinin önemli göstergelerinden olan seçme hakkı ile mevcut belediye başkanlarının seçilme hakkını yok sayan içeriğe sahiptir. Çünkü, İstanbullular 2019 yerel seçimleri için sandık başına gitmiş, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarını belirlemiş, tercihini yaparken kanunun yerel yönetimlere tanıdığı yetki belirleyici olmuştur. Aynı şekilde belediye başkan adayları yasada belirlenmiş yetki ve sorumluluğa istinaden yerel yönetime talip olmuştur.
1985`te gerçekleştirilen bir düzenleme ile Boğaziçi`ne dair tüm tasarruflar İBB`ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından gerçekleştiriliyordu. Yasa tasarısı taslağında Boğaziçi İmar Müdürlüğü`nün yetkilerinin yeni oluşturulacak kurullara devri öngörülüyor. Türkçesi Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Sarıyer, Beşiktaş, Beykoz, Üsküdar Belediyeleri devre dışı bırakılıyor. Bu niyetin tek bir açıklaması bulunuyor: Yetki gaspı gerçekleştirilmekte, demokrasinin en temel kuralı ortadan kaldırılmaktadır.
Yetki gaspına ilişkin bir diğer düzenleme şudur: Mevcut düzenlemede Boğaziçi alanı içinde bulunan orman vasfı taşıyan bölgelerin sorumluluğu, içinde Büyükşehir Belediye Başkanı`nın da bulunduğu Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulunun üzerindeyken, yasa tasarısı taslağında yetki doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanacak kurullara devrediliyor. İmar planlarında yeşil alan belirleme yetkisi de belediyeden alınarak Boğaziçi Başkanlığı`na bırakılıyor. Ormanların varlığını sürdürüp sürdürmeyeceği, yeşil alanların imara açılıp açılmayacağı kararı tasarı yasalaşırsa yeni oluşturulacak kurul tarafından verilecek.
Anlaşılan o ki, Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonucunu kabullenmeme tavrı, bir başka düzleme taşınarak devem ettirilmektedir. Aynı şekilde, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin neden iptal edildiği açığa çıkmıştır.
İkinci neden yasa tasarısı taslağına göre Boğaziçi bölgesinin talan edilmesinin yolunun açılacak olmasıdır.
Bilindiği gibi Boğaziçi bölgesindeki yapıların tahminen yarısının kaçaktır. Mevcut düzenlemede, Boğaziçi bölgesindeki kaçak yapılar yıkıldığı takdirde, yeşil alan yapılması zorunlu tutulmuştur. Ancak yasa tasarısı taslağında bu zorunluluk ortadan kaldırılmakta, yıkılan yapıların yerine yeni inşaat yapılmasına izin verilmektedir. Kaldı ki Boğaziçi bölgesiyle ilgili her türlü tasarrufu eline geçirecek yeni kurulun, ancak yüksek rant beklentisi açığa çıkarsa kaçak yapıları yıkacağını, aksi durumda kaçak yapıların varlığını devam ettireceğini tahmin etmek zor değildir.
Kamuoyu şimdiden İstanbul`un ve hatta Türkiye`nin en değerli, rantı en yüksek bölgesi olan Boğaziçi`nde gerçekleştirilecek yapılaşmanın hangi müteahhit firmaların iştahını kabartacağını, hangi firmaların işi üstleneceğini sorgulamaya başlamıştır.
Açık olan bir nokta bulunmaktadır: Tasarı yasalaşırsa, yerli ve yabancı büyük sermaye gruplarına bağlı müteahhit firmalar Boğaziçi`ne yönelecektir. Hiç şüphe yok ki Boğaz`ın görünümü büyük oranda değişecek, silueti bozulacaktır.
Kaldı ki talanın tek yönü yapılaşma değildir. Mevcut düzenlemede, Boğaziçi öngörümü bölgesindeki yapılaşma bekçi kulübesi, büfe ve çay ocağı ile sınırlıyken, yasa tasarısı taslağında kafeterya, sosyal, kültürel ve spor tesisleri yapılabileceği öngörülmektedir. Bölgeye yapılacak bu tür yatırımların ekonomik getirisini tahmin etmek hiç de zor değildir.
Yasa tasarısı taslağı sıradan bir mevzuat düzenlemesi değildir. Kentin ortak değeri olan Boğaziçi bölgesinden rant yaratmaya dönük bir adımdır. Kentlilerin elinden alınacak ve sermaye gruplarına peşkeş çekilecektir. Bunun bir başka kent suçu olacağı ise su götürmez bir gerçektir.
Medeniyetlerin beşiği kadim kent İstanbul`un kültürel ve tarihsel önemini tamamlayan Boğaziçi, maalesef talan edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu gerçekleştiği takdirde, sadece İstanbul`a, İstanbullulara değil, insanlığa karşı suç işlenmiş olacaktır.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Yönetim Kurulu