İHD İzmir Şubesi, 29 Mart 1996'da annesini ziyaret etmek için Edirne'ye giden, 1 Nisan 1996'da İstanbul'daki evine dönmek üzere yola çıktıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Talat Türkoğlu'nun akıbetini sordu.
HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ
https://www.youtube.com/
İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu İstanbul Avcılar'da yaşıyordu. Daha önce 4 kez gözaltına alınan Talat; yoğun işkence gördü ve yıllarca hapishanede kaldı.
Tahliye sonrasında polis takibinde olan Talat Türkoğlu, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne'ye gitti. İstanbul'dan Edirne'deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul'daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Türkoğlu Ailesi, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü, devletin ilgili kurumlarına başvurularda bulundu. Konu Meclis'e taşındı. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Resmi makamlar Talat Türkoğlu'nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunun bilinmediğini söyledi.
1997 yılında Talat Türkoğlu'nun eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren JİTEM mensubu Kasım Açık; Talat Türkoğlu'nun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent'te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını itiraf etti. Talat Türkoğlu'nun işkence ile öldürülerek cesedinin Meriç Nehri'ne atıldığını söyledi. Olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti.
Kasım Açık'ın ifadesi üzerine Türkoğlu Ailesinin ek bir soruşturma yapılması için savcılığa yaptığı başvuruda etkin bir soruşturma yürütülmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. AİHM'e taşınan davada ise Türkiye, etkili bir soruşturma yapmadığı ve Talat Türkoğlu'nun yaşama hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkûm oldu.
AİHM'in Türkiye'yi mahkûm etmesinin ardından İHD avukatı Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı'na dilekçe ile başvurarak AİHM'in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu. Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle,
kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi. Bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusu da reddedildi. Aile Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu fakat anayasa mahkemesi de zaman aşım kararını onayladı. Dava yeniden AHİM'e taşındı.
Pandemi koşullarında bir kere daha sesleniyoruz. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz.