KESK İzmir Şubeler Platformu, KHK'larla ihraç edilenlerin geri alınması talebiyle 154. kez eylem yaptı.
Kamu Emekçilerin Sendikası (KESK) İzmir Şubeler Platformu, Karşıyaka Çarşısı girişinde, KHK'larla ihraç edilen kamu emekçilerinin iadesi talebiyle 154. eylemlerini gerçekleştirdi.
Açıklama yapan KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Veysel Beyazadam, OHAL Komisyonu'nun süresinin uzatıldığını hatırlatarak, "Anayasadan ve uluslararası hukuktan bile kendini üstün gören bu komisyon, arkadaşlarımıza ikinci bir hak gaspına yol açıyor. Arkadaşlarımızın dosyalarının görüşülmeyip sürüncemede bırakılmasının ikinci bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığının farkındayız. Unutulmasın ki KESK'li ihraç arkadaşlarımıza tüm hak kayıpları elbet ödenecek ve işlerini iade edilecektir. Kamu vicdanını yaralayan ihraç kararlarını alanları ve sürdürenleri ise tarih yargılayacaktır.
Takvim yılı değişir, mücadelemiz devam eder; yönetenler değişir, bu ülkenin ezilen halkları birleşir; baskılar yenilenir, direngenlik bilenir; komisyonlar kurulur, hakikatler açığa çıkar ve ihraçlar işlerine iade edilir" dedi.
HAKLI OLAN BİZİZ, KAZANACAĞIZ
Ardından HDP Milletvekili Çepni konuştu. Kayyum rektöre karşı direnen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini selamlayan Çepni, KESK üyelerine yönelik sürgünleri hatırlattı. Çepni, "Bu rejim direnenleri teslim almaya çalışan bir rejim. Bu rejimin karşısında bir direnişte var. Bugün 154 haftasında olan direniş bize bir şey gösteriyor; umut dimdik ayakta. Direnerek, mücadele ederek faşizmi yıkabiliriz. Çok olan ve haklı olan biziz. Biz kazanacağız" dedi.
BİZ KAZANACAĞIZ
ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, kendisinin de ihraç edildiğini hatırlatarak, şunları söyledi: "Burada, bir direniş alanında olduğum için çok heyecanlıyım. Bu direnişler bize bir şey öğretti ve söyledi: 12 Eylül darbesi olduğunda 1402'lerle haklarımız gasp edildi ama direniş vardı. OHAL yönetimleri ile KHK'larla işten atmalar oldu ama direnişler vardı. Dün Amed'e, Mardin'e, Batman'a kayyum atayanlar bugün Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum atadılar ve karşılarında direnişi gördüler. Bu ülkenin bir damarı, bir nehri var. Bu direniş nehri, bu hak ve özgürlüğün, demokrasinin kavga nehri. Her birimiz karşımızdaki gücün, karanlığın ne olduğunu görmek zorundayız. Mutlaka faşizmi yeneceğiz, mutlaka biz kazanacağız. İşimizi de haklarımızı da özgürlüğümüzü de elde edeceğiz."