İstanbul Tabip Odası, iki ila dört hafta boyunca temel zorunlu, acil mal ve hizmetler dışındaki bütün alanlarda üretimin durdurulmasını istedi.
İstanbul Tabip Odası, Erdoğan tarafından dün açıklanan önlemlerin korona salgının yayılmaması ve kontrol altına alınması için yeterli olmadığını belirterek, iki ila dört hafta boyunca temel zorunlu, acil mal ve hizmetler dışındaki bütün alanlarda üretimin durdurulmasını istedi.
İstanbul Tabip Odası, oda binasında koronavirüse ilişkin "ölümleri durdurmak için kapanma şart" başlığıyla basın toplantısı düzenledi. Hekimler, alınan palyatif tedbirlerin gelinen aşamada kesinlikle yetersiz olduğunu ve zorunlu üretim alanları dışında tam kapanmanın gerektiğini birkez daha dile getirdi.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, "Korona Günlerinde İstanbul Sağlık Kasım 2020 Raporu"nu açıkladı. 30 Kasım 2020 saat 15.37 itibariyle dünyada vaka sayısının 62 milyon 363 bin 527, ölüm sayısının ise 1 milyon 456 bin 687'ye ulaştığına dikkat çeken Saip, "Aynı tarih itibariyle günlük yeni olgu sayısı ise 496 bin 892'dir. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Türkiye son 7 günde vaka sayısının en fazla artan ülkeler arasına girmiştir" dedi.
'TÜRKİYE AVRUPA BİRİNCİSİ'
Türkiye'nin günlük yeni vaka açısından Avrupa'da birinci, Amerika ve Hindistan'dan sonra dünya üçüncüsü olduğunu belirten Saip, "Türkiye'de salgın yönetimindeki en büyük sorunlardan biri verilerin şeffaf paylaşılmamasıdır. Sağlık Bakanlığı ne yazık ki Covid'19'a ilişkin yaş, cinsiyet, bölge, sağlık çalışanı oranlarının açıklanmadığı, şeffaf olmayan bir yönetim şekli benimsemiştir. Ayrıca Sağlık Bakanlığı verileri PCR testi pozitif olan olgulara aittir. Dünyada ve ülkemizde PCR pozitifliği oranının yüzde 25-60 oranlarında olduğu düşünülürse bu sayıların gerçek rakamları yansıtmadığı çok açıktır" diye konuştu.
'KASIM AYINDA SALGIN PATLAMA DÜZEYİNE GELDİ'
1-17 Kasım tarihleri arasında ülke genelinde uygulamaya konulan palyatif önlemlerin İstanbul için yeterli olmadığının net bir şekilde görüldüğüne dikkat çeken Saip, şöyle devam etti: "Açıklanan Covid-19 salgın verilerine göre Türkiye'de salgın yönetilememektedir. Türkiye salgın yönetimi bakımından sınıfta kalmıştır. Halen ülkemizde uygulanan kozmetik önlemler veya palyatif genelgelerdir. Bu önlemlerle, Eylül'de yükselişe geçen salgın Kasım ayında patlama düzeyine gelip hızla yayılmış, geçen bu sürede hastanede tedavisi gerekenlerin sayısı ve ölümler katlanarak artmış ve yeni hastalar ile iyileşen hasta sayıları arasındaki makas açılmıştır. Daha kötüsü Kasım sonu itibariyle hastanelerde kritik hastalar ve yoğun bakım hastaları için yer bulunamamakta ve ameliyathaneler dahi yoğun bakım için kullanıma açılmaktadır.
Öte yandan pandeminin halk üzerindeki bütün yüküne karşın gerçekler halen saklanmaya çalışılmakta, açıklanan rakamlardaki vefat sayıları ile gerçek Covid-19 nedeniyle ölen insanların sayılarındaki fark her geçen gün açılmaktadır (örneğin; İBB Mezarlıklar Müdürlüğü 27 Kasım'da İstanbul'da bulaşıcı hastalıklardan ölen insan sayısını 179 olarak verilirken, o gün tüm ülkedeki ölüm sayısı 177 olarak açıklanmıştır.)
'YAPILMASI GEREKEN ACİL KAPANMADIR'
Daha önce de pek çok kez ifade ettiğimiz gibi; Turkuaz tabloda açıklanan pozitif olguların alt kırılımları, bulundukları bölgeler (il/ilçe/köy/mahalle) gerçek rakamlarıyla kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. Bununla birlikte 25 Kasım'da açıklanan resmi olgu sayıları vesilesi ile her gün en az 30 bin civarında insanın hastalığa yakalandığı görülmüştür. Ancak bu yoğun hasta sayısına karşın, ayaktan takip edilen, komorbiditeleri olan, komplike hastalar ağır hastalık tabloları ile hastane arayışı içine girmektedirler. Açıklanan hastane ve yoğun bakım doluluk oranları gerçek hayat deneyim ve pratikleri ile uyuşmamaktadır.Artık gerçekler saklanamayacak durumdadır. Bu durumda yapılması gereken 'acil kapanma'dır."
KOÇ: İSTANBUL'DA YÜZ BİNİ AŞKIN POZİTİF HASTA OLDUĞUNU TAHMİN EDİYORUZ
1. Basamak Hekimi Söz alan Dr. Recep Koç, İstanbul'a ilişkin izlenimleri ve yapılan anket sonuçlarına göre günlük pozitif vaka sayısının 9 binle 12 bin arasında değiştiğine dikkat çekti. Koç, "Bunların da 2-3 misli temaslı olduğunu varsayarsak, İstanbul'da 100 bini aşan bir pozitif hasta olduğunu tahmin etmekteyiz. Tahmin ediyoruz çünkü vakanın kesin rakamları yok elimizde" diye konuştu.
İki basamaklı bir sistem yürütüldüğünü söyleyen Koç, ne aile hekimlerinin filyasyon ekibinden ne de İl Sağlık Müdürlüğü'nün aile hekimlerinin yaptığı işlemlerden haberinin olduğunu ifade etti.
TESPİTLER
Rukiye Eker Ömeroğlu da basın açıklamasını okudu. Raporda yer alan veri ve grafiklere işaret eden Ömeroğlu, Kasım ayında İstanbul'daki mevcut durum ve bu süreçte sahadaki sağlık çalışanlarından derledikleri bilgi ve gözlemlere dair tespitleri şöyle sıraladı:
• Covid-19 salgını İstanbul'da geçmiş aylardan daha büyük bir hızla devam etmektedir ve İstanbul'un sağlık altyapısı mevcut hasta yükünü taşıyamamaktadır.
• Şu anda alınan önlemler çok yetersizdir ve bu haliyle sağlık kurumlarının bu yükü taşıması mümkün değildir.
• İstanbul'da birçok hastanede hastalar acil servislerde yatış sırası beklerken can vermekte, hekimler ise hastalar arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır.
• Sağlık Bakanı'nın geçmişte yaptığı açıklamaların aksine İstanbul'da çok ciddi yoğun bakım yatak sıkıntısı yaşanmaktadır.
• Özel hastane patronları bu salgın günlerinde dahi kendi kârlarının peşinde koşmakta; bu 'Pandemi Piyasası'ndan pay kapmak için bir yandan SGK'dan ödeme alırken öte yandan can derdindeki vatandaşlardan para almaya devam etmektedir.
• Kamu sağlık kurumları ihtiyaca cevap veremez ve özel hastane patronları para ödeyemeyen vatandaşları hastanelerine kabul etmezken kendisi de hastane patronu olan Sağlık Bakanı duruma seyirci kalmakta, özel hastane yataklarını kamusal kullanıma açmaktan ideolojik, politik saiklerle kaçınmaktadır.
• İstanbul'daki sağlık kurumlarının düştüğü bu büyük yetmezlik durumu COVİD-19 dışı hastaları da etkilemekte; bir yandan hastanelerdeki yoğunluk, öte yandan salgın korkusu nedeniyle sağlık hizmeti alamamaktadır.
• Bu süreçte hastanelerden sağlık hizmeti alamayan yurttaşlar aile sağlığı merkezlerine yönelmekte, iş yükü giderek daha fazla artmaktadır.
• İlçe Sağlık Müdürlüklerine bağlı filyasyon ekipleri geceli gündüzlü çalışmalarına rağmen devasa sayılara ulaşan temaslı takiplerini yapmaya yetişememektedir.
• Salgındaki büyük artış bu süreçte izin, istifa ve emeklilik hakları da ellerinden alınan hekimlere, sağlık çalışanlarına büyük bir iş yükü olarak yansımakta, çok sayıda sağlık çalışanı hastalanmakta, ölmektedir."
HIZLA HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREKEN TEDBİRLER
Ömeroğlu, 2020 Kasım ayı sonu itibarıyla iktidarın politikasının değişmediği sürece Covid-19 salgının kontrol altına alınacağını ya da baskılanacağını beklemenin mümkün olmadığının altını çizdi. Ömeroğlu, hızla hayata geçirilmesi gereken tedbirleri de şu maddelerle sıraladı:
• Türkiye'nin en az iki, tercihen dört hafta toplumsal hareketliliğin azaltılması/sokağa çıkma kısıtlaması ve temel/zorunlu/acil mal ve hizmet üretenler dışında bütün işlerde çalışmanın durdurulmasıyla acilen 'tam kapanma'sı şarttır.
• Sağlık Bakanı salgınla ilgili bilgileri gizleme, karartma tutumundan vazgeçmeli; gerçek tablo bütün açıklığıyla toplumla paylaşılmalıdır.
• Devletin bütün yurttaşların evde kalma koşullarını sağlamakla yükümlü olduğu sorumluluğuyla kapanma süresince emekçileri, yoksulları koruyacak her türlü tedbir alınmalı, hiçbir mağduriyetlerine, hak kayıplarına yol açılmamalıdır.
• Salgınla etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi için 'kapanma' süreci sonrasında da gerekli tedbirler ciddiyetle devam ettirilmelidir.
• Özel hastanelerin vatandaşlardan her ne ad altında olursa olsun ücret alması engellenmeli; kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı'nın kontrolüne geçirilmelidir.
• Bir an önce "pandemi dışı hastaneler" belirlenmeli, "COVİD-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık hizmeti ihtiyacı daha fazla geciktirilmeksizin karşılanmalıdır.
• Salgınla mücadelenin hastanelerde değil, sahada kazanılacağı gerçeğiyle filyasyon ekiplerinin sayısı hızla arttırılmalı, çalışma koşulları düzeltilmelidir.
• Aile sağlığı merkezlerinin bu süreçte artan hasta yükünü karşılayabilmeleri için gerekli tedbirler alınmalı, bütün ihtiyaçları Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilmelidir.
• Kamu sağlık kurumlarının personel açığı bir an önce giderilmeli, haklarında verilmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadan KHK'lar ile görevlerinden uzaklaştırılan hekimler, sağlık çalışanları görevlerine iade edilmeli, yıllardır atan(a)mayan tüm sağlıkçıların ataması gerçekleştirilmelidir.Sağlık çalışanlarının izin, istifa, emeklilik hakkını gasp eden uygulamadan vazgeçilmeli, motivasyonlarını arttıracak önlemler alınmalı, sağlıklı ve güvenli ortamlarda çalışmaları sağlanmalıdır."
'ÜRETİMİN DURMASINDAN SÖZ EDİLMİYOR'
Covid-19 ile mücadele kapsamında dün açıklanan tedbirleri hatırlatan Ömeroğlu, iki ila dört hafta boyunca temel zorunlu, acil mal ve hizmetler dışındaki bütün işlerde üretim durdurulmadan vaka ve ölüm sayılarının istenilen ölçüde düşürülüp salgının kontrol altına alınmasının mümkün olmadığının altını çizdi. Ömeroğlu, "Dün açıklanan tedbirlerde ise üretimin durdurulmasından söz dahi edilmemekte; dahası, 'üretim, tedarik, lojistik gibi genelgede yer alacak sektörler'in kapsam dışında olduğu belirtilmektedir" dedi.
'BU TEDBİRLER YETERLİ DEĞİLDİR'
Başta hafta içi saat 21.00-05.00 arası, hafta sonu tam gün uygulanacak sokağa çıkma yasağı olmak üzere bu tedbirlerin daha öncekilerden daha kapsamlı göründüğüne dikkat çeken Ömeroğlu, ancak salgının ulaştığı durum karşısında yeterli olduğunu söylemenin mümkün olmadığının da altını çizdi.
Basın toplantısı soru ve cevaplarla devam etti. Yoğun bakımların doluluğuna işaret eden İstanbul Tabip Odası yönetcileri, kışın gelmesiyle birlikte insanların kapalı alanlarda vakit geçirmeye yöneleceklerini ve grip salgınının Covid-19 açısından daha da tehlikeli bir durum yaratacağını vurguladı.
Etha