15 Temmuz darbe girişimi sonrası KHK ile kamudan ihraç edilen kamu çalışanlarının oluşturdukları ‘’KHK platformu’’bileşenleri ile Kadıköy rıhtımda sorunlarını ve taleplerini dillendiren bir basın açıklamasını paylaştılar.
NECDET ÖZSAYGIN
Açıklamada şu görüşlere yer verdiler:
Kıymetli İstanbul halkı, kıymetli KHK’lılar ve kıymetli KHK’lı yakınları, İstanbul ve Türkiye basınının kıymetli ve seçkin temsilcileri.
OHAL resmiyette 1 yıl önce bitmiş görünsede,OHAL, tüm kurum ve kurallarıyla kalıcı hale getirilmiştir, fiili olarak yaşanmaktadır vesürmektedir.Darbenin üzerinden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen KHK rejiminin getirdiği haksız ve hukuksuz ihraçlar, açığa alma, sürgün, gözaltı, tutuklama, ev baskınları tüm dehşeti ile devam ediyor.
OHAL dönemindeki KHK’lar ile %99’u üniversite ve üzeri eğitimleralmış, bu ülkenin eğitimli insanları,işlerinden edilmek ve aileleri ile birlikte açlığa mahkûm edilmek suretiyle kalıcı bir biçimde sadece memuriyetten değil adeta vatandaşlıktan ve toplumdan ihraçedilmişlerdir.KHK’lıların önemli bir kısmı evrensel hukuka aykırı olarak, siyasi saikler ile hapse de atılmış ve zindanlarlada tanışmıştır.
Türkiye’de toplam 250.000 kişi KHK’larla işlerinden edildi. Bu kişilerin yasal bir bankaya para yatırmak, çocuklarını yasal olarak açılmış okullara göndermek, yasal sendikalara üye olmak, barış bildirisine imza koymak, sol veya muhalif sendikalarda mücadele içinde olmak, kültürel haklarını savunmak dışında herhangi bir suçları yoktu. Elbette ki bunların hiçbiri de yasalarımıza göre “suç” değildi.Tam tersine Anayasada teminat altına alınan temel hak ve hürriyetler kapsamındaki fiillerdi.OHAL’de 500.000 kişi için adli işlem tesis edildi. 50.000 kişi tutuklandı. İnsanlık tarihinin en büyük kadın tutuklaması (17.000) kişi gerçekleşti. Yasaların rağmına 843 bebek annesi ile hapishanelerde yaşıyor. 2000’den fazla bebek veya çocuk da hapishanelerle tanıştı. Onlarca hasta zamanında hastaneye sevk edilmediği için cezaevlerinde öldü. 46 kişi yaşadığı sürecin ağırlığına dayanamayıp intihar ederek yaşamına son verdi.Bu kişiler arasında bir Savcı bir Kaymakam, bir Doçent, 2 Emniyet Müdürü ve 2 Yarbay da bulunuyor.Yüzlerce kişi ise yaşadığı travmalara dayanamayıp kahrından öldü. Daha henüz evvelki gün, Gaziantep Lisesi öğretmeni iken KHK ile ihraç olan ABDURRAHMAN SELAHADDİN EYYUBİ GÖKCEK öğretmen kansere yenik düştü.
İstanbul KHK’lılar Platformu, 28 Haziran 2019’dan itibaren faaliyetlerine başlamıştır.Bizim KHK grubumuz sosyal medya, Facebook, Twitter, WhatsApp üzerinde faaliyet göstermektedir.Gerçekleştirdiğimiz ilk toplantımızda biz kimiz,kurduğumuz platformumuzla neyi amaçladığımız soruları üzerinden çeşitli çalışmalar gerçekleştirdik.Amacımız, ilimizdeki bütün ihraçların ve KHK mağdurlarının bir platform çatısı altında bir araya gelmesini sağlamak ve bu konuda ortak tutum geliştirmek ve demokratik mücadele yoluyla sesimizi yükseltmektir. OHAL ve idari komisyonlarının hukuksuz ve keyfi uygulamalarını gözler önüne sermek ve bertaraf etmektir.İhraçlarla ilgili yaşanan mağduriyetlere karşı toplumsal hassasiyetin oluşmasını sağlamaktır.Demokratik çerçevede toplumsal mücadele yoluyla anti demokratik uygulamaların son bulması ve demokrasiye geçiş sürecinin hızlandırılmasını sağlamaktır.Amacımız dayanışma ruhuyla yan yana durarak ve birlikte hareket ederek “KHK zulmüne dur!” diyebilmektir.
YSK seçime katılmasına izin verdiği KHK’lı adayların seçimi kazanmalarından sonra “seçilme hakları”na el koydu. Böylece, milli iradeye de KHK kelepçesi vuruldu.. Örneğin platform sözcülerinden Hüda Yıldırım 31 mart yerel seçimlerinde Sancaktepe Belediyesi’ne meclis üyesi olarak seçildi.Ancak KHK’lı olduğu gerekçesiyle mazbatasına el konuldu.Yerel seçimlerde Khk’lıların seçilme hakkının gasp edildiğini gördük. Bunun da ötesine geçildi; bu sefer KHK’lıların seçme hakkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde görüldüğü üzere tartışma konusu edildir.iktidar partisi YSK’ya “seçimde KHK’lıların oy kullandıkları bu yüzden seçimin iptal edilmesi gerektiği” yolunda itiraz ettiler. YSK bunu reddetti ama oy birliği ile değil. Böylesine ilkel bir düşünceye onay veren YSK üyeleri de olduğu anlaşıldı.
‘'KHK'lıların pasaportlarına herhangi bir hukuki gerekçe olmaksızın el konuldu, 515 bin insana ve yakınına pasaport yasağı getirildi ve bir anda ülke içerisine hapsedildiler. Örneğin, ihraç akademisyenlerden biri olan Prof. Dr. Haluk Savaş’a kamuoyu baskısı ile pasaport verilmiştir ancak eskisi gibi yeşil pasaportu olmadığı için halen gideceği ülkenin vize süreçleri ile uğraşmak zorunda kalmaktadır. Ve tedavisi gecikmektedir. Türkiye’de böyle yüzbinlerce insan (515 bin) pasaportlarına konulan şerhler nedeniyle hiçbir yasal hukuki dayanağı olmadan anayasal hürriyetlerinden mahrum yaşamaktadırlar. Mahkeme kararı dışında hiç bir merciin koyduğu sınırlama hukuki değildir. Beraat etmiş ve hakkında hiç bir işlem tesis edilmemiş insanlar adeta büyük bir hapishaneye konulmuş gibi yurt dışına çıkamamaktadır. Seçkin bilim insanları 3 yıldır bilimsel kongrelere katılamamaktadır. O kongrelerde konuşmacılık, başkanlık vs. gibi görevlerini yapamamaktadır.
Anayasanın koruma altına alındığı haberleşme, örgütlenme, ifade ve düşünceyi yayma hürriyeti, bağış, sendikal üyelik, mülkiyet tasarrufları,suç ve cezanın kanuniliği ilkesi gibi anayasal hak ve ileler KHK’lılar içinterör faaliyeti olarak işlem gördü.
Kısaca, KHK’liler için kolektif ve sistematik bir ayrımcılık sistemiuygulandı. Bu “Kolektif Ayrımcılık Sistemi” içerisinde; işinden atılmak, uzun süre iş bulamamak, mesleğini icra edememek, hak ettiği ücretin altında çalışmak zorunda kalmak, sosyal çevresini yitirmek, aile içi sorun yaşamak, göç ettirilmek, sağlığını kaybetmek, ekonomik açıdan bağımlı hale gelmek, borçlarını ödeyememek“olağanlaşmıştır.”Mağdurlar İçin Adalet Topluluğu’nun, dört bine yakın OHAL mağduruyla görüşerek hazırladığı raporagöre, OHAL mağdurlarınınaylık ortalama kazancı %80 azaldı, 800 liranın altına indi. Yani fiilen “ağaç kökü yiyorlar”. Ama OHAL sadece mağdurlarını mağdur etmedi, Türkiye’de yaşayan tüm insanların gelirini de %30 azalttı. Yani OHAL ve KHK’lar sadece dorudan mağdurlarını değil, aynı zamanda tüm Türkiye’yi de mağdur etti.Yani OHAL ve KHK’lar toplumunen çalışkan, en eğitimli, en dürüst, en üretken; sağcı, solcu, milliyetçi, hümanist, demokrat, dindar, ateist, Türk, Kürt, Alevi, Sünni her kesimden çok yüksek niteliklere sahip 250.000 insanını devletten, toplumdan ve vatandaşlıktan adete ihraç ederek onlara zarar vermekle kalmadı, tüm toplumunbeynine de bir kurşunsıktı. OHAL ve KHK’ların sonuçlarını 82 milyon insan hep birlikte yaşayıp görüyoruz ve OHAL’i mirası olan uygulamalar devam ederse, tüm toplumca daha ağır ekonomik ve sosyal bedellerle de yüzleşmeye devam edeceğiz.
KHK’ların tüm Türkiye’ye ödettiği bedellerin daha da ağırlaşarak devam etmemesi için, Şimdi iktidar ve muhalif meclisteki tüm siyasi partilerden KHK’ların bir an önce kaldırılması için harekete geçmelerini bekliyoruz.KHK’lar hemen bir yasa ile iptal edilmelidir. KHK’lılar derhal görevlerine iade edilmeli haklarındaki adil soruşturmalar evrensel hukuk kaidelerine göre yeniden tesis edilmelidir. OHAL/KHK rejimi altında yüzbinlerce KHK’lıya ve onların 2-3 milyona yakın akraba ve çevrelerine yaşatılanlar bir insanlık ayıbı olarak tarihte yerini çoktan almıştır. Gelecek nesiller bu karanlık günleri lanetle anacak ve utanacaklardır.
Şimdi tüm bunlara karşılık biz temsili olarak KHK balonlarını, gökyüzünde kaybolmak üzereuçuracağız... İktidar veya muhalif TBMM’de bulunan tüm partilere düşen görev de toplanıp bu KHK ayıbını tarihe gömmektir.
İşimizi geri istiyoruz.
Haklıyız kazanacağız.
KHK’lar gidecek biz kalacağız.