Gençlik örgütleri, 78’liler Girişimi ve Dostluk ve Kültür Derneği'nin çağrısıyla Beyazıt ve Halepçe katliamlarının yıldönümünde İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde eylem yapıldı
16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı ve 16 Mart 1988 Halepçe Katliamı’nın yıldönümünde üniversite öğrencileri, 78’liler Girişimi ve Dostluk ve Kültür Derneği(DKDER) çağrısıyla, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde açıklama yapıldı.
Üniversite öğrencilerinin “16 Mart Beyazıt ve Halepçe Katliamını unutmadık, hesap soracağız”, 78’liler Girişimi’nin “16 Mart 1978 Katliamı davamız toplum vicdanında sürüyor” yazılı pankartları açtığı eylemde “Beyazıt faşizme mezar olacak”, “Beyazıt Katliamı’nın hesabı sorulacak”, “16 Mart’ı unutma, unutturma”, “Halepçe’yi unutmadık”, “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz” yazılı dövizler taşındı.
Eylemde sık sık “Katillerden hesabı gençlik soracak”, “Beyazıt faşizme mezar olacak” sloganları atıldıÜniversite öğrencileri açıklama yaptı:“Bugün unutmadık, hesap soracağız diyerek bir araya geldik. Beyazıt ve Halepçe Katliamlarının failleri, yüzbinlerin emeğini sömürenler, halkı rant uğruna enkaza dönecek evlerde yaşamaya mahkum edenlerdir' denildi.
Üniversite öğrencileri açıklamada şunları söyledi:
Üzerinden ne kadar yıl geçmiş olursa olsun, Beyazıt’ta ayak izi bulunan tüm devrimci, sosyalist ve yurtsever öğrencilerin anılarını da miraslarını da yaşatacağız. Bu üniversitenin tarihi ve hafızası devrimcilerle yaşar, devrimcilerle sürer. 1978’de de bugün de diz çökmedik, geri adım atmadık. Üniversitelerde tarihimizi yaşatacak, Beyazıt’tan Cebeci’ye, ODTÜ’den Mimar Sinan’a, Boğaziçi’nden İTÜ’ye mücadeleyi daha da yükseltmeye devam edeceğiz.
Katledilen devrimci öğrencilerin hesabını yarım bırakmayacağız.
16 Mart 1988’de Irak, Halepçe’de çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden bölgede yaşayan Kürtlerin kimyasal silahlarla katletmesinin üstünden 36 yıl geçti. Halepçe’de halkın üzerine gaz bombaları yağdırılırdı, beş binden fazla kişi katledildi, yedi bin kişi yaralandı. Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen bu katliamın arkaplanındaki destekçileri kendi sorumluluklarının üzerini kapattılar. Binler göç etmek zorunda kaldı, binler göç yollarında ölüme mahkum edildi. Binlerce insanın acı trajedisi ne hafızalarımızdan silindi ne de hesap sorma bilincimiz azaldı.
Tarihimize kazınan katliamların hiçbiri münferit saldırılar olmadı. Egemenler halka karşı suikast, katliam ve kontrgerilla saldırılarını organize ederken suçlarının üzerini örtmüşse de bizim nezdimizde hiçbir suç zamanaşımına uğramamıştır, bundan sonra da uğramayacaktır. İnsanlığa karşı işlenen suçların affedilemez olduğunun altını çiziyoruz.
Bugün unutmadık, hesap soracağız diyerek bir araya geldik. Beyazıt ve Halepçe Katliamlarının failleri, yüzbinlerin emeğini sömürenler, halkı rant uğruna enkaza dönecek evlerde yaşamaya mahkum edenler, gençlerin geçim sıkıntısı ve geleceksizlik yüzünden yaşamına son vermesine sebep olanlar, öğrencilere devlet yurdunda ihmal ve denetimsizlik sonucu ölmeyi reva görenler, her gün en az üç kadın katledilirken cezasızlık politikalarıyla katilleri aklayanlar, LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve ayrımcılığı körükleyenler, emeğiyle geçinmek zorunda olanları açlık ve borç sarmalı içerisine sıkıştıranlar, milyonlar açlık sınırı altında yaşamaya çalışırken patronların milyarlık borçlarını silenler, Kürt halkını katledenler, Filistin halkı için sözde gözyaşı dökerken İsrail’in dostu olanlar, İliç’te maden işçilerini toprak altında ölüme terk edenlerdir.
Üniversitelilerden sonra 78’liler Girişimi ile Dostluk ve Kültür Derneği’nin ortak açıklaması okundu.
“Davamız bitmedi, adalet mücadelemiz sürüyor”
Katliamın yaşandığı sürece ilişkin hatırlatmalar yapılarak, 16 Mart davasının doğrudan bir kontrgerilla davası olduğu ve zamanaşımına uğradığı belirtilerek,"Davamız bitmedi, adalet mücadelemiz sürüyor" dedi. Ağan, aynı zamanda 16 Mart 1988'de Halepçe Kürtlerine karşı düzenlenen soykırımda 5 bin Kürdün öldürüldüğüne, 10 bin Kürdün yaralandığına vurgu yaparak "Halepçe soykırımını protesto ediyoruz! Mazlum Kürt halkının yanındayız!" denildi.
Eylem, Beyazıt Marşı’nın söylenmesinin ardından İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önüne karanfil bırakılmasıyla sona erdi.
Foto: Arzu ÖZKAN