İZMİR - KHK eyleminin 309’uncu haftasında insan hakları ihlallerine dikkat çekilerek, en temel hak ve özgürlükleri bile engellediği, darbe dönemi politikalarını uyguladığı ve savaşa karşı barış vurgulandı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu’nun, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine iadesi için Karşıyaka'da düzenlediği eylem 309'uncu haftasında devam etti.
Eylemde "İhraç tecrittir. Tecrit insan hakları ihlalidir. Hak ihlallerine hayır. İşimize geri döneceğiz” pankartı taşınırken açıklamaya İHD İzmir Şubesi, DEM Parti İzmir il örgütü, devrimci Kurtuluş Platformu ve birçok sivil toplum kuruluşu katıldı.
Basın açıklaması öncesi İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Av.Ali Aydın, İnsan Hakları Haftası nedeniyle bir konuşma yaparak, örnekler vererek Türkiye’deki insan hakları ihlalleri üzerinde durdu. Aydın, yaşamın çeşitli alanlarında ve hapishanelerdeki hak ihlallerine son verilmesi çağrısı yaptı. İHD yönetim Kurulu üyesi ve edebiyat öğretmeni Caner Canlı ise, direnişlerindeki kararlılıklar nedeniyle Eğitim-Sen 2. Nolu şubesine çiçek verdi.
DEMOKRATİK HAKLARI SUÇ SAYMAKTAN VAZGEÇİN
Açıklamayı yapan Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube Yöneticisi Fatma Çayır, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'ne dikkati çekti. Türkiye'nin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni imzalamasına rağmen temel hak ve özgürlüklerin büyük ölçüde kâğıt üzerinde kaldığını kaydeden Fatma Çayır, "Türkiye’de düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğünün fiilen ortadan kaldırılması, sendikal faaliyet ve eylemler üzerinden suç üretme çabaları artarak devam etmektedir. Anayasa’da yer alan toplantı ve gösteri yürüyüşleri keyfi olarak yasaklanmakta, en temel demokratik tepkiler bile polis şiddetiyle engellenmektedir. Türkiye’nin insan hakları karnesi tarihte hiç olmadığı kadar karanlık hale gelmiş durumdadır. İktidar gibi düşünmeyen, tüm kişi ve kurumlara yönelik olarak hayata geçirilen hak ihlalleri her geçen gün artmaktadır. Yasal olarak kalkmasına rağmen fiilen sürdürülen ve darbe dönemlerini aratmayan olağanüstü yönetim anlayışının yansıması olarak hukuksuz bir şekilde sendikal faaliyetlerin engellenmesi, demokratik eylemlerin suç sayılması, iktidarın yargı kararlarını doğrudan etkileyen bir tutum göstermesi hak ihlallerinin çıkış noktasının ‘tek adam rejimi’ olduğu açıktır" dedi.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYİ GÜÇLENDİRMEYE ÇAĞRI
KHK ile yaşanan ihraçların çalışma hakkına yönelik açık bir tehdit olduğunu vurgulayan Fatma Çayır, iktidarların gücünü önceden belirlenen kurallar ve yasalardan almak zorunda olduğunu dile getirdi. Yasalara ya da kurallara uyulmasının da başta iktidar olmak üzere, herkesin öncelikli sorumluluğu olduğunu belirten Fatma Çayır, "Türkiye’de insan olmak, emekçi olmak, kadın olmak, çocuk olmak ve hak aramak her geçen gün zorlaşmaktadır. İktidarın giderek artan baskıcı politikaları kadınların ve çocukların daha çok şiddet görmesine ve şiddete karşı daha savunmasız bırakılmasına neden olmaktadır. Kadınların yaşam hakkı ve çalışma hakkı başta olmak üzere, eşitlik, adalet ve özgürlük taleplerine yönelik baskı ve tehditler azalmak bir yana sürekli artmaktadır. KESK olarak, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle, dünyada ve Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerinin son bulması için toplumun tüm kesimlerini haklarına, özgürlüklerine ve geleceklerine sahip çıkmaya ve örgütlü mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyoruz" diye konuştu.
Fotoğraf: Ali TÜRK