Didim’de zeytin hasadı için gittikleri ev basılarak gözaltına alınan ve ardından keyfi bir biçimde tutuklanan Dev-Tekstil üyeleri için İzmir İHD Şubesi’nde basın toplantısı düzenlendi.
ERKAN SOYLU
Dev-Tekstil Genel Başkan Yardımcısı Fatma Alökmen, Yücel Memiş ve Serdar Gün, Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü öğrencisi Ruhat Ayas ve misafir olarak bulundukları evin sahibi Emine Turan'ın 29 Aralık'ta tutuklanmasına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesinde basın toplantısı düzenlendi.
"Baskı ve tutuklamalara boyun eğmeyeceğiz" pankartının asıldığı toplantıya, sendika, meslek odası ve siyasi partiler katıldı. Açıklamaya ayrıca Tutuklu Serdar Gür'ün annesi Nesrin Gür, Yücel Memiş'in kardeşi Tanju Memiş de katıldı.
Basın toplantısına DEV TEKSTİL üyeleri, Ege İşçi Birliği bileşenleri ve ailelerin yanı sıra Makine Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Makine Mühendisleri Odası İzmir Öğrenci Komisyonu, Birleşik Emekliler Sendikası, Umut Sen, Dostluk ve Kültür Derneği, Devrimci Kurtuluş Platformu, Komünist İşçi Hareketi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Kaldıraç Hareketi, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Toplumsal Özgürlük Partisi, Köz, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu ve Devrimci Gençlik Birliği katılarak destek verdi.
Basın metnini okuyan Dev Tekstil Genel Başkanı Öznur Acar Odabaş, AKP-MHP iktidarının kapitalist sömürü düzenini ayakta tutmak için pervasızca saldırılarında sınır tanımadığını söyledi. Odabaş, "Toplum baskı ve zorbalıkla teslim alınmak isteniyor. Sermaye ve siyasal iktidar açlık, yoksulluk ve kölece çalışma koşullarını işçi sınıfı ve emekçilere dayatırken, bunun karşısında direnen, mücadele edenleri ise gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya çalışılıyor." dedi.
Sendika adına hazırlanan basın metni DEV TEKSTİL Genel Başkanı Öznur Acar Odabaş tarafından okundu. Sözlerine ülkede gündelik hale gelen keyfi tutuklamaları vurgulayarak başlayan Odabaş, AKP-MHP iktidarının toplumu bir bütün olarak hapsetmeye çalıştığı karanlığın altını çizdi. İşçi sınıfı ve emekçilere açlığı, yoksulluğu, kölece koşullarda çalışmayı dayatan düzenin, demokratik hak ve özgürlükleri baskı altına alarak ayakta kalmaya çalıştığını söyledi. “Bu tabloya karşı mücadele edenler ise baskı ve keyfi tutuklamaların hedefi oluyor” diyen Odabaş, ancak mizah dergilerine konu olabilecek sürecin ayrıntılarını anlattı.
DİSK/Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan ve Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy'un tutuklanmasını hatırlatan Odabaş, işçi ve gençlik eylemlerinin örgüt üyeliğinden tutuklamaya gerekçe olarak gösterilmesinin tam bir kara mizah olduğunu kaydetti. Odabaş, "İşçilerin ve sendika yöneticilerinin işçi eylemlerine katılmasından, bunları bir fiil örgütlemesinden daha doğal ne olabilir. Tutuklamaya gerekçe gösterilen Sendikamız ve Ege İşçi Birliği eylemleri, 1 Mayıs mitingleri, demokratik hak mücadeleleri, herkesin gözü önünde gerçekleşmiş eylemlerdir. Didim'deki kolluk güçleri ve adli makamları İzmir polisinin bugüne kadar bulamadığı neyi bulmuştur da bu tutuklamalar gerçekleşmiştir. Bu sorular bile kendi başına Didim'de yaşanan olayın vahametini göstermeye yeterlidir. Nedeni ne olursa olsun bu tutuklamalar ülkenin içinde bulunduğu siyasal atmosferden, yaratılmaya çalışılan korku ikliminden, inşa edilen baskı rejiminden bağımsız değerlendirilemez. Hiçbir dayanağı olmayan bu tutuklamalarda amaç işçi sınıfına, emekçilere, gençliğe ve toplumun geniş kesimlerine gözdağı vermektir" ifadelerini kullandı.
Dev Tekstil'in ve Ege İşçi Birliğinin sürdürdüğü faaliyetlerin suç sayılmasını, gayrimeşru gösterilmesini reddettiklerinin altını çizen Odabaş, "Bunun, milyonlarca emekçinin kölece yaşam ve çalışma koşullarına sürüklendiği bugünün Türkiye'sinde işçi sınıfının örgütlenme hakkına bir saldırı olduğunu biliyoruz. Buna boyun eğmeyeceğiz. Gençliğin özgürlük mücadelesinin yanında olduk yanında olmaya devam edeceğiz. Bu karanlık baskı rejimine teslim olmayacağız. Tüm emek kamuoyunu işçi sınıfı ve emekçileri demokratik hak ve özgürlükleri savunmaya, sınıfın birleşik mücadelesini örgütlemek için ileri çıkmaya çağırıyoruz. Didim tutukluları serbest bırakılsın. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın. Sınırsız söz, basın, gösteri özgürlüğü" dedi.
Serdar Gür’ün annesine Nesrin Gür ise Serdar’ın haklı ve meşru mücadelesinin yanında olduğunu belirterek, “Bizim çocuklarımızın geçmişine baksınlar onur kırıcı tek bir suç göremezler” dedi. Bu keyfiyete boyun eğmeyeceklerini söyleyen anne Gür, Serdar’ın tutuklanmasının ardından onun mücadelesine devam edeceğini söyledi. Destek için gelenlere teşekkür etti. Yücel Memiş’in kardeşi ise, abisinin 13 yaşından beri fabrikalarda çalıştığını, sömürüyü bu andan itibaren yaşamış bir insan olarak haklı bir mücadele içinde olduğunu söyledi. Aile olarak bundan önce olduğu gibi bundan sonrada kardeşinin ve onun haklı davasının yanında olacaklarını belirtti.
Basın toplantısında son söz Av. İmdat Ataş da yaşanılanları özetleyerek gündeme getiren hukuksuzluklar ve ardından gerçekleştirilen tutuklama sürecini anlattı. Yıllardır bu tür hukuksuzluklarla karşılaşıldığını, ancak yaşanan bu son tutuklamaların ancak Aziz Nesin kitaplarına özgü türden olduğunu belirtti. Bu tutuklama saldırısının öneminin ülkedeki hukuk sisteminin içinde bulunduğu duruma ayna tutması olduğunu söyledi.