TÜRKER DEMİRCİ

https://www.nethaberajansi.com/

İzmir KESK Şubeler Platformu ve Eğitim-Sen İzmir 2.nolu şube, Karşıyaka’da KHK’lara karşı sürdürülen direnişin 295. Haftasında, KHK hukuksuzluğu ile ihraç edilen, işlerinden uzaklaştırılan üyelerinin işlerine iadelerinin yanısıra, Hakkari belediyesine atanan kayyıma karşı oturma eylemi gerçekleştirdi.

 “İhraç tecrittir. Tecrit insan hakları ihlalidir. Hak ihlallerine hayır. İşimize geri döneceğiz” ve "Halkın iradesi yok edilemez" pankartları açılan açıklamada, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” ve “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganlarının atıldığı eylemde,

KESK Şubeler Platformu adına basın açıklamasını Fatma Çayır okudu.

Basın açıklamasının okunmasından önce, oturma eylemini Hakkari’de halkın iradesi gasbeden Hakkari belediyesi kayyumunu protesto etmek için oturma eylemi gerçekleştirildi ve sloganlarla protesto edildi.

HAKKARİ BELEDİYESİ KAYYUMUNA PROTESTO

OHAL gerekçe gösterilerek bir gecede çıkan KHK’larla on binlerce emekçi haksız ve hukuksuzca işinden edildiğini, ihraç edilen emekçilere sosyal tecrit uygulanarak sosyal ölüme mahkum edildiğini, her seferinde halkın iradesine yenilen iktidarın yine en iyi bildiği yol olan irade gaspına, darbeciliğe başvurduğunu,  1 Mayıs’ta kitleleri Taksim’e sokmamak için şiddet ve tutuklamalara başvurduğunu, Kobane davasındaki tutuklama kararlarıyla baskının boyutlandırıldığını ifade eden Çayır, “Van eylemlerindeki gözaltı ve tutuklamalarla ve son olarak da 31 Mart Yerel Seçimleri'nden sonra halkın iradesini hiçe saydığı bir yaklaşımla DEM Parti’nin kazandığı Hakkari Belediyesi'ne atanan kayyum bir kez daha göstermiştir ki demokrasiden, barıştan, adil bir yönetim anlayışından söz etmek mümkün değildir.”dedi.

EĞTİM MÜFREDATI DA NORMALLEŞMEKTEN UZAKTIR

31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra siyasette bir “yumuşama” ve “normalleşme” söylemi ve tartışması başlatılmış olsa da bunun gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Çayır açıklamada şunlara değindi. “ MEB tarafından hazırlanan eğitim müfredatı da normalleşmeden ne kadar uzak olunduğunun bir diğer kanıtıdır. Ülkedeki kültürel ve dilsel çeşitliliği ve zenginliği yok sayan, farklı inanç ve kimlikleri dışlayan, piyasanın ihtiyaçlarına yanıt vermeye çalışan, “insan”ı değil, “birey”i ve “bireyciliği”, özellikle etnik kimlik ve dini inanç üzerinden milliyetçiliği, son yıllarda sıkça kullanılan “dini” ve “milli” değerleri öne çıkaran ve farklılıkları ötekileştiren bir içerikte hazırlanmıştır. Yeni müfredat üzerinden bu durumun daha da belirgin hale getirilerek sürdürüleceği anlaşılmaktadır.”

Eğitim sisteminin ve öğretim programlarının eğitim bilimine karşıt bir şekilde cemaat, tarikat vb. oluşumların eliyle şekillendirildiğinin altı çizilen açıklamada, okulların ve çocukların hiç olmadığı kadar tehlike altında olduğu vurgulandı.

ÇAĞIN VE TOPLUMUN GERÇEK İHTİYAÇLARI İÇİN YENİ MÜFREDAT

Çayır, Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak;  eğitimin tüm bileşenlerinin başından sonuna kadar sürecin içerisinde olduğunu, alanında uzman ve tarafsız bilim insanları tarafından demokratik bir işleyişle hazırlanan, ihtiyaç analizi, Pilot uygulama-değerlendirme süreci yapılıp son hali verilen, çağın ve toplumun gerçek anlamda ihtiyacını karşılayan, çocukların üstün yararını gözeten yeni bir müfredat istediklerini dile getirdi.

TASARRUF PAKETİ SERMAYEYE YENİ KAYNAK PAKETİDİR

Tasarruf paketi adı Altında yürütülen saldırı politikalarıyla bu ülkenin emekçileri olarak, açlık ve yoksulluk sınırları içerisinde yaşaması yetmiyormuş gibi, şimdi de yeni bir saldırı dalgası ile halk cendere altına alınmak istendiğini vurgulayan Çayır, “Kamusal hizmetlerin şirketlere devredilerek kamunun tasfiyesinin amaçlandığı neo liberal politikaların devamı niteliğindeki bu tasarruf modeli daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla güvencesizlik, daha fazla angaryayı tüm toplum kesimlerine dayatmaktadır. sömürüsünü derinleştirmeyi, güvencesizleştirmeyi yaygınlaştırmayı içeren esnek ve uzaktan çalışma modellerinin geliştirilmesini de hedeflemektedir. Bu paket, emeğe ve emekçilere saldırı, sermayeye yeni kaynak paketidir.”diye konuştu.

YENİ SALDIRI DALGASI GELİYOR

Saldırı dalgasının daha büyük olduğu ve saldırının yeni paketlerle devam edeceğini ulusal ve uluslararası sermayenin sözcülerinden Hazine ve Maliye Bakanının açıklamalarından anlaşıldığına da dikkat çeken Çayır, kamuda güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmaya yönelik, “Devlet Memurlarının Esnek Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı” çalışmalarına hız verildiğini söyledi.

Çayır, ayrıca baskı, tecrit, antidemokratik uygulamaların hızla sürdüğü bugünkü koşullarda, hak, hukuk, vicdan ve adalet arayışına girmek ancak ve ancak demokrasiden yana olan güçlerin ortak mücadelesiyle mümkün olacağının da altını çizdi..

ADALET ARAMAKTAN VE DİRENMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ

Çayır, İzmir KESK Şubeler Platformu adına hazırlanan ve okuduğu basın açıklamasını şöyle  tamamladı: “ Yaşama, eşitliğe, adalete ve barışa dair sözümüzü söylemekten vazgeçmeyeceğimizin, darbe, OHAL ve KHK’ların biz emekçilerin direncini geriye düşüremeyeceğinin, ötelenen yok sayılan bizlerin yaşam alanlarımızın mevcut iktidar tarafından kıskaç altına alınmaya çalışılmasına karşın bizlerin dayanışmadan ve birbirimize omuz vermekten, adaleti aramaktan ve diretmekten asla vazgeçmeyeceğimizin bilinmesini isteriz.”

Fotoğraflar: ALİ TÜRK