Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu üyeleri, 3. Havalimanı şantiyesinde işlenen iş cinayetinin örtbas edilmemesi için İstanbul İŞKUR önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu üyeleri, 3. Havalimanı şantiyesinde işlenen iş cinayetinin örtbas edilmemesi için İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Şantiyenin rögarında cansız bedeni bulunan işçinin kimliğinin ve akıbetinin derhal açıklanmasını isteyen platform üyeleri, bu iş cinayetinin örtbas edilmesine izin vermeyeceklerini ve olayın takipçisi olacaklarını belirtti.
Bir çok siyasi parti, sendika ve demokratik kitle örgütünün oluşturduğu 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, 3 gün önce havalimanı şantiyesinde işlenen iş cinayetinin örtbas etme çabalarını İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nde yaptıkları eylemle protesto etti. HDP Ekoloji Meclisi üyesi Prof.Dr. Beyza Üstün, Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı, CHP Milletvekili Ali Şeker, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve Bostancı'da Köroğlu Grup’un konut şantiyesinde maaşlarını almak için 28 gündür işgalde olan işçilerin katıldığı eylemde, rögarda cansız bedeni bulunan işçinin kimliğinin ve akıbetinin derhal açığa çıkartılması istendi.
“Öldürüp kaybettiğiniz işçi kim ve nerede? 3. Havalimanı şantiyesinde işlenen iş cinayetinin örtbas edilmesine izin vermeyeceğiz” yazılı pankartın açıldığı eylemde, platform üyeleri Tophane Parkı'ndan Sosyal Güvenlik ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önüne kadar polis ablukası altında yürüdü.
Eylemde, CHP Milletvekili Ali Şeker, HDP Milletvekili ve hukukçu Züleyha Gülüm,Limter-İş Genel Başkanı Kamber Saygılı, Ekmek ve Onur İşçi Derneği üyesi Taner Mutlu'nun da birer konuşma yaptıkları eylemde sık sık, “Kaza değil bu bir cinayet”, “Tutuklu işçiler onurumuzdur”, “ Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “ Katil sermaye hesap verecek” sloganlarının atıldı.
Eylemde platform adına açıklamayı Dev-Yapı İş Sendikası Genel Sekreteri Nihat Demir okudu.
Ölenin kimliğini değil ama en azından öldürülmüş olduğunu biliyoruz
Açıklamada şöyle denildi:
3.havalimanı inşaatında bir iş cinayeti daha işlendi.Üç gündür gerçekliğini teyit etmeye çalıştığımız olayda kimlik bilgisine dahi ulaşılamayan bir işçinin cenazesi şantiyede ki rögarın içinde yine işçiler tarafından bulundu.İşçilerin ensesinde her daim hazır ve nazır bekleyen görevliler,cinayetlere engel olmak yerine örtbas etmeye çalıştılar.Tanık işçilerin telefonları ellerinden alınarak kayıtları silindi.
Bu havaalanının,dünyanın en büyük coğrefi alanına sahip ve 90 milyon yolcu kapasiteli olmasıyla övünen yetkililerden de İGA'dan da,çalışma bakanlığından da cinayeti soruşturmakla yükümlü adli makamlardan da tek bir ses bir açıklama yok!İktidarıyla,patronuyla bu ''büyük prestij projesinin''sahipleri için polisi,jandarması, adliyesi meslek ahlakında yoksun yazarları için bu cinayet hiç işlenmedi!Hatta bu işçi hiç var olmadı!Örtbas etme çabaları,mutlak suskunlukları başka neyi gösterir.
Sorunlara dikkat çeken işçiler sendika yöneticileri ve destekleyenleri hakkında davalar açarken hiç vakit kaybetmeyen savcılar acaba girişimde bulunup sorumlu İGA yöneticileri hakkında bir soruşturma açmış mıdır?
Şimdi ölen işçinin ailesine ulaşılmasını engellemek için,başka deyişle ailenin cenazeye ulaşmaması için ellerinden geleni yapacaklar.Gizleme çabası ve sessizlikleri bunun içindir.Bunu da başarsalardı kimsesizler mezarlığına bir işçi daha gömülecekti.Belki biz bilmeden bu ''büyük prestij yatırımının''inşaatında öldürülen bilinmez sayılı işçilerin yanına birisi daha eklenecekti.
Ama bu sefer,son cinayet gizlenemedi.Şimdilik ölen kardeşimizin kimliğini değil ama en azından öldürülmüş olduğunu biliyoruz.Şunu da biliyoruz ki bu cinayetin gizlenememiş olması havalimanı işçilerinin talepleri için ayağa kalkmaları ile her kesimde işçilerde vicdanlarda artan bir farkındalığın eseridir.İşçilerin haklı tepkisi bütün ülkede ses getirmese bu cinayetin üstünü örtebileceklerdi.
Havalimanı işçileri gibi başka şantiyelerde,başka işkollarında hakları için ayağa kalkan,direnen bütün işçiler ve onlarla dayanışma gösterenler olarak biliyoruz ki şantiyelerde,iş yerlerinde ücretten,çalışma,yaşama koşullarına kadar yükselen bütün taleplerin nedeni,patronların daha çok kar için işçiye vermedikleri haklarıdır.İşçi sağlığı iş güvenliğine yatırım yapmamaları,iş güvenliğini maliyet artıran gereksiz masraf olarak görmeleridir.
3.havalimanı işçilerinin isyanı,bütün bu nedensellikleri ortaya koyan büyük bir çoban ateşi oldu.Sermayenin ve iktidarlarının korkusu,bu ateşin yayılması,karanlığın aralanmasıdır.Direnen işçilere uygulanan yoğun baskılar,tutuklamalar bu korkunun eseridir.Ve elbette bu son örnekte görüldüğü gibi,üç gün önce işledikleri cinayeti örtbas etme gizleme çabası da bu korkunun ürünüdür.
Havalimanı işçilerinin haklı talepleri için verdikleri mücadele ile dayanışmamızı yükselteceğimizi yineliyoruz.İş cinayetlerini gizleme,bilgi karartma çabaları karşısında her duyarlı bireyi,kurumu gerçeği yayan birer mecra olmaya,birlikte mücadeleye çağırıyoruz" denildi.
Haklı olan işçileri serbest bırakın.Zindanları boşaltın.
3.havalimanı işçileriyle dayanışma platformu basın açıklamasına katılan Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Ali Şeker ise konuya ilişkin şunları söyledi:
"İşçiler haklıydı. O haklı seslenişine katkı sunmak için onu meclise duyurmak için üç yıl öncesin de işçiler ölüyor tedbirler alın dedik. Soru önergesi verdik.Bu tedbirler alınmadığı için çok sayıda işçi arkadaşımız maalesef katledildi.Orada yükselen havaalanı değil 38 işçinin mezarı yükseliyor.Orada kimin çalıştığı belli değil.Kimin öldüğü belli değil ve kimin öleceği belli değil.İnsanlar insanca koşullar altında çalışmak istiyor ve haklı yakarışlarına karşılığında da bu haklı taleplerine karşılık içeri atıldılar ve tıkıldılar.Güçlünün haklı olduğu değil de haklının sesine kulak verildiği Türkiye için haklının yanındayız.Serbest bırakılması için de buradan bir kez daha sesleniyorum.Haklı olan işçileri serbest bırakın.Zindanları boşaltın.Onlar ölmemek diğer arkadaşlarının ölmemesi için seslenişte bulundular.Onların bu çığlığını duyun,kimsenin susmasını beklemeyin."
Sadece inşaat işinde değil bütün çalışma sektörlerinde iş cinayetleri çok yoğun yaşanıyor
Halkların Demokratik Partisi, hukukçu milletvekili Züleyha Gülüm de şunları dile getirdi:
İktidar kimi hiçe sayıyorsa en temel hakları hiçe sayıyorsa tabii ki sermaye AKP ve iktidardan destek aldığı için tüm hakları tüm yasal hakları yok sayıyor.
Bu inşaat alanında insanlar ölüyor ve kimsenin haberi olmuyor. Bir soruşturma dahi açılmıyorsa da veya açılıyorsa üstü kapatılıyor.Bu güne kadar şunları duymuştuk.İş cinayetleri olunca insanlar ölüyordu sessiz,sedasız gömüldüler.Asla haber yapılmadılar.Ailelerine baskı yapılarak olayların üstü kapatıldı.Hatta bir olayda bundan önceki bir olayda eşimin çalışan arkadaşım eve gelmedi sözleri üzerine iş yerini araması sonucu ortaya çıkmıştı olay,hatta yine ilgilenmemişlerdi.Eşi inşaat alanına gidip tekrar sormak zorunda kalmıştı.Bunun üzerine,molozların altında yapılan kazı çalışması sonrası işçinin cansız bedenine ulaşılmıştı.Şimdiki olay ise,çok daha vahim durumda.İş cinayetimi,birinin öldürmesi sonrası mı gerçekleşti,ortada başka türlü bir vakamı var.Bu cinayetin üstünü kim örtüyor,kim kapatıyor?Buna dair hiç bir sorunun cevabını alamıyoruz.Bu olayla ilgili Çalışma bakanlığını aramaya çalışıyoruz,konunun araştırılması,üzerine gidilmesi için ilgililerle bağlantı kurmaya çalışıyoruz.Hiçbir şekilde telefonlarımıza dönen olmuyor.Ölen işçininadını bile öğrenebilmiş değiliz.Yeni bir iş cinayeti üstü örtülecek.Aslında iş cinayetinin üstünün örtülmesinin kendisi suç,delilleri yok ediyorlar,delilleri karartıyorlar.Aslında bir cinayetin ortaya çıkmasının önüne geçen bir takım olaylarla karşı,karşıyayız.Burada Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunmuş olalım.Çünkü,bu gerçekten araştırılması gereken soruşturulması gereken ve sonunda da ceza yaptırımıyla kalınması gereken bir durum.Bizim Cumhuriyet savcılığına başvuru yapmamız gerekmiyor.Yazılı basın üzerinden savcılık olayı öğrendiğinde bu soruşturmaya başlamak zorunda.Biz buradan ihbarımızı yapmış olalım.Herkes açısından bir baskı durumu var.İktidarın yada sermayenin aleyhine bir şey yaptığınız da bu memleket de görevinden alınabiliyor,işinden olabiliyor,yoksullukla baş,başa bırakılabiliyor.Ama buna rağmen cesaretli olmalı,haklarımıza sahip çıkmalıyız.Çünkü,geri adım attıkça,çekildikçe bu gün hiç bir şeyimiz kalmayacak.Bu gerçekliği bilen bir yerden aslında direnmeye,hakkımızı aramaya devam etmek zorundayız.İnşaat işinde çalışan yada 3.havalimanın da çalışan işçi arkadaşlarımızın önemli olduğunu buradan bir kez daha söylemek istiyorum.Sadece inşaat işinde değil bütün çalışma sektörlerinde iş cinayetleri çok yoğun yaşanıyor.Her gün 4-5 arkadaşımızın iş cinayetine kurban gittiğini duyuyoruz,okuyoruz.Ama buna rağmen ne iktidarın ne çalışma bakanlığını nede muhatap kurumların buna karşı bir önlem almadığını da görüyoruz.Buna karşı tek çözümümüz birlikte direnmekten geçiyor.Birlikte bunları açıklamaktan geçiyor.”
Eylem, tutsak Dev-Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut ve İnşaat İş Sendikası yöneticilerinde Özkan Özkanlı’nın tutuklu bulundukları Silivri Hapishanesi'nden gönderdikleri mesajların okunmasıyla son buldu.