Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Şube’de yaptıkları basın toplantısında sürece ilişkin yaşadıklarını anlatan bir basın toplantısı düzenlediler.Şimdi size dile getirilen sıkıntıları aktaracağım.
Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Şube’de yaptıkları basın toplantısında sürece ilişkin yaşadıklarını anlatan bir basın toplantısı düzenlediler.
Basın toplantısına işçilerden Baran Tayyip Kırğın, DİSK’e bağlı Devrimci Yapı İşçileri Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut, İnşaat İşçileri Sendikası Basın Sözcüsü Uğur Karadaş ve Örgütlenme Sorumlusu Özkan Özkanlı katıldı. Peki, inşaat işçileri ve sendikacıların dile getirdiği ve dikkat çektiği husular neydi?
“İnsanların zor durumda olmasından yararlanıyorlar”
İlk olarak sözü inşaat işçisi Baran Tayyip Kırğın alarak Urfa’da yaşıyorum,21 çocuklu bir ailenin tahsili olmayan çocuğuyum.3. Havalimanı’nda çalışmak için internet üzerinden başvuruda bulundum. 2500 lira maaş verileceği söylendiği için Urfa Siverek’ten İstanbul’a geldim.Fakat tam işbaşı yapacağım gün “Biz size 2500 lira demiştik ama ani bir kararla 1700 lira ücret verilmesini kararlaştırdık” denildi.“Ben 1200 kilometre yol gelmişim bütün paramı harcamışım üç gün bir sedirin üzerinde sabahlamışım.Şimdi ben 1700 liraya çalışmayıp ne yapacağım? Bin lira da verecek olsalar en azından yol parası biriktirinceye kadar çalışmak zorunda kalacağım. Fırsatçılıkla insanları kendi istedikleri koşullarda çalışmak zorunda bırakıyorlar.
“Kahvaltılık ürünlerin tarihi geçmiş, yemekler bulamaç gibi ne olduğunu anlamak mümkün değil”
3. Havalimanı şantiyesinde işe başladığım ilk günden itibaren bir yemek alacaksın kilometrelerce kuyrukta 45-50 dakika bekliyorsun.İ GA CEO’su Kadri Samsunlu bir çok çeşit yemek olduğunu söylüyor. “Daha menüyü nasıl genişletelim?dedi.“Bizim öyle lüks,şatafat beklentimiz yok.Menüye dair de bir şey söylemedik. Biz yemeklerin hijyeninden, sağlıklı olmasından bahsettik.Doyabileceğimiz miktarda sağlıklı yemek talebinde bulunduk. Yemekler getirilirken çok çalkalanarak geliyor.Aldığınız yemeğin ne olduğunu anlamak ve yemek mümkün değil, zaten yiyebilseniz de doyabileceğiniz bir yemek değil. Sabah kahvaltıda verilen paketli ürünlerin hepsinin tarihleri geçmiş.
“Bir ayda üç kez zehirlendim”
Sağlıksız koşullarda barınıyoruz ve çalışmak zorunda kalıyoruz.Orada hasta olmamak mümkün değil ama,sağlık sorunlarımız da ciddiye alınmıyor.Zehirleniyorsun, iki tane ‘’Parol’’ veriyorlar avucuna gidiyorsun.Orada herkes cebinde ilaçla geziyor.Hiçbir sağlık önlemi yok.İnsanlar tedavi de edilmiyor.Ben yemeklerden bir ayda tam üç kez zehirlendim.
“İşçinin canı hiçe sayılıyor”
Enerji odalarında taban yükseltme işi yapıyoruz.Burada çalışırken hiçbir güvenlik önlemi alınmadığını görüyoruz.Bir kaza yaşandığında bir tutanak tutulmuyor, işçi hastaneye de götürülmüyor,Aynı şekilde işe devam ediyoruz. 08.00-17.00 arası çalışmak üzere geldik ama böyle bir çalışma sistemi yok.Sana iş veriyor ve bir hafta süre veriyor.Paranı alabilmek için bu işi yetiştirmek zorundasın.Her gün bir oda bitmek zorunda,o zaman ne olacak?Gece de çalışmaya devam edeceksin.Yani ortaçağ koşullarında çalışıyoruz.Aydınlatma sistemi olmadan 20 kiloluk panelle 7 katı karanlıkta çıkıyoruz.Kaldığımız koğuşlar da son derece sağlıksız. “Leke içindeki küflenmiş yataklarda yatmak zorunda kalıyoruz.Tahtakurularından hepimizin vücutları yara içinde. İlaçlama yapılsın diyoruz yapılmıyor, tedavi edilmiyoruz.
“Milletvekilleriyle görüşmek suç sayıldı.Hakaretlere uğradık, adli suçluların yanına konulduk”
Bir aydır havalimanı şantiyesinde çalışıyorum.Kölece koşullar yüzünden isyan etme noktasına geldim.Aylardır hatta yıllardır orada çalışanların bu koşullarda isyan etmelerinin de doğal olduğunu ifade edebilirim.Eyleme katıldım.Çünkü,bende aynı kölece koşullarda çalışıyordum.
Eylemin gerçekleştiği gün milletvekilleriyle görüştük bu suç oldu.Sendika temsilcileriyle görüşmenin,whatsapp grubunda yer almanın,Her Biji Hevalno,haydi koğuşları gezin canlar,direne direne kazanacağız sözlerinin,yumruğunu havaya kaldırmanın suç delili olarak gösterildi.“Bu havaya kaldırdığım sol kolum suç delili oldu.
Tutuklandığımız da ise,Silivri Hapishanesi’nde her bir işçinin ayrı ayrı adli tutukluların bulunduğu koğuşlara uyuşturucu kullanıcı ve satıcıları,katiller arasına konulduğumuzu söyleyebilirim.Yirmi kişilik koğuşlarda 52 kişi kalıyordu.Bana gönderilen kitap, gazete ve dergiler verilmedi,iktidara yakın kanalları izlemek zorunda bırakıldık,Pek çok hakarete maruz kaldık.Hiçbir şekilde pişman değiliz.Biz direnmek gerekiyordu direndik ve kazandığımızı da düşünüyoruz.Bundan sonra da kazanacağız.’’İşçiler sadece öldüklerinde gündeme gelmeyecekler direnişleriylede gündeme geleceklerdir.
Fransa’da yaşayan bir Türkiye’li bir işçi de basın toplantısı esnasında telefon bağlantısı yaparak 3. Havalimanı işçilerini selamladı. Onların sürecini yakından takip ettiklerini ve haklı taleplerini desteklediklerini dile getirdi. Fransa’da Sarı Yelekliler başlattıkları eylemin nedenlerini ve eylem sürecini aktardı.
“İGA çalışma koşullarını görmezden geliyor”
Sonrasında konuşma yapan İnşaat-İş Basın Sözcüsü Uğur Karadaş şunları söyledi,eylemlerin başlaması üzerine şantiyeye gittik.İGA CEO’su Kadir Samsunlu,kaymakam,jandarma komutanı gibi görevlilerle görüştük.Taleplerimizi aktarıldığımız da İGA CEO’su,benim bunlara imza atmaya yetkim yok dedi.Kendisi burjuvazinin kibriyle işçi temsilcileriyle görüşmesini bile bir lütuf olarak gördüğünü bize aktardı. İşçilerin çalışma koşullarının Kadri Samsunlu’nun görüş alanının dışında olduğunu,akşam saatlerinde tekrar korumalar eşliğinde ve tüm saldırı araçları hazır haldeyken gelmesinin ise,hem işçilerin tavrına ilişkin havayı koklamak hem de güç gösterisi yapmak olduğunu anladık.İşçilerin ve kendilerinin gözaltına alınma ve tutuklanma sürecini de anlatan Karadaş,şunları söyledi,işçilerin tutuklanmasını beklemiyorduk.Fakat haklı taleplerle isyan eden işçilere gözdağı verilmek istendi.Asıl amaçları buydu.
“Gezi’yi burada mı planlıyorsunuz?”
İnşaat-İş Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Özkanlı da, İGA’nın güvenlik binasında kimliğini açıklamayan sivil kişilerce ifadem alınmaya çalışıldı.Bana“Kimden talimat aldın? “Gezi’yi burada mı planlıyorsunuz’’gibi sorulara maruz kaldım.
Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut dayanışmanın önemine değinerek,kısa bir tutukluktan sonra serbest bırakılmamız bu dayanışma ile gerçekleşti.Her şeyin çözümü dayanışma içinde olmak.Dayanışma içinde olursanız her sorunu alt edebilirsiniz.Havalimanı işçisi çok net bir şekilde hiç bir kuralın, kanunun,yasanın olmadığını ve buna karşı onurlu bir direniş gösterdik. “Orada herkes üzerine düşen görevi yerine fazlasıyla getirdi.Orada öncü işçilerle bir arada olmak ve onları bir adım ileriye taşımak biz mücadeleci sendikaların göreviydi,Biz de bunu yaptık ve yine bunu yapacağız.
Emniyetinden adliyesine kadar bunu yaşadık.Biz avukat arkadaşlarımıza,biz bütün suçlamaları kabul ediyoruz. Cezamızı verin. Ama bu suç sayılanların bir gün bile yatarı yoktur dedik. Ama bizden öc alma mantığı var. Siz hakkınızı isterseniz, devletin yasalarının uygulanmasını isterseniz sonunuz baskıdır,coptur,cezaevidir demek için iki-üç aylık süreyle bizi cezaevinde tuttular.Tüm yaşananlara ve 14 Eylül’den sonra tam bir Nazi kampına dönen şantiyede işçilerin hala ıslıklarıyla bu kölece koşulları protesto ettiklerini,karşı çıktıklarını ve devam da edeceklerini belirten Karabulut “Zulmün olduğu yerde direniş hep vardır. Bizim de sendika olarak görevimiz o tepkiyi nasıl örgütleyip de işçiler için bir adım ileriye taşıyabilmektir. Biz mahkemeye giderken yargılayanları yargılayacağız demiştik ve bunu da yaptık.
“Adli kontrol şartı işçiyi açlığa ölüme mahkum etmektir”
Tutuklu bulunan tüm sendika yöneticilerimiz ve işçilerimiz adli kontrol şartıyla bırakıldık.Adli kontrol şartıyla bırakılmak demek inşaat işçisi için işsizlik demek,ölüm demek aç bırakmak demektir.İşsizliğe mahkum edildik,bundan sonra 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu’nun görevi biz sendikaların görevi mücadeleyle bu adli kontrol şartının da ortadan kaldırılmasını sağlamak.O sözde yargılamayı boşa çıkarmaktır. Bunun için de mücadelemizi sürdüreceğiz.3. Havalimanındaki sarı baretlilerin eylemi, bugün Fransa’da sarı yeleklilerin eylemi olarak sürüyor.Sermayenin işçi sınıfına,emekçilere yönelik ciddi saldırıları var. Bıçak kemiğe dayandığında da her yerde işçiler emekçiler gereken refleksi gösteriyor.Buradan sarı yeleklileri selamlıyoruz.
İnşaat-İşçileri Sendikası avukatı Ekin Güneş Saygılı, havalimanındaki eylemlerin değil, işçilerin iş cinayetlerine maruz kalmasının, işçi ve sendikacıların tutuklanmasının, gözaltında darp edilmesinin, kolluk kuvvetlerinin görevini kötüye kullanmasının suç olduğunu söyleyebilirim.İşçi Baran Tayyip Kırğın ve sendika temsilcilerinin anlatımları sırasında aldığı notlar üzerinden yaşanan hukuksuzlukları ve işlenen suçları dile getirdi.