LİMTER-İŞ öncülüğünde İZDENİZ işçilerinin bağımsız bir “sınıf sendikacılığı” yapacağına olan inancımla LİMTER- İŞ’e hem İzmir’e hem de İZDENİZ’e hoş geldiniz diyorum.
BÜLENT KEPENEK
Emekçilerin tepesinde dolaşan kara bulutlar her geçen gün artarken güzel gelişmeler de olmuyor değil. Umutlarımızı yeşerten, günümüzü güzelleştiren haberlerden birisi İZDENİZ’den geldi. Her gün binlerce İzmirliyi körfezin üzerinden “karşı yakalara” götürüp getiren İZDENİZ emekçileri DİSK’e bağlı LİMTER-İŞ sendikasında örgütlenmeye başladılar. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun da katıldığı bir etkinlikle bu mücadele geçen hafta kamuoyuna duyuruldu.
Beş parmağın beşinin bir olmadığı gibi DİSK içerisindeki sendikaların da hepsi aynı düzeyde mücadeleci yapıya sahip değil maalesef. “Sarı“ demeye dilimiz varmasa da “turuncuya” yakın epey sendika ve sendikacı da var DİSK’in içerisinde. DİSK’in mücadeleci geçmişinin mirasını yemekte olan bu sendikacıların, sendika üyesi mücadeleci işçiler tarafından bir gün değiştirileceğine olan inancımızla biz asıl gündemimiz olan LİMTER-İŞ’e dönelim yeniden.
Bilen bilir LİMTER-İŞ, DİSK içerisindeki en mücadeleci ve direngen sendikalardan bir tanesi. Özellikle Tuzla tersanelerinin isminin “ölüm tersanelerine” döndüğü dönemde adını daha sık duydu kamuoyu. Ucuz işgücü cennetine çevrilen ülkemizde işçinin sadece emeğinin değil canının da ne kadar ucuz olduğunu gösteren bir yerdi Tuzla tersaneleri. Orada örgütlü olan “sarı sendika“ patronlarla beraber, işçi kanıyla inşa edilen yeni gemilerin kurdeleleri keserken üye sayısı çok az olmasına rağmen LİMTER-İŞ işçilerin ölürken çıkardıkları çığlıklarının tüm dünyada duyulmasını sağladı. LİMTER-İŞ’in başlattığı bu mücadeleye destek veren demokratik kamuoyu sayesinde her gün işçilerin can verdiği Tuzla tersanelerinde çalışma koşulları düzeltildi. Ücretler insan onuruna yakışır düzeye getirildi ve Tuzla tersanelerinden ölüm haberleri almaz olduk. Tabi bunun karşılığı olarak LİMTER-İŞ üyeleri ve onlara destek verenler polisler tarafından defalarca saldırıya uğradı ve gözaltına alındı.
Patron sendikacılığına karşı “sınıf sendikacılığını” benimseyen, yöneticileri de milyarlarca lira maaş alan sendika bürokratı değil birer işçi olan ve işçi gibi yaşayan LİMTER-İŞ’in İZDENİZ’de örgütlenmeye başlaması hem İZDENİZ işçileri hem de İzmir işçi sınıfı için son derece önemli ve güzel bir gelişme. Bildiğim kadarıyla örgütlenme henüz tamamlanmadı ama LİMTER-İŞ’in ve İZDENİZ işçilerinin bu süreçten alnının akıyla çıkacağına inancım tam. CHP’li belediyelerde örgütlenmenin bir nebze kolay olduğu hepimizin bildiği bir durum ama işçi kendi öz gücüne dayanıp örgütlenmediği sürece bunun çok olumlu sonuçlar doğurmadığını da biliyoruz. Bu açıdan da LİMTER-İŞ öncülüğünde İZDENİZ işçilerinin bağımsız bir “sınıf sendikacılığı” yapacağına olan inancımla LİMTER- İŞ’e hem İzmir’e hem de İZDENİZ’e hoş geldiniz diyorum.
(Kaynak: İZGAZETE)