İstanbul Baro Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu, "İçişleri Bakanının söylediği son derece vahim bir düzenlemedir. Ve hukuk düzenine tamamen ters bir düzenlemedir" dedi.
Durakoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "O uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir" şeklindeki açıklamasını eleştirdi. Durakoğlu " 'Bacağını kırın' şeklindeki gibi bir cümlenin kim tarafından sarf edilirse sarf edilsin, hukuk devleti içerisinde kabul edilmesine olanak yoktur. Bu çok açık bir şekilde suçtur" dedi.
HUKUK DEVLETİNDE BÖYLE BİR CÜMLENİN KABUL EDİLMESİNİN OLANAĞI YOKTUR
"Hukukun evrensel kuralları vardır" diyen İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, "Bu evrensel kurallardan bir tanesi 'masumiyet karinesi'. Masumiyet karinesi suçlanan bir kimsenin hakkında hüküm verilene kadar onu suçsuz kabul etmeyi ilke olarak edinir. Ve bu hukukun evrensel bir ilkesidir. Dolayısıyla henüz suçlu olduğunu bilmediğimiz henüz yakalama aşamasında bulunan hangi suç olursa olsun suçlu kim olursa olsun, bir kimse hakkında doğrudan aslında işkence anlamına gelebilecek 'bacağını kırın' şeklindeki gibi bir cümlenin kim tarafından sarf edilirse sarf edilsin hukuk devleti içerisinde kabul edilmesine olanak yoktur. Ama vahim olan böyle bir cümlenin bizzat kolluk güçlerinin amiri konumunda bulunan en üst konumunda bulunan bir İçişleri Bakanı tarafından söylenmiş olmasıdır. Bu çok açık bir biçimde suçtur. Bir İçişleri Bakanının bu cümleyi biran için bir ironi vasıtası olarak söylediğini de kabul edemiyorum. Yani uyuşturucu ile mücadelede özellikle kolluğun daha etkin davranmasını temin etmek amacıyla böyle bir cümle kurması da kabul edilemez. Dolayısıyla hukuk devletinde böyle bir cümlenin kabul edilmesi olanağı yoktur" dedi.
BU BİR AZMETTİRME ANLAMINA GELEBİLİR
"Böyle bir suç işlenirse ikinci aşama nedir?" şeklindeki soruya Avukat Mehmet Durakoğlu suçların şahsiliği ilkesine vurgu yaptı. Durakoğlu, "Öncelikle suçların şahsiliği prensibi var. İçişleri Bakanı'nın söylediği gibi 'Kırın bacağını benim üzerime atın, gerekirse şu kadar yatarım' gibi bir cümlenin ceza hukuku içerisinde bir anlamı yok. Evet bu bir azmettirme anlamına gelebilir. Bu İçişleri Bakanını gerçekten sorumlu kılan bir noktaya getirebilir. Özellikle suçlu görülen kimsenin yargıya teslimi gerekirken, infazının bizzat kendileri tarafından sağlanabileceği bir düzene hukuk düzeni denilemez, bunun bilinmesi gerekir. Kolluk güçleri infaz edemez. Kolluk güçleri yakalayıp yargıya teslim etmekle görevlidir. Temel görevleri budur. Bu görevden uzaklaşamazlar. Bu görev doğrudan doğruya infaz memuru gibi yerine getiremezler. Dolayısıyla İçişleri Bakanının söylediği son derece vahim bir düzenlemedir. Ve hukuk düzenine tamamen ters bir düzenlemedir" diye konuştu.
KOLLUK İÇİN BÖYLE BİR EMİR KANUNSUZ EMİRDİR
Avukat Durakoğlu, "İçişleri Bakanı doğrudan doğruya mesela bu suçu işleyen bir kolluk görevlisi doğrudan doğruya 'Ben bu talimatı Bakandan aldım' diyebilir. Bakan da bu anlamda açık açık böyle bir cümle kurduğu için bir anda kendisini yargı karşısında azmettirici olarak bulabilir, yada talimat vermiş kişi olarak bulabilir. Ama burada kolluğu uyarmak gerekiyor. Kolluk için böyle bir emir kanunsuz emirdir. Hiçbir biçimde kolluğun İçişleri Bakanının böyle bir talimatı olduğunu varsayarak harekete geçmesi, mesela bu konudaki bir zanlıyı veya bu konudaki bir şüpheliyi, şüpheli konumunda bulunan bir kimseyi herhangi bir şekilde onun söylediği gibi 'bacağını kıracak' hale getirmiş olması bunu İçişleri Bakanından aldığı talimatla bunu yerine getiriyor olsa dahi o talimat bir kanunsuz emirdir. Bunu yapan kolluk gücünü de kurtaracak bir konumu izah etmez. İkisi de suçlu olur. Hem fiili işleyen hem de kanunsuz emri veren" şeklinde konuştu.