Asgari ücret görüşmelerinin ikincisi geçtiğimiz günlerde gerçekleşirken, bu görüşmeleri bir senaryo etrafında ve emekçilerin gerçek temsilinin olmadığı kurumlarca yürütüldüğünü ifade eden yedi kurum tarafından İzmir Alsancak’ta eylem yapıldı.
ERKAN SOYLU
İzmir Alsancak, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde, Birleşik İşçi Kurultayı, Dostluk ve Kültür Derneği(DKDER), Emekçi Hareket Partisi, Kaldıraç, KÖZ, Söz ve Eylem, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nden oluşan bileşenler tarafından İnsanca bir yaşam ücreti için mücadele edelim, ücretli kölelik düzenini yıkmak için birleşelim şiarı ile kitlesel açıklama yapıldı. Ege işçi Birliği ve Devrimci Hareket de eyleme katılarak destek verdi.
Koralp Selçuk tarafından yapılan ortak açıklamada, asgari ücret görüşmelerinin ikincisinin geçtiğimiz günlerde gerçekleştiği, işçi ve emekçilerin temsil edilmediği tiyatro oyununda milyonlara açlık ve yoksulluk dayatmasından başka bir şey çıkmayacağının açık olduğu, keza masada oturanların açıklamaları bunun böyle olacağını gösterdiği ifade edilerek, işçi ve emekçilere mücadele çağrısı yapıldı.
Sık sık ‘Ücretli Kölelik Düzenini Yıkacağız’, ‘Birleşe Birleşe Kazanacağız’,’Zafer Direnen Emekçinin Olacak’,’Kahrolsun Kapitalizm Yaşasın Sosyalizm’,’Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz’ sloganlarının atıldığı açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Kırmızı çizgimiz 7.785 TL diyen Türk İş bürokratları, gelinen aşamada “Tatmin olmadığımız rakam olursa imza atmayız, masadan kalkarız” diyorlar. Mesele masadan kalmak değil. Masanın hiçbir hükmünün olmadığını, sonucun önden belli olduğunu hepimiz biliyoruz. İşçi sınıfını temsil ettiği iddiasıyla ortaya çıkanların yapması gereken masayı dağıtmak ve genel greve hazırlanmaktır. Aksi her tutum milyonlara köleliği dayatmak için sergilenen oyunda sermaye adına yer almak demektir. Türk İş bürokratlarının sermayeden daha çok sermayeci olduğunu ise bilmeyen yoktur.
Sermaye temsilcileri de işçi ve emekçileri sefalete mahkum etmek için çeşitli dayatmalarda bulunuyorlar. “Bir yandan bizim yükümüz fazla, hafifletilmezse toplu tensikata gideriz” tehditleri savuruyorlar, diğer yandan tüm kamu fonlarını daha pervazsızca yağmalamak istiyorlar. Faturayı yine işçi ve emekçilere kesiyorlar.
Sermayedarlar; asgari ücret masası kurulmadan Kamu Garanti Fonu’ndan düşük faizli kredi alma, sigorta primi teşviki, hazineden asgari ücret katkısı, işsizlik sigortası fonu başta olmak üzere işçi ve emekçilerden kesilen primlerle oluşan tüm fonları daha fazla yağmalama garantisini aldılar. AKP iktidarının bakanları da asgari ücret görüşmeleri başlamadan sermaye çevrelerinin isteklerinin önemli bir kısmını yerine getirmiş bulunuyor.
Siyasi iktidar adına söz söyleyenler de işçi ve emekçileri açlık ve sefalete mahkum etmek için her türlü entrikayı çeviriyorlar, soygunu müjde olarak sunuyorlar. Azgın sömürü koşullarını “işçiyi ezdirmedik” diyerek sunuyorlar. Çalışma Bakanı son yaptığı açıklamada gerçekleri tersyüz etmekten geri durmuyor. İşçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları tüm gerçekliği ile ortadayken, alım gücü her geçen gün daha aşağılara iniyorken Çalışma Bakanı ikinci toplantı öncesi “Asgari ücret, temel ücret haline geldi falan gibi ezberlenmiş bir söylem var. Bu doğru değil ”diyebiliyor. Ağızlarından çıkan her söz emek düşmanı, sermaye temsilciliği yaptıklarını gösteriyor. Daha geçtiğimiz günlerde iktidarın Sağlık Bakanı ‘’ilaç sorununu çözdük” diyor. Bunu da müjde olarak sunuyor. Ne diyor; “İlaç probleminin çözümü için ilk adım Cumhurbaşkanımızın imzası ile atıldı. Şubat ayında yapılması gereken fiyat güncellemesi erkene çekildi.”
Çözümleri emekçilerin ilaca daha pahalı olarak ulaşması oldu. Daha asgari ücret artışı olmadan bazı ilaçlarda %100 e varan zam yapıldı. Diğer temel ihtiyaçlara da her gün yeni zamlar geliyor. Asgari ücret artmadan temel tüketim ürünlerine gelen zamlarla yapılacak ücret artışı şimdiden eridi. Masada oturanlar ise durumu sermaye adına en iyi biçimde nasıl kapatırızın hesabını yapıyorlar.
Her geçen ay büyüme rakamları açıklayan sermaye çevrelerinin sırtımızdaki sömürüyü artırmalarına bizi razı etmeye çalışıyorlar. Bizler sefalet ücretine, geleceksizliğe, güvencesizliğe boyun eğmek zorunda değiliz.
Emeğimizle yarattığımız zenginliklere birilerin el koymasına artık yeter demeli ve ücretli kölelik düzenine karşı mücadeleyi büyütmeliyiz.
Kendi kaderimizi elimize almak için örgütlenmezsek, birleşip, mücadele etmezsek bu ucuz tiyatro sahnesini dağıtamayız. Bizim elimizde hayatı yaratan, üretimden gelen gücümüz var. Bu gücü örgütlü mücadeleyle buluşturup ücretli kölelik düzenini bertaraf edebiliriz. Buradan tüm işçi ve emekçilere bir kere daha sesleniyoruz. Gelin bu oyunu hep birlikte bozalım. Birilerinin bizim adımıza karar vermesine, bizleri sefalete mahkum etmesine izin vermeyelim, geleceğimize sahip çıkalım. Bunun yolu da ücretli kölelik düzenine karşı mücadele etmekten geçiyor.
Ücretli kölelik düzenini yıkmak için birleşirsek;
• Asgari ücret işçi sendikalarının açıkladığı yoksulluk sınırının altında kalamaz! Yoksulluk sınırı Kasım ayında 25 bin 364 lira olarak açıklanmıştır. Bu rakamında gerçeği yansıtmadığını hatta her an arttığını biliyoruz. Nüfusun 51 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Birleşirsek bir avuç sömürücü bizlere açlık ve yoksulluk koşullarını reva göremez.
• Asgari ücreti işçi düşmanı bir komisyon belirleyemez! İşçilerin büyük çoğunluğunu ilgilendiren bir ücrette işçi sınıfının söz ve eylem hakkı olmalıdır. İşçi sınıfını savunan her türlü örgütlülükle sendikalarda, fabrikalarda, mahallelerde, hayatın olduğu her yerde komiteler-meclisler-birliklerde örgütlenelim. Grevlerle, direnişlerle insanca yaşamaya yeten ücreti biz belirleyelim.
• Eğitim, sağlık, barınma, en temel insan hakkıdır ücretli olamaz! Gıda, giyim, su, elektrik, doğalgaz harcamaları insani ihtiyaç oranında ücretsiz karşılanır! Geçtiğimiz kış elektriği, doğalgazı kesilen abone sayısı 4.5 milyondur. Geçilmeyen köprülere, gidilmeyen havaalanlarına, ödenmeyen şirket kredilerine ayrılan ödenek bizlerin parasıdır. Temel insanî ihtiyaçlarımızı ücretsiz alalım!
• İş ve gelir güvencesi olmayan kimse kalamaz! Esnek, güvencesiz, kuralsız çalıştırmalarla çalışma saatleri her geçen gün artmaktadır. 12-14 saatlere varan mesailer hem işçileri düşük ücrete hem de işsizliğe mahkûm etmektedir. Ücretlerin azalmadan iş saatlerinin azalması, işsizliğin ortadan kaldırıldığı, herkese gelir güvencesinin sağlandığı bir hayat mücadeleyle mümkündür.
• Vergi aldatmacasına son! Sermaye sahipleri sürekli bir şekilde vergiden muaf tutuluyor. Bizlerin maaşı vergi dilimlerinden kesintilere uğruyor. Tüm ücretli çalışanlardan dolaylı, dolaysız vergi alınması durdurulmalıdır. Vergiler halkı sömüren sermaye sahiplerinden alınmalıdır.
• Emekli maaşları da dâhil hiçbir ücret asgari ücretin altında olamaz! Açlık sınırı 8 bin TL’ye dayanmışken emekli aylıkları 3500 TL civarındadır. 25 yıl, 30 yıl çalışırken sömürüldükleri yetmiyor gibi emekli olduktan sonra da emekliler ölüme terkediliyor. Asgari ücret, bir insanın alabileceği en düşük ücrettir ve bugün artık toplumun tamamını ilgilendirmektedir. Emekli aylıkları, asgari ücretin altında kalamaz.
• Çocuklarımız okullarda aç kalamaz, en az bir öğün ücretsiz yemek! Açıklanan enflasyonla, hissedilen, gerçek enflasyon arasında 5 kat fark vardır. Geçtiğimiz yıl sadece elektrik ve doğalgaza toplamda 9 kez zam gelmiştir. Ancak ücretler aynı oranda artmamıştır. Milyonlarca çocuğumuz okula aç gidip aç dönmektedir. Sermaye sahipleri doysun diye çocuklarımızın açlığına izin vermeyelim.
• İşçi ve emekçilerin her türlü örgütlenmesi ve mücadelesi haklı ve meşrudur, engellenemez!
Sermaye ve iktidar işçi sınıfı ve emekçilerin haklı ve meşru mücadelesini engellemeye, demokratik haklarını yasaklamaya yelteniyor. Milyonları örgütsüzlüğe köleliğe mahkum etmek için bunu yapıyorlar. Yakın zamanda Bekaert işçilerinin grevi de Cumhurbaşkanı genelgesiyle keyfi biçimde yasaklandı. Zaten sınırlı ve güdük olan Anayasal haklar da böylece engellenmeye çalışıldı. Bekaert işçileri bu saldırıya boyun eğmedi, fiili-meşru mücadele hattını izledi. ‘İşgal grev direniş’ sloganlarıyla greve çıktı.
BİRLİK VE MÜCADELE ÇAĞRISI
Basın açıklaması, sermayenin ve iktidarın saldırılarına karşı Greve çıkan ve direnen işçilerin izlenmesi gereken yolu gösterdiği, asgari ücret oyununu bozmanın, insanca çalışma ve yaşam koşulları elde etmenin yolu işçi sınıfının birliğinden, fiili meşru mücadelesinden geçtiği anımsatılarak, tüm işçi ve emekçileri İnsanca yaşanacak ücret için, en temel hak ve özgürlüklerimiz için fabrikalarda, havzalarda, mahallelerde bir araya gelmeye, ücretli kölelik düzenine karşı mücadeleyi büyütmeye davet edilerek sonlandırıldı.