Hekimler, Tıp Haftası'nın son gününde İstanbul’da düzenledikleri yürüyüşte Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı eleştirdi, "İyi hekimliği savunmakta kararlıyız! Tükenmiyoruz, birlikte güçlüyüz" dedi.
Tıp Haftası’nın son gününde Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası’nın çağrısıyla İstanbul Tünel Meydanı’nda bir araya gelen hekimler, sloganlarla Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Hekimler, “İyi hekimliği savunmakta kararlıyız!” dedi.
Doktor önlükleriyle yürüyen hekimler, “Tükenmiyoruz, birlikte güçlüyüz”, “Meslek bağımsızlığından vazgeçmeyeceğiz, özel sermayeye ucuz işgücü olmayacağız”, “Sağlık için barışı savunuyor, barış için mücadele ediyoruz”, “Eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti, iş güvencemiz, mesleki geleceğimiz için birlikteyiz” pankartları açtı. Yürüyüşte sık sık “Örgütlü emek, sağlıklı toplum”, “Sağlıkta ticaret ölüm demektir”, “Herkese eşit ücretsiz sağlık” sloganları atıldı.
TOMA, çevik kuvvet ekipleri ve çok sayıda polisin hazır bulunduğu yürüyüş öncesi yoldan geçen bir adam ETHA muhabiri Ömer Akın’a saldırdı. Akın ve saldırgan, olay sonrası ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. Muhabir ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
'Yıpranma payı talep ediyoruz'
Galatasaray Lisesi önünde son bulan yürüyüşte ilk konuşmayı TTB Başkanı Raşit Tükel gerçekleştirdi. Yıllardır hekimlerin özlük hakları mücadelesi verdiğini söyleyen Tükel, “Hekimler çok zor şartlarda yaşıyor. Açlık sınırının biraz üzerinde ücret alıyorlar. Uzun saat çalışmak zorunda kalıyorlar. Yıpranma payı istiyoruz. Yasada düzenleme yapılarak bunun gerçekleşmesini talep ediyoruz” diye konuştu. “Sağlıkta şiddet sağlık çalışanları için ciddi bir sorun” diyen Tükel, “Bu konuda yasal düzenleme yapılmalıdır. Uzun yıllar hekimlik eğitimi alan meslektaşlarımız güvenlik soruşturması nedeniyle kamu görevinden alıkonuluyorlar. Hekimlik mesleği yapamayacak hale getiriliyor. Güvenlik soruşturmasının kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.
Şimdi herkes sağlığı rüyasında görüyor’
İTO Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez ise şunları söyledi: “Daima vatandaşlarımıza gereği ne olursa olsun ırk, dil, cins, mezhep fark üretmeksizin düzeyli seviyeli tıp talebinde bulunan bir kurumuz. Sağlıkta dönüşümü tasarlayan ve uygulayanlar bu açıdan çok anlamlı şeyler yapmışlardır. Eskiden parası olmayanımız, fakirimiz fukaramız sağlığı rüyasında görürdü, şimdi ırk, din, cins etnik köken hiçbir fark gözetmeden hepimiz sağlığı sayelerinde rüyalarımızda görüyoruz. Bu bakımdan büyük çapta eşitliğe ulaştık. Tabip Odası'nın bir fonksiyonunda hem halka hem birbirimize hem de yöneticilerimize tıpta gelişmeleri özetlemek ve bunun uygulanmasını istemektir. Düne kadar savaşın bir hak sağlığı sorunu olduğunu söyledik. Pek sevmediler. Şimdi ona ilave edeceğimiz var. Çocuk yaşta evlilikler ve kadın cinayetleri bir hak sağlığı sorunudur. Listemiz uzun. 24 şey daha var. Ama en önemsediğimiz bunlar.”
SDP sağlıkta yeni sorunlar yarattı
Galatasaray Meydanı’nda yapılan basını açıklamasını ise İTO Yönetim Kurulu üyesi İncilay Erdoğan okudu. Erdoğan, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın (SDP) uygulanmaya başlanmasından bu yana geçen 15 yılda, Türkiye’de sağlık ortamını birçok açıdan etkilediğini, sorunları çözmediğini, aksine sağlık alanında birçok yeni soruna yol açtığını kaydetti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “SDP, kamu hastanelerinin yapısını değiştirmeyi, onları ‘idari ve mali özerkliğe sahip’ biçimde yapılandırarak rekabete açık sağlık işletmeleri haline getirmeyi amaçlıyordu. 2004 yılında Sağlık Bakanlığı hastanelerinde ‘performansa dayalı ek ödeme sistemi’ne geçilmesiyle başlayan bu sürece, Kasım 2011’de çıkartılan bir KHK ile Sağlık Bakanlığı teşkilat yapısında köklü bir değişikliğe gidilerek devam edildi. Kaynakların ‘etkili ve verimli’ kullanılacağı iddiasıyla getirilen, ayrı tüzel kişiliğe sahip ve idari yönden özerk olan Kamu Hastane Birlikleri yapılanması, 6 yıl dolmadan, Ağustos 2017’de başka bir KHK ile kaldırılırken, SDP’nin bu alandaki başarısızlığı da belgelenmiş oldu.
4,5 milyon insan hizmet alamadı
1 Ocak 2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Genel Sağlık Sigortası (GSS) sisteminde, prim ödeyemediği için sigorta kapsamı dışı kalan, bu nedenle kamusal sağlık hizmetlerinden yararlanamayanların sayısı 4.5 milyonu geçti. Aylık olarak ödenen GSS primi dışında, hastaneye başvurulduğunda ayrıca, muayene katılım bedeli, ilaç katılım bedeli, tıbbi malzeme katılım payı gibi 14 ayrı kalemde sağlıkta katkı payı ödeniyor. SDP’nin bir diğer ayağını 13 Aralık 2010 tarihinde tüm Türkiye’de uygulanmaya başlanan aile hekimliği sistemi oluşturuyor.
İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret
Bireysel ve toplumsal sağlık hizmetini birbirinden ayırarak birinci basamak sağlık hizmetlerini parçalı hale getiren, bölge tabanlı değil aile hekimine kayıtlı nüfusa dayalı sağlık hizmetinin verildiği, performans sistemi üzerinden sözleşmeli çalışmanın dayatıldığı, aile hekimlerinin koruyucu sağlık hizmetlerinden uzaklaşılıp polikliniklere hapsedildiği bu sistemde, sorunlar giderek artıyor. Sağlık alanında ciddi bir tahribata yol açan, eğitim, araştırma, kamu sağlığı gibi öncelikleri geri plana düşürüp “verimlilik ve kârlılık” söylemleri ile ticari bir anlayışı hâkim kılan SDP, çalışanların haklarının da baskılanmasını getirdi. Bu nedenle, 14 Mart sürecindeki ilk talebimizi, hekimlerin emeklerinin karşılığı olan, emekliliğe yansıyacak, güvenceli, görev tanımına ve liyakata uygun, tek işte çalışarak insanca yaşamaya yetecek bir ücret elde etmeleri ve emekli hekim ücretlerinin artırılması oluşturuyor.
Fiili hizmet süresi zammı
Sağlık çalışanları açısından, sürekli hastalarla ve hastalıklarla ilgileniyor olmak, bir anlamda onlarla yaşamak fiziksel ve psikososyal çeşitli sorunların ortaya çıkmasına yol açıyor. Sağlık çalışanları olarak, 2014 yılından bu yana talep ettiğimiz ‘fiili hizmet süresi zammı’ için yasal bir düzenleme acilen yapılmalı.
Sağlıkta şiddet yasası çıkarılmalı
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan biri de, şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da ciddi bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete hoşgörü gösterilmeyeceği, şiddet suçlarının mutlak cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve önleyicilik açısından, TTB Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı bir an önce yasalaşmalıdır.
Güvenlik soruşturmaları kaldırılsın
Mecburi hizmet yapmak üzere sağlık kuruluşlarına ataması yapılan çok sayıda hekim, haklarında yapılan güvenlik soruşturması tamamlanmadığı gerekçesiyle aylarca göreve başlatılmamakta; giderek artan sayıda meslektaşlarımızın ise güvenlik soruşturmaları olumsuz olduğu gerekçesiyle hekimlik yapmaları engellenmektedir. Hukuksal bir dayanağı olmayan güvenlik soruşturmaları kaldırılmalı; güvenlik soruşturmaları nedeniyle bekletilen ve bu soruşturmalar olumsuz geldiği için ataması yapılmayan tüm hekimler görevlerine başlatılmalıdır.
Verilen sözler tutulmuyor
Yıllardır sağlık çalışanlarının sorunlarını dile getiriyoruz; her 14 Mart’ta taleplerimize uygun düzenlemeler yapılacağına ilişkin sözler veriliyor. Ancak, bugüne kadar Sağlık Bakanlığı ve hükümet yetkilileri tarafından, özellikle de 14 Mart dönemlerinde ‘Hekimlere müjde’ başlığı altında verilen sözler tutulmadı. Taleplerimizi bu 14 Mart’ta bir kez daha dile getiriyor, acilen karşılanmasını istiyoruz. Meslektaşlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart’ını kutluyor; hepimiz için yaşanabilir bir doğa, barış içinde bir yaşam, iyi hekimlik yapabildiğimiz bir sağlık ortamı diliyoruz. Tüm meslektaşlarımızı, birliktelik ve dayanışmadan gelen güçle, hekimlik değerleri ışığında mücadelemizi yükseltmeye davet ediyoruz.”
(Kaynak: BirGün)